VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


2 posters

    "Vahdettin bir vatan hainidir !"

    avatar
    omniversel
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 89
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    "Vahdettin bir vatan hainidir !" Empty "Vahdettin bir vatan hainidir !"

    Mesaj tarafından omniversel Çarş. 12 Ara. - 9:03

    “Vahdettin bir vatan hainidir !”
    Vahdettin'e hain denilen ilkokul kompozisyonu birilerini kızdırdı. Peki son padişah gerçekten de hain miydi ?

    14 Kasım 2007 09:42
    "Vahdettin bir vatan hainidir !" 125761
    Hürriyet gazetesinden Tufan Türenç'ten "tarihi" bir yazı:

    "Vahdettin bir vatan hainidir !" 39bTarih yalan söylemez Vahdettin haindir

    30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalandı.

    12 gün sonra 13 Kasım’da İtilaf Devletleri’nin Yunan gemileri de dahil 55 parçadan oluşan donanması İstanbul Boğazı’na demirledi.

    Savaş gemileri toplarını Padişah Vahdettin’in oturduğu Dolmabahçe Sarayı’na çevirdi.

    Önce Fransız askerleri sonra İngiliz askerleri karaya çıkarak fiili işgali başlattılar.

    İstanbul’un işgali ülkede büyük infial yarattı.

    Vahdettin ise tahtının derdine düşmüş, İngilizlere yaranmak için yollar arıyordu.

    Bunun için gazeteci Sait Molla’yı kullanıyordu.

    Sait Molla makalelerinde İngilizlere övgüler düzüyor, bir yandan da "İngilizleri Sevenler Derneği"ni kuruyordu.

    Bu derneğin bir numaralı üyesi Padişah Vahdettin, bir süre sonra sadrazamlığa getireceği eniştesi Damat Ferit ise ikinci üyesi oluyordu.

    24 Kasım’da Vahdettin İngiliz The Daily Mail gazetesine şu demeci veriyordu:

    ".... İngiliz milletine kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı Kırım Harbi’nde İngilizlerin müttefiki olan babam Sultan Abdülmecit’ten miras aldım. Şimdi bu sebepten memleketim ile Büyük Britanya arasında öteden beri mevcut dostane münasebetleri yenileyip kuvvetlendirmek için elimden gelini yapacağım."

    Padişah Vahdettin bu güvenceleri ülkesini işgal edenlere veriyor ve onlara olan bağlılığını gösteriyordu.

    * * *

    Vahdettin’in tek düşündüğü ülkesi değil, tahtıydı.

    İngilizlerin Türkiye yönetimine el koymasını istiyordu. Bunu da onlara her fırsatta aracılarla iletiyordu.

    Ancak İngilizler öteki müttefikleri tedirgin edeceği için Vahdettin’in bu önerilerine sıcak bakmıyordu.

    Vahdettin son çare olarak İngiltere yanlısı olmakla tanınan eniştesi Damat Ferit’i sadrazamlığa getirdi.

    30 Mart 1919 günü Sadrazam Damat Ferit’i İngiltere Yüksek Komiser yardımcısı Amiral Webb’e gönderdi.

    Padişah, sadrazamı aracılığıyla İngilizlere bağlılığını ve onlara karşı duyduğu sevgiyi yineledi.

    Sadrazam Damat Ferit, Amiral Webb’e Padişah’ın Türkiye’nin İngilizlere yenildiğini, bu nedenle Türkiye’nin yalnız İngiltere’ye biat ettiğini belirttiğini söyledi.

    Daha sonra da cebinden çıkardığı Padişah’la birlikte hazırladıkları memerandumu Amiral Webb’e verdi.

    Memerandumda 15 yıl boyunca İngiltere’nin Türkiye’yi yönetmesi isteniyordu.

    Vahdettin’in ülkeyi İngilizlere teslim etme ihaneti Mustafa Kemal önderliğindeki Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması sonucunda gerçekleşmedi.

    Ve tarihler 17 Kasım 1922’yi gösterdiği gün Vahdettin İngiliz savaş gemisi Malaya’ya gizlice binerek ülkesinden kaçtı.

    İşte Padişah Vahdettin budur.

    * * *

    Bugün Vahdettin’in adını vermeden onun ülkesine ihanet ettiğini ima eden bir ilkokul çocuğunun yazdığı kompozisyonu ülkenin valisi, kaymakamı sorguluyor.

    Soruşturmalar açılıyor, harıl harıl suçlu aranıyor.

    Ankara ise bu gelişmeleri seyrediyor.

    Şimdi şu soruyu ülkesini seven herkese soruyorum:

    "İşgalci kuvvetlere ülkesini peşkeş çeken, 15 yıl süreyle İngiliz boyunduruğunu kabul eden bir padişaha ’Hain’den başka hangi sıfat verilebilir?"

    Tarih yalan söylemez.

    Vahdettin bir vatan hainidir.

    Hürriyet
    Tufan TÜRENÇ


    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=302828
    avatar
    omniversel
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 89
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    "Vahdettin bir vatan hainidir !" Empty Vahdettin neden hain olsun?

    Mesaj tarafından omniversel Çarş. 12 Ara. - 9:24

    Vahdettin neden hain olsun?

    Son padişah Vahdettin neden hain olsun? Atatürk'ün kahraman sayılması için birilerinin ihanet içinde olması gerekmez ki! Ama maalesef, ders kitaplarında çocuklara hâlâ "Vahdettin'in ihaneti" anlatılıyor. Sanki, "elinin hamuruyla" siyasete karışan ve ülkeyi Birinci Dünya Savaşı'na sokan, sonunda da büyük bir bozguna uğrayıp, Osmanlı'nın yüzyıllar boyunca hüküm sürdüğü topraklardan ayrılmasına yol açan oydu.

    Vahdettin, Birinci Dünya Savaşı'nın bitmesine çok az kala, Temmuz 1918'de tahta geçti. İttihat ve Terakki mensuplarını sevmemesine rağmen, hiç sorun çıkarmadan Talat Paşa'yı kabinenin teşkiline memur etti. Onlara "Sizi takviyeden başka bir fikir ve emelim yok. Benden emin ve müsterih olarak vazifenizi yapınız" dedi. Anayasa ve meşruiyet fikirlerine sadık olduğunu ifade etti. İzmir'in işgalinden sonra Mustafa Kemal'i "Muvaffak ol" temennisiyle, 9. Ordu müfettişi olarak çok geniş yetkilerle Anadolu'ya gönderen de Vahdettin'dir. Görünüşte Samsun mıntıkasındaki anarşi olaylarının bastırılması söz konusuydu ama, esas gaye, Mustafa Kemal'in Anadolu'da teşkilâtlanmasını sağlamaktı. Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey vasıtasıyla, Mustafa Kemal'e, 25 bin altın verilmiştir. Bir iddiaya göre, bu kadar büyük bir rakam, örtülü ödenek kayıtlarında görünmesin diye Vahdettin, Çengelköy'deki değerli atlarını satmış ve parayı Mustafa Kemal'e İngilizlerden gizli olarak teslim etmiştir. Saltanatın kaldırılmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde şahsına yönelik sözlü saldırılardan, eski Dahiliye vekili ve Peyam-ı Sabah gazetesi başyazarı Ali Kemal'in linç edilmesinden sonra, Mustafa Kemal'le görüşmek için son bir teşebbüste bulunmuş, talebine cevap alamayınca, 1922'de 16 Kasım'ı 17 Kasım'a bağlayan gece İngilizlere sığınarak ülkesini terk etmiştir.
    Vahdettin, bir kahraman olmayabilir. "İngilizlere karşı yeterli direnci göstermedi" de denilebilir. Ama, o bir hain değildir.
    Keşan'daki bir okulda, öğrencinin biri, Vahdettin'den adını vermeden "hain" diye söz edince, Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerince soruşturma açıldı.

    Nazlı Ilıcak / Sabah

    http://www.8sutun.com/node/45304
    avatar
    sancak1299
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 27
    Kayıt tarihi : 05/12/07

    "Vahdettin bir vatan hainidir !" Empty Vahdettin hain mi, değil mi ?

    Mesaj tarafından sancak1299 Çarş. 12 Ara. - 23:43

    Vahdettin hain mi, değil mi ?
    İngiliz belgelerinde son padişah Vahdettin için neler söylenmiş ? İşte yenıtı..

    26 Kasım 2007 09:25
    "Vahdettin bir vatan hainidir !" 128746
    Profesör Metin Hülagü, Londra’daki Foreign Office’te (Yabancılar Ofisi) yıllar sonra gün ışığına çıkan belgeleri inceledi. İngiliz kayıtlarına dayanarak son Osmanlı Padişah’ı Vahdettin ile Atatürk’ün ilişkisini kaleme aldı

    * İngiliz belgelerini incelediniz. Tüm bu çalışmaların ışığı altında en çok tartışılan soruyla başlamak istiyorum. Vahdettin bir hain miydi?

    İngiltere, Kurtuluş Savaşı ile Osmanlı Hanedanı’nın ve Vahdettin’in kaçışında baş aktörlerden biriydi. O yüzden İngiliz belgelerinde yazılanlar çok önemli. Şunu söyleyerek başlayalım. II. Abdülhamit’ten sonra tüm şehzadelere yönelik bir siyaset yasağı var. Bir bakıma şehzadeler apolitik yetiştiriliyor. Vahdettin de böyle. Çengelköy’de yaşıyor, besteler yapıyor, İslam hukuku üzerine kafa yoruyordu. Dünya nereye gidiyor, Avrupa nereye koşuyor, Osmanlı’nın geleceği ne olacak gibi sorular Vahdettin’in gündeminde büyük yer kaplamıyordu.

    Vatan haini değildi ama siyaseten bilgisizdi, yeteneksiz ve başarısızdı

    * Böyle bir adam 1918 yılında, ağır şartların yaşandığı bir dönemde tahta çıktı.

    Evet... Ve Vahdettin’den çok şey bekleniyor. Vahdettin hain değildi ama siyaset, özellikle dünya siyasetini bilmeyen bir adamdı zaten. Ama Vahdettin’in tecrübesizliği kadar Osmanlı’nın da zaafları var. Siyaset bilmeyen birinin tahta çıkması onun vatan haini olduğunu göstermez. Çünkü padişahlara Osmanlı tebaası, toprakları bir mirastır. İnsan mirasına ihanet eder mi? Çiftlik sahibi kendi çiftliğinin yok olmasını bile bile ister mi?

    * İstemez herhalde...

    O da istemiyor. Ama yeteneksiz, başarısız. Çevresindeki sözde siyaset bilenlerin oyuncağı oluyor. Oyuna getiriyorlar onu. Ve şartlar geliyor, geliyor... Vahdettin 17 Kasım 1922’de, yani bundan 85 yıl önce İngiliz Malaya gemisiyle Malta’ya kaçıyor. Ama Mustafa Kemal günler öncesinden Vahdettin’in kaçacağını biliyor.

    Atatürk, Vahdettin’in kaçacağını biliyordu, sarayda casusları vardı

    * Nasıl biliyor?

    Çünkü sarayda bir casusu var! Vahdettin’in en yakınındaki kişilerden biri bu. Ama kim olduğunu bilmiyoruz. Bildiğimiz Atatürk’ün o dönemde gazetelere yansıyan açıklamalarında söylediği, “Vahdettin’in kaçacağını günler öncesinden biliyordum” açıklaması... Atatürk Saray’daki gelişmelerden gün be gün haberdar. Neler oluyor, biliyor. İngiliz belgelerine de bu durum aynen yansımış.

    Padişah iddia edildiği gibi kaçarken yanında bir servet götürmüyor

    * Vahdettin söylendiği gibi sürgüne bir servet mi gitti?

    Hayır. Vahdettin’in İstanbul’dan ayrılırken yanına oğlu Ertuğrul’u, hizmetlilerinin bir kısmını ve sultan aylığı olan 50 bin Osmanlı Lira’yı alıyor. Bu da o günün parasıyla 20 bin İngiliz Sterlini ediyor. Paranın bugünkü değeri ise yaklaşık 215 bin YTL. Ayrıca bu paranın tümü nakit de değil. Aralarında Fransız ve İngiliz bonoları var.

    * Bu para bonolarla mı birlikte 20 bin lira ediyor?



    Evet. Zaten para da İstanbul Merkez Bankası’nda yatıyor. Ancak mevduat Londra’daki BTC Bank’a havale ediliyor. Belgelerde paranın nereden nereye aktarıldığı, hangi tarihlerde ne kadarı çekildiği belli. Bu para 1924 yılına kadar idare ediyor. İngilizler Vahdettin’i Malta’ya bıraktıktan sonra ’bizden bu kadar’ diyor, gerisine karışmıyorlar. Vahdettin sonraki tüm yolculuklarının parasını, harcamalarını kendi cebinden yapıyor. Ve istediği zaman da parasını çekemiyor. İngiliz yetkililerden izin aldıktan sonra parça parça parasını çekebiliyor. Bonoları bozduruyor ve beş parasız kalıyor, sefil düşüyor. Zaten beş parasız kaldıktan sonra da gerek Vahdettin gerekse Osmanlı hanedanı için son çırpınışlar başlıyor.

    Atatürk, arkasından Saray’da sayım yaptırdı, arası iyi olsa yapar mıydı?

    * Atatürk’ün Vahdettin için, ’Namuslu adamdı, isteseydi giderken Topkapı Sarayı’nı götürürdü’ diye bir açıklama yaptığı iddia ediliyor.

    Gerek Atatürk’ün bu açıklamalarını gerekse Vahdettin’in Atatürk için, “O bir Osmanlı Paşası’ydı. Kimse onun hakkında kötü bir söz söyleyemez’türünde yaptığı iddia edilen açıklamaları gerçekçi bulmuyorum. Bunların tümü Atatürk ile Vahdettin’in arasını bulma çabaları. Gerçeği yansıtmıyor. Vahdettin kaçar kaçmaz Ankara hükümeti ne yapıyor?

    * Ne yapıyor?

    Topkapı Sarayı’ndaki değerli hazinelere ve Kutsal Emanetler’e baktırıyor, sayımları yapılıyor. Acaba kaçırmış mı diye? Özellikle kutsal emanetlere Ankara Hükümeti büyük önem veriyor. Çünkü onlar bir bakıma halifeliğin simgesi.

    Padişah’ın kullandığı ifadeleri yazsam başım hakaretten belaya girer

    * Yani siz son günlerin hakim görüşünün aksine Atatürk ile Vahdettin’in arasının kesinlikle iyi olmadığını söylüyorsunuz.

    Bakın, öyle belgeler var ki, ben kitaba koyamadım. Niçin biliyor musunuz? Vahdettin’in İngiliz yetkililerine yazdığı kimi mektuplarda Atatürk için küfre varacak kadar sözleri var. Ben bu belgeleri yazsam hakaretten mahkemeler yakama yapışır. Sadece Vahdettin’in bu tür mektupları olduğunu belirttim ama belgeleri kelimesi kelimesine yazmadım. Vahdettin Atatürk’e bir bakıma düşman. Çünkü onu tahtından indirdi, saltanatına son verdi. Zaten Atatürk de Nutuk’ta Vahdettin için, ’sefil, aciz, anlayıştan yoksun, yaratık’ gibi kelimeleri kullanmış. Atatürk ile Vahdettin arasında en büyük çatışma birinin gelenekçi diğerinin yenilikçi olmasından kaynaklanıyor.

    “Tahttan geçici feragat ettim” demiş; “yine başa geçerim” umudu taşımış

    *Peki Vahdettin kaçtıktan sonra kaderine razı mı oluyor yoksa tekrar bir gün İstanbul’a geri dönerim umudum taşıyor mu?

    Bakın burası çok önemli. Vahdettin son nefesini verene kadar tahtından vazgeçmiyor. Bir gün şartların olgunlaşacağını ve saltanatının başına geçeçiğini umut ediyor. 1923 yılında Hicaz’da Mekke Beyanname’sini açıklıyor. Orada diyor ki: ”Akıllı ve münevver kimseler fiilen, irsen ve istihkâken hilafet ve saltanat makamında bulunan (ki bu dünyadaki en büyük ve en ehemmiyetli makamdır) bir sultanın vatana hıyanet etme emel ve hırsına kapılmasını nasıl izah edebilirler? Bu makamın ve özellikle hilafetin şeref ve haysiyetini muhafaza etmek için tahtımı muvakkaten (geçici olarak) terk ettim, refah ve rahatımı bir kenara attım.’

    Yıllarca Ankara’dan “Genel Af” beklemiş mallarının iade edileceğini düşünmüş

    * Geçici olarak...

    Evet aynen öyle diyor. Ve ekliyor: ’Saltanattan ve vatandan ayrılmamın sebebi uyguladığım siyasetin hesaba çekilmesinden korktuğum için değil, canımı, şerefimi kurtarmak içindir. Güç yetiştirilmeyecek şeylerden uzak durmak peygamberimizin sünnetidir.’

    * Peygamber sünneti derken?

    Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye Hicret etmesine atıfta bulunuyor. Vahdettin açıklamasında, hilâfet meselesinde Ankara ve İstanbul’un almış olduğu kararı hiçbir surette kabul etmiyor. ’Aziz vatanına avdet edinceye kadar Hicaz’da kalacağını’ beyan ediyor ve tahtını geçici olarak terk ettiğini söylüyor. Sultan Vahdettin aynı zamanda genel bir af ilanının kısa bir süre içerisinde gerçekleşeceğine, kendi adının da söz konusu listenin başında yer alacağına ve bu af dolayısıyla Lozan Antlaşması’na uygun olarak Türkiye’de Ankara Hükümeti tarafından müsadere edilen malların kendisine tekrar iade edileceğine inanıyor.

    Vatan

    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=307284

      Forum Saati Çarş. 8 Mayıs - 21:46