VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE :1808, 1908 ve 2008

    turanium
    turanium
    Moderator


    Mesaj Sayısı : 252
    Kayıt tarihi : 02/12/07

    MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE :1808, 1908 ve 2008 Empty MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE :1808, 1908 ve 2008

    Mesaj tarafından turanium Salı 11 Ara. - 22:23

    1808, 1908 ve 2008
    MÜMTAZ'ER TÜRKÖNE m.turkone@zaman.com.tr

    Yüzyılın dönüm noktaları bu tarihler. 1808'de imzalanan Sened-i İttifak, Osmanlı klasik düzeninin artık sona erdiğini haber veriyordu. Çağının şartlarına göre inanılması güç ölçekte bir merkezî devleti kuran Osmanlılar, tersine bir güce yani yerel otorite sahiplerine bu belge ile boyun eğmiş oldular.
    Avrupa devletleri hızla merkezileşirken Osmanlı ülkesinde ortaya çıkan bu geri hamle, 1839'da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile düzeltildi. Ama 19. asır boyunca dünyaya yeni bir şekil veren gelişmelerin, bu belgenin temsil ettiği otorite zaafı yüzünden dışında kaldık. 1815 Viyana Kongresi'ne Osmanlı Devleti'nin katılamaması, 1808'in iklimi yüzündendir.

    1908, gerçek bir anayasalı-parlamenter yönetime geçişin tarihidir. II. Meşrutiyet olarak tarihe geçen bu tarih, 1876 Kanun-i Esasisi'nin tekrar yürürlüğe girmesine ve çok partili hayata geçişe işaret eder. Çatırdayan bir imparatorlukta, çok uluslu bir toplumda tecrübe edilen demokrasinin çok uzun bir ömrü olmamış, ama çok kısa bir zaman aralığına sığdırdığı zengin tecrübelerini Cumhuriyet'e miras bırakmaktan da geri kalmamıştır.

    2008 tarihi ise, ilk defa demokratik bir iktidarın öncülüğünde hazırlanan sivil bir anayasanın yürürlüğe gireceği tarih olacak. İnşallah. Bu tarih, geleceğin tarihçileri için 1808 ve 1908 tarihlerinden daha çarpıcı bir dönüm noktası olarak tekrarlanacak. Çünkü sivil dinamiklerin eseri olarak yürürlüğe girecek olan bir anayasa Türkiye'de her şeyi değiştirecek. Tam iki yüzyıldır sağa sola savrularak asıl mecraını arayan bir toplum, bütünüyle kendisinin yazacağı bir tarih dönemine adım atacak.

    Demokrasi sadece yönetme hakkını halka veren bir ahlakî ilkeyi ifade etmiyor. Demokrasi ile kendi kendini yönetebilen toplumlar, bugün dünyanın gösterdiği üzere başarıdan başarıya koşuyor. Çünkü kararı halk verince ortaya sorumlu bir toplum çıkıyor. Kendi yaşadığı hayatı belirleyen bir toplum, yönetme işini ciddiyet ve sorumluluk sınırları içine çekiyor. Sonuçta ortaya bu sorumluluk bilinci ile hareket eden hesabı-kitabı bilen, dengeli ve akılcı bir devlet yönetimi çıkıyor.

    Ortak sorumluluğumuzun kuralları Anayasa tarafından belirlendiğine göre, bu kuralların da bizim eserimiz olması, bizim mutabakatımıza dayanması gerekiyor. Elinde silah bulunan ve bu silahla iktidara el koyan bir gücün yaptığı bir anayasa ile yönetilmek, bir topluma reşid olmadığını her gün hatırlatmak demek. Dünyanın en mükemmel ve sorunsuz anayasası eğer yukarılardan bir yerlerden bize bir dayatma ile geldi ise, o toplumun ilerleme kat etmesi mümkün değildir. Kaldı ki elimizdeki anayasanın yapılan değişiklikler dışında tutulacak bir tarafı da kalmamıştır.

    Türkiye 2008 yılında yeni bir anayasaya kavuşmalı. 2008 tarihi bu yeni anayasa ile yüz yılda bir tesadüf edilen bir dönemeç olarak tarih kayıtlarına geçmeli. Yeni anayasa ile birlikte geçmişin bütün eskimiş alışkanlıkları geride kalmalı. Toplum yeni bir soluk ve nefes yakalamış olarak, parlak bir gelecek için yepyeni bir sayfa açmalı.

    Hem yeni bir anayasanın vücuda getirilmesi hem de yeni bir anayasanın canlı bir başlangıç olabilmesi için Anayasa hazırlama sürecinin mutlaka ve mutlaka mümkün olan en geniş katılıma ve ortak mutabakata konu edilmesi gerekiyor. Hiçbir kesim anayasa hazırlama süreci dışında tutulmamalı, tercihleri yer almasa da farklı düşünenler görüşlerine başvurulduğunu bilmeli.

    Türkiye'nin uzun süre gerçek gündemi "Yeni Anayasa" olacak. Zaman zaman içeride ve dışarıda sıcak gelişmelerin gölgesinde kalsa da, bu gerçek gündemi kimse gözden kaçırmamalı. Kamu Araştırmaları Vakfı'nın kasım ayının ilk gününe tesadüf eden "Sivil Anayasa" sempozyumu bize bu gerçek gündemi olanca derinliği ile hatırlattı. Abant Platformu'nun anayasa gündemli bu yılki toplantısı da önemli tartışmalara vesile olacak.

    Yeni anayasa için harekete geçmiş, hatta ayağa kalkmış bir topluma ihtiyacımız var. Üstelik sivil bir anayasaya sahip olmanın tek yolu da bu.


    04 Kasım 2007, Pazar

    http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=609021

      Forum Saati Paz 19 Mayıs - 23:31