VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    ILIMLI İSLAM VE FETULLAHİZM

    avatar
    ikinciergenekon
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 35
    Kayıt tarihi : 08/12/07

    ILIMLI İSLAM VE FETULLAHİZM Empty ILIMLI İSLAM VE FETULLAHİZM

    Mesaj tarafından ikinciergenekon Paz 9 Ara. - 3:05

    ILIMLI İSLAM VE FETULLAHİZM

    'Nasılsa Amentüde biriz'' diyerek en yetkili ağızlarıyla Kelime-i Şehadet'in ikinci bölümüne gerek var mı tartışması sonrasında, '' Eşhedü en la ilahe illallah '' yeterlidir deyip kestirip atmalarını da buraya not düşelim.

    20 Eylül 2007 Perşembe 18:53
    ILIMLI İSLAM VE FETULLAHİZM 4883
    Kubilay KIRAN- Yer Ankara, Zaman yıllar önce Aydın Çubukçu'nun o vakit yeni çıkan Mantık ve Diyalektik adlı kitabının değerlendirildiği bir konuşma grubunda, katılımcının biri söz alır ve eleştirel bir üslupla kitabın temelinin bireyi öldürdüğü ve aynılaşmayı kutsadığı yollu bir yaklaşım sunar.

    Bunun üzerine Aydın Çubukçu;

    "'Evet kitap bir aynılaşmayı savunuyor, ama bir yılbaşı öncesi Piyango bileti almak için sıraya girerek, aynılaşan insanların karşısında, İnsanların emeği ile çalışarak geçimlerini sağladıkları, kısa yoldan zengin olmayı düşünmedikleri ve bilet kuyruğundaki insanların bu ahlakını da redettikleri başka bir ahlakta aynılaşmayı savunuyor.'' der.

    Uzun zaman önce bana da nakledilen bu anekdotun, varsa, eksik ifadesi; Aydın Abi'den özür dilemek, boynumuzun borcudur. Şimdi asıl konumuza dönelim.

    Genel manada Üretim ve tüketim ilişkileri; hangi düzeyde ve adı her ne olursa olsun, mevcudiyetini taşıttığı toplumları bir aynılaşmaya tabii kıldığı su götürmez bir gerçektir.

    Bu aynılaşma; egemen sınıf ideolojisinin baskıladığı diğer sınıfa kendi ideolojisinin ürünü olan kültürünü dayatarak benimsetmesiyle mümkün olabilir.Bu anlamda toplumun egemenleri ile diğerlerinin davranış biçimleri genel manada aynılık gösterir.

    Ancak bu aynılık; iktadarda oturan sınıf burjuvazi ise emekçi yığınlar açısından niceliksel,emekçi sınıf iktidarda ise burjuvazi açısından niteliksel bir aynılaşma olur aslında.

    Konuyu biraz daha açarsak aynılaşılan kültür kapitalist toplum ve emekçi yığınlar da sınıf bilincinden yoksunsa; yaşamlarını bir burjuva gibi sürdürme gayreti ve çabası içerisine girerler ki sosyolojik açıdan bakıldığında bu durum, at sırtına kelebek konması gibi sırıtan bir karikatür çizer tarihin tozlu sayfalarına.

    Ancak emekçi yığınların iktidarıysa söz konusu olan; işte bunu gerçek manada ve olması gerektiği biçimde deneyimlemiş bir toplum bana göre henüz daha gerekleşmemiş olduğu için nasıl olacağını bilemiyoruz.

    Sadece yukarda da değindiğimiz gibi niteliksel bir aynılaşma oluşturabileceğini sanıyoruz. Ve umuyoruz ki bu aynılaşma; Aydın Çubukçu'nun bahsettiği türden bir aynılaşma olsun.

    Konu; aynılaşma gibi felsefenin de alanını zorlayan bir olgu olunca,buralara kadar taşınmış olmasını,okuyucunun mazur göreceğini ümit edip, derin sabrına da sığınarak devam ediyoruz.

    Toplumların içerisinde sınıfsal özellikleriyle anılmayan ; aile,okul,taraftar yada cemaat gibi daha küçük grupların aynılaşması ise; sadece bireylerin kendilerini o dar alanda ait hissettikleri küçük bir aynılaşma halidir ki, bu yanıyla bakıldığında bahsedilen aynılaşma toplum hayatı açısından genel değişimleri etkilemeyecek bir nitelik taşır.

    Yani bir taraftar grubunun içerisinde onları aynı kılan tek şey; tuttukları takımın kendisidir diğer yanıyla bu gruba dahil olan insanların hepsi birbirinden apayrı ve farklı davranış biçimleri geliştirmiş olabildikleri gibi, hatta başka küçük gruplarda başka birlikteliklerde tesis etmiş olarak yaşamlarını sürdürüyor olabilirler.

    Edindiğimiz sosyal ilişkilerin ve kendilğinden taşıdığımız çevre kültürünün doğal bir sonucudur bu ve toplumun diğer fertleri için bir tehdit ve tehlike arzetmediği sürecede sağlıklı bir birey olmanın da koşullarından biridir.

    Ancak toplumu oluşturan bu küçük grupların farklı yaşama standartları olsa da; tek tornadan çıkmış gibi aynı davranış kalıplarını aynı insani özellikleri ve hatta yüzlerine yansıyan aynı mimiksel yüz ifadelerini gösteriyor olduklarında ise, işin rengi değişiyor demektir.

    Çünkü sonunda ne olacağını kestiremeyeceğimiz ideolojik bir formasyon o grubu çepçevre sarmalıyor olmaya başlamış demektir.

    Her Dinsel inanışın ve o inanış içerisindeki farklı mezhep ve tarikatların ise kendine has bir aynılaşma biçimleri olduğu su götürmez bir gerçektir.

    Örneğin Hristiyanlığın protestan mezhebi içindeki evangelist anlayışın diğer protestan anlayışlar dan farklılaştığı alanlar oldukça fazla olmakla beraber ve sonuna her ne kadar ''izm'' takısı gelsede; Evangelizm tek başına bir ideolojik formasyon oluşturamaz.

    Bunun sebebi; Protestanlığın temel ilkeleriyle anılır olmasının yanısıra aynı zamanda Siyonizmle kurduğu derin organik bağdır.

    Yani kısaca kökleri protestanlıkta politik davranış biçimi ise bizzati siyonizmin içindedir. Durum böyle olunca tek başına bir ideolojik değer taşımadığı rahatlıkla söylenebilir.

    Son zamanlarda En azından Türkiye merkezli İslam ve Müslümanlar açısından ise durum biraz daha özel olmaya başlamaktadır.

    Genel manada Türkiye' deki İslam içerisinde önemli bir yer tutan Sünni inanışın içerisindeki Hanefi,Hamberi yada Şafi gibi birbirini red etmeyen mezheplerin mensuplarından devşirilen sıradan Müslümanlara; Nurculuk eksenli Fethullahçılığın dialogculugla başlattığı Ilımlı İslam modeli, yeni bir anlayış olarak benimsetilmeye çalışılmaktadır.

    Bu mezheplere bağlı diğer tarikat yada cemaatlerin ; İslamın temel kuram ve ibadet anlayışına bağlılık göstermeleri noktasında üç aşağı beş yukarı aynı olup, aynı zamanda birbirini red etmeyen ortak bir paydaları olmasının karşısında, Fethullah eksenli inanışın nerdeyse kendinden olmayanı müslüman saymama hatta Fethullah için olumsuz görüş bildirmeyi dinden çıkma olarak değerlendirme noktasına gelmiş olmaları farklı bir mecraya doğru evrildiklerinin göstergesi durumundadır.

    Bunun yanısıra Fethullahçılığın alaylıları olarak sayılabilecek çoğunluğu üniversite bitirmiş ve halihazırda üniveritelerde okuyan ''abi'' isimli kadroların; kaideyi bazmayacak istisnalar dışında kalan büyük bir kısmının örneğin aşırı ABD sempatizanı olmaları, İslamın temel bakışlarından olan gönül kavramının yerine akılı ikame etmeleri, Sonuçta bir tarikat lideri olan Fethullahı nerdeyse Peygamberleştirmeleri gibi bu ve buna benzer birçok genel İslam ve Sünni inanışının dışında kalan anlayışları, onları iyice ideolojik bir kalıba sokmaya başlamaktadır. Bu yeni ideolojinin adı Fethullahizm'dir.

    İslamla temel bağlarını atmaya devam ettikçe daha ideolojik orjinli ve İslamı kendi anlayışına oturtmaya çalıştıkça da daha revizyonist olmaya devam eden Fethullahizm'in beslendiği kaynak, gittikçe İslamın referansları olmaktan çıkmaya başlamaktadır.

    Fethullah önderliğindeki Fethullahizm; yüzünü daha fazla hristiyanlığa ve museviliğe dönmeye başlamıştır. Yaptıkları şeyi baştan rededen İslamın temeli Kuran-ı Kerim'e rağmen ''İbrahimi dinlerde birlik'', söylemli arayışı, onu artık yönü İslama asla dönmeyecek bir yola sokmaya başlamıştır. Bu yanıyla İslama rağmen ve ona karşı Ilımlı İslam modeliyle kurmayı düşündüğü düzenin İdeolojik tanımı artık rahatlıkla Fethullahizm olarak anılabilir.

    Peki ''Ilımlı İslam'' cı Fethullahistlerin yukarda birkaç örneğini verdiğimiz başka aynılaşma alanları yokmu?

    tabiki var.

    Ama hem bu konuyu hem de Fethullahizmin müslümanları hangi amaçla ve nerede nasıl aynılaştırmaya çalıştığını başka bir yazıya bırakalım.

    Ancak;'

    'Nasılsa Amentüde biriz''

    diyerek en yetkili ağızlarıyla Kelime-i Şehadet'in ikinci bölümüne gerek var mı tartışması sonrasında, '' ıÜü Eşhedü en la ilahe illallah '' yeterlidir deyip kestirip atmalarını da buraya not düşelim.

    Çünkü değerli okuyucu;

    Bir inanç sisteminin temellerini bozarak BOP eksenli emperyalist saldırganlığa kültürel ve siyasal olarak zemin hazırlamaya çalışan bu zararlı ideolojiye hayır demek noktasında aynılaşmanın bir ahlak sorunu olduğunu görelim.

    Ve her neye inanıyor olursak olalım, bozmaya çalıştıkları şehadetin orjinalini hep bir ağızdan tekrar edelim ki, onların karşısında ki bu ahlakın aynılaşanları olarak, tarihte bizi not düşsün.

    O yüzden buyurun efendim hep beraber;

    "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resuluhu"

    http://www.acikistihbarat.com

    http://www.kuvvaimilliye.net/news_detail.php?id=16366

      Forum Saati Paz 19 Mayıs - 11:15