VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Doğan Grubu'na Uzan tarzı operasyon?

    avatar
    Formaths
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 5
    Kayıt tarihi : 18/12/07

    Doğan Grubu'na Uzan tarzı operasyon? Empty Doğan Grubu'na Uzan tarzı operasyon?

    Mesaj tarafından Formaths C.tesi 19 Ocak - 5:19

    Doğan Grubu’na Uzan tarzı operasyon

    Doğan Grubu’na karşı “Uzan tarzı” bir operasyon mu başlatıldı?

    16 Ocak 2007 16:50
    Doğan Grubu'na Uzan tarzı operasyon? 8909
    Hükümete yakınlığıyla bilinen Fehmi Koru bugün Yeni Şafak'ta Taha
    Kıvanç mahlasıyla yazdığı yazıda ilginç iddialarda bulundu. Koru,
    Sabah gazetesinin gündeme getirdiği 'Doğan Grubu'nun vergi borcu' ile
    ilgili "Bu konuyu çok hafife alıyorlar'' dedi ve ekledi. "Bana göre
    Doğan Grubu'na 'Uzan Tarzı' bir operasyon başlatıldı, işleri çok zor,
    Allah kolaylık versin!" yazdı. Neydi Fehmi Koru'yu bu noktaya götüren
    ayrıntılar. İşte o yazı...

    Bana düşmez, ama...

    Medya neden 'dördüncü kuvvet' kabul edilir, hatırlayalım: Yasama ve
    yürütme organlarını oluşturan politikacıların işlemleri yargı organı
    tarafından denetlenir, ama sonuçta yargıçlar da bürokrattır; hepsinin
    üzerinde bir denetleme gücüdür medya...

    Başlığının yanında "Türkiye'nin en iyi gazetesi" yazan yayın organı,
    ilk sayfasından imzasız bir başyazı yayımladı önceki gün. Bir başka
    gazeteyi 'medya gücünü kötüye kullanmak'la suçluyordu başyazı.
    Suçlanan gazetenin de içinde bulunduğu grubun bir şirketi devlete
    milyarlarca dolarlık vergi borcu takmıştı iddiaya göre; gelirler
    kontrolörleri tarafından kaleme alınan bir rapora bağlı borcun
    haberleşmesi üzerine, aynı grubun gazeteleri, kendilerini susturmak
    üzere harekete geçmişlerdi.

    "Hodri meydan" diyen gazete şunları yazdı pazar günü: "Biz, Türk halkı
    adına, bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız. / Bizi medya gücüyle
    susturmaya çalışanlara gelince... / Artık işlerinizi eskisi gibi
    yürütemeyeceksiniz."

    Pazartesi günü (dün), suçlanan grubun 'amiral gemisi' kabul edilen
    gazetesinin yayın yönetmeni karşı-saldırıya geçti. "Bak şu 'hodri
    meydan' diyene. Utanması, arlanması olan biri 'hodri meydan' demeden
    önce durup kendi mazisine bakmalı" girişiyle başlayan yazı sert bir
    üslupla kaleme alınmış. Okuyalım: "Gazete diyor ki, medya birbirini
    denetlemelidir. / Elbette denetlemelidir. Bunu bir davetiye olarak
    memnuniyetle kabul ediyoruz. / Geçmişte Uzanlar'ı, onun gibileri nasıl
    denetlediysek, bugün de, yarın da başkalarını ve en başta onları
    denetleyeceğiz. / Biz camdan evde oturuyoruz. Medya mensupları, camdan
    evlerde oturmalı. / Elbette gerektiğinde birbirlerine taş atmaktan hiç
    çekinmemeli."

    Bu savaşta benim ilginç bulduğum iki nokta var. İki grup da savaşın
    gerçek taraflarını belirlemede büyük bir acz içinde. Suçlayan gazete
    sürekli hükümete dâvetiye çıkarıyor. Birinci sayfa yazısında,
    kamuoyunun, "Bütçeyi denkleştirmek için her kaynağı harekete
    geçirenlerin, ekonomik göstergeleri iyileştirebilmek için oy kaygısını
    bile unutup, memuru, çiftçiyi, işçiyi, emekliyi karşısına almaktan
    çekinmeyenlerin, popülizme prim vermeyenlerin, bu büyük vergi
    kaynağını, eski dönemden kalma alışkanlıklarını sürdürmek isteyen
    birilerinin cebinde bırakmayacağından emin olmak" istediğini yazması
    bundan…

    Suçlanan gazete ise, olan-biteni, sıradan bir haber sızdırması olarak
    görüyor baştan beri. Dün de şu cümle yer alıyordu birinci sayfa
    cevabında: "Kim olduğunu bildiğimiz birisi, henüz sonuçlanmamış bu
    incelemeyi, kasıtlı biçimde bir medya grubuna sızdırdı."
    Medyanın en önemli malzemesi bu tür sızdırmalardır. Bürokrat
    (gazeteciyi mutlu edip yanına çekmekten kişisel sebeple kızdığı
    âmirini cezalandırmaya veya beğenmediği siyasî sorumluları kötü duruma
    düşürmeye kadar uzanan) çeşitli sebeplerle, elinin altındaki bir
    belgeyi tanıdığı bir gazeteciye iletir. Ortalığı ayağa kaldıran önemli
    haberlerin neredeyse bütünü sızdırma haberlerdir.

    Benim kuşkucu kafam, suçlanan grubun olayı çok hafife aldığını
    düşünüyor; sızdırmayı bir-iki bürokratın kişisel girişimi olarak
    görmesi bu yanlışın sonucu. Suçlayan grup da hükümetten medet ummak ve
    politikacıların raporun üzerine yatabileceğini sanmakla hata ediyor.
    Bütün güçleriyle hükümeti ve Ak Parti'yi zorlamaya çalışan iki grup da
    yanılıyor; konu politikacıları aşıyor ve çok daha derinlerle
    irtibatlı.

    ÇEAŞ olayı ilk patladığında Uzanlar da konuyu 'siyasî' görmüşlerdi.
    Kalemim döndüğünce anlatmaya çalıştığım gerçeğe bugün daha fazla
    inanıyorum: Uzanlar'ı piyasadan silme işi hükümetin verdiği bir karar
    değildi; Ak Parti seçimde yüzde 7,5 oy alan Genç Parti sayesinde
    kendisine hükümet hediye eden Cem Uzan'ı neden cezalandırmak istesin
    ki? "Bu bir devlet kararıdır" diye kimbilir kaç kez yazdım.

    Suçlanan grubun yöneticisi ben olsam bu olaya da aynı gözle bakardım.
    Daha önce değişik vesilelerle burada dile getirdiğim, suçlanan grubun
    bir Batı ülkesiyle fazlaca içli-dışlı görüntüsünün etrafta
    rahatsızlıklara sebep olduğunu hissetmekteydim. Birileri sırf bu
    sebeple düğmeye basmış olmasın?

    Bana kalırsa, suçlanan grup, 'Uzan tarzı' bir devlet operasyonuyla
    karşı karşıya; bu sebeple de işleri hayli zor. Allah kolaylık versin.
    Bir dostum, "İki taraf da Uzanlar üzerinden birbirini suçluyor,
    Uzanlar'ın medyayı kullanmasını kötü örnek olarak gösteriyor; lütfen
    sorar mısın" ricasıyla savaşan taraflara şu soruyu sormamı istedi:
    "Cem Uzan gazetesi ve televizyonunu kendisi mi yönetmiş; medyasını
    kötüye kullandığını ileri sürdükleri Cem Uzan'ın medya yöneticileri
    şimdi neredeler acaba?"

    Taha Kıvanç

    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=196842

      Forum Saati Ptsi 20 Mayıs - 0:44