VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu!

    turanium
    turanium
    Moderator


    Mesaj Sayısı : 252
    Kayıt tarihi : 02/12/07

    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu! Empty ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu!

    Mesaj tarafından turanium Perş. 6 Ara. - 1:45

    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu!
    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu! 108050
    Bekir Coşkun Hürriyet gazetesindeki köşe yazısında Başbakan Erdoğan'a çok sert eleştiriler yönelterek, "Benim gidecek başka bir yerim yok..."

    22 Ağustos 2007 13:32

    Gidecek yerim yok...
    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu! 2b
    SABAH sabah bizim Uğur Ergan aradı, Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği ile konuşmuş.

    Uğur "Abi Başbakan’ın ’çek git’ ikazı üzerine BM Mülteci Yüksek Komiserliği ile görüştüm. Türkiye’den kovulma haberini gösterirsen seni mülteci kabul edecekler. Ama bir de işkence-mişkence gibi, darp izi var mı diye soruyorlar..." dedi.

    Uğur’a "var" dedim.

    *

    Aslında gidecek yerim yok.

    Ben başka hiçbir ülkeyi sevmedim.

    Bu yurdun taşını, toprağını, sulaklarını, denizlerini, ırmaklarını, yaylalarını, kedilerini, kirpilerini sevdim, tanıksınız.

    Bir dal kesildiğinde yanarım..

    Ama orman alanını kaçak ev yapan, bana "Bu ülkeden çek git" diyor.

    Bir yeşil alan yok edildiğinde çığlık attım, canım yandı, ormandaki bir vaşak öldürüldüğünde oturup ağladım.

    Ama ormanları "2-B arazisi" diye satmak isteyen Başbakan bana ve benim gibi düşünenlere "Çekin gidin" diyebiliyor.

    *

    Ben bu ülkeyi severim.

    Amerika’da okuyan kızlarım yok.

    Oğluma Washington’da iş vermediler.

    Kimse benim için yabancılara gidip "Delikten aşağı süpüreceğinize kullanın" da demedi, dedirtmedim.

    *

    Ben bu ülkeyi severim.

    Devrek 125’inci alayda askerliğimi yaptım.

    Nöbet tuttum.

    Mataramı parlattım, potinlerimi kaybettim.

    Askerlikten kaytarmak için rapor-mapor almadım.

    *

    Ama Başbakan "Çek git" diyor.

    Gidemem.

    Doğrusunu isterseniz bu toplumun göz göre göre dinimizi siyasete alet edenlerin peşine takılması, boşa giden yazılarım, o yalnız kalma duygusu... Bunların tümü canımı yaktı ve sevgili Uğur’a "Darp izi yok da, yürek yarası olur mu?" diye sordum.

    Olsa da, olmasa da...

    Benim gidecek başka bir yerim yok...

    Hürriyet
    Bekir COŞKUN
    bcoskun@hurriyet.com.tr

    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=272914


    En son tarafından Perş. 6 Ara. - 1:52 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
    turanium
    turanium
    Moderator


    Mesaj Sayısı : 252
    Kayıt tarihi : 02/12/07

    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu! Empty Bekir Coşkun ''çek-git''çilere anlamlı soru!

    Mesaj tarafından turanium Perş. 6 Ara. - 1:47

    Bekir Coşkun ''çek-git''çilere anlamlı soru!


    Bekir Coşkun, kendisine "çek git" diyenlere öyle bir soru sordu ki...

    23 Ağustos 2007 09:10
    Dün çekip gittim...
    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu! 2b
    DOSTLARIM-arkadaşlarım bana gideceğim birçok yer buldular.

    Komşumuz, mesleğimizin yüz aklarından, duayenimiz Orhan Tokatlı, "yolluk" getirdi. Sevgili eşi Özen Tokatlı, sevdiğimi bildiği için, bir çıkın içine mis gibi kokan taze mısır ekmeği koymuş.

    Bir baş da soğan.

    Kardeşim Haldun çok mutlu. "Abi Moldova’ya gidelim" diye ısrar ediyor.

    Yeryüzündeki tüm kovboy filmlerini seyretmiş okurum Tayfur Bey "Meksika’ya geç..." diyor.

    *

    Ben ise "Çek git" lafı üzerine, bir insanın gidebileceği dünyanın en güzel yerine yolculuk ettim dün:

    Bu ülkede yaşayan iyi insanların yüreklerindeki o müthiş yere...

    Orada yaşayanlar duygularını renk renk çiçekler gibi attılar üzerime.

    Duyguların bu denli güzel koktuğunu bilmezdim.

    Düşüncelerini-görüşlerini sanki kent mızıkasının eşliğinde şarkı şarkı mırıldandılar kulağıma.

    Düşüncelerin-görüşlerin bu kadar hüzün verici olduğunu da bilmezdim.

    Bakışların sesliliğini...

    Gülücüklerin ıslaklığını...

    Bilmezdim...

    Kendi kendime "İyi ki kovuldum da geldim buraya" dedim.

    *

    Gazete editörleri, muhabirler, televizyonlar, köşe yazarları, tüm meslektaşlarım, yanımdaydı.

    Okurlarım çevremde...

    Dostlarım...

    On binlerce mesaj, telefon, tepki, ses...

    Hiç tanımadığım-bilmediğim, ama evimize kadar gelip kapıyı çalan, sadece "Seni yalnız bırakmayacağız" diyen insanlar.

    Sanki bir başka memleketteyim.

    Ya da memleketimin içindeki başka memleket burası.

    Başbakan "Çek git..." demeseydi, gelip göremeyecektim.

    Bence burası; insanın asla kovulamayacağı, kovuldukça kalacağı, gönderilmek istendikçe yerleşeceği, atıldıkça geleceği bir yer.

    Doğrusunu isterseniz "Çek git"çilere sormak isterim:

    Sizin gideceğiniz böyle bir yer var mı?..

    Söyleyin, var mı?..

    Hürriyet
    Bekir COŞKUN
    bcoskun@hurriyet.com.tr

    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=273386
    turanium
    turanium
    Moderator


    Mesaj Sayısı : 252
    Kayıt tarihi : 02/12/07

    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu! Empty Fehmi Koru Bekir Coşkun'u eleştirdi

    Mesaj tarafından turanium Perş. 6 Ara. - 1:49

    Fehmi Koru Bekir Coşkun'u eleştirdi

    Günlerdir süren polemikte Fehmi Koru, Bekir Coşkun'a "böyle gazetecilik olmaz olsun" dedi.

    23 Ağustos 2007 11:11
    ''Çek git'' diyen Erdoğan'a yanıtı çok sert oldu! 9192310
    Böyle gazetecilik olmaz olsun…


    Önemli bir yazarını kapı önüne koyduğu için bir kısım okurundan tepki çeken gazete işin kolayına kaçıyor: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın grubun bir kardeş kuruluşunun (Kanal-D) programına çıkarak yaptığı açıklamalardan cımbızla seçtiklerine toplu saldırı düzenliyor. Uzun mülâkatta söylenen onca şey buharlaşıp uçtu, ne var ne yoksa, “Bekir Coşkun'a 'ülkeyi terk et' dedi” cümlesine indirgeniverdi.

    Başbakanın sözü kast edilen anlamın dışına çıkartılarak hem de...
    Tayyip Erdoğan'ın verdiği bir tepki... Adını anmadığı bir yazara yöneltilmiş olsa bile tepki, aslında beş yılın öfke birikiminin dışa vurumu... Halktan her seferinde artan bir destek devşirerek ülkeyi yönetme görevini üstlenmiş olan bir kadro, sayıca az fakat gürültücü bir güruh tarafından bir türlü benimsenmiyor. Bekir Coşkun, “O benim cumhurbaşkanım olmayacak!” yazısıyla Abdullah Gül'ü hedef alıyor olsa bile, o yazının, Ak Parti kadrosunu ve lideri Tayyip Erdoğan'ı da rencide eden bir genişlikte yorumlanması mümkün...
    Nitekim Tayyip Erdoğan'ın tepkisinde buna işaret eden sözler de bulunuyor.
    Türkiye'de belli bir çevre kendini halkın bütününden farklı görüyor. Yakından bakıldığında 'doku değişikliği' hemen fark edildiğine göre, o çevreye hak vermek de gerekiyor. Gerçekten de farklılar... Sorun ise bu noktadan sonra başlıyor: Ellerinde medya gücü bulunan o çevre, kendisinde, halka ve seçtiklerine küfür ve hakaret etme hakkı bulunduğunu vehmediyor. 'Göbeğini kaşıyan adam' ve 'bidon kafalılar' türü yakıştırma ve küfürlerle dolu yazılar kendini halkın üstünde gören tiplerin eseri.
    Küfür ve hakaret dolu o yazılar ve sözlü ifadelere yalnız Tayyip Erdoğan'ın kızdığını düşünmek çok yanlış. İçlerinde o yazıların çıktığı gazeteleri okuyanların da bulunduğu çok geniş bir çevre de tepkili; yapabilecekleri asgari tepkiyi, hakaret ve küfür dolu yazarlardan uzaklaşarak, gazeteleri okumayarak gösteriyor insanlar; son saldırıları yöneten gazetenin satışında görülen gerileme o tepkiyle ilintili.
    Hayrettir, gazete yönetimi bunu bile anlayamıyor ve Başbakan Erdoğan'ın cımbızla çekilmiş bir cümlesinden kavga malzemesi çıkararak, sayfalarına sızmış halk-düşmanı anlayışa yönelik tepkilerin daha da artmasını getirecek bir yol izliyor...
    “O benim cumhurbaşkanım olmayacak!” aslında figüratif bir ifade, değil mi? Abdullah Gül seçilir ve Çankaya Köşkü'ne çıkarsa, “Olmayacak” diyen yazarın da cumhurbaşkanı olacak; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı birinin Çankaya'da oturan seçilmiş kişiyi 'cumhurbaşkanı' olarak tanımaması elbette mümkün değil. Cumhurbaşkanının imzasıyla yürürlüğe giren bütün yasalar, sonuçlandırılan bütün atamalar, yürüttüğü bütün temaslar, her vatandaş gibi o yazarı da bağlayacaktır.
    Peki de, Başbakan Erdoğan'ın “Abdullah Gül için 'benim cumhurbaşkanım değildir' diyen, madem öyle vatandaşlıktan çıksın” tepkisi de aynı şekilde 'figüratif' olarak neden yorumlanmıyor? Erdoğan, konuya değinirken, “Böyle diyen birinin aramızda işi yok, yarından itibaren kendisini vatandaşlıktan çıkarma işlemini başlatacağız” mı demiş? Hayır, “O benim cumhurbaşkanım olmayacak” diyene, “O da benim vatandaşım olmayı hak etmiyor” tepkisini vermiş...
    Bu 'aşırıya kaçmış' cümlelerin her ikisi de bir meramı abartarak anlatmaya yarayan ifadeler... Bu durumda, ilk ifadeyi kabul edilebilir masumlukta buluyoruz da, neden Başbakan Erdoğan'ın öfkeli tepkisini yeri-göğü inleten bir yanlışlık olarak ülkeye yansıtıyoruz?
    Bu sorunun cevabı Türkiye'deki medya düzenini de ele veriyor aslında.
    Şimdi bu yazının başlığını ele alıp, bir medya organında yayımlandığını görmezden gelerek, “Medyayı yok edecekler” diye tuttururlarsa şaşırmayın sakın.

    Yeni Şafak
    Fehmi KORU
    f.koru@yenisafak.com.tr

    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=273508

      Similar topics

      -

      Forum Saati Ptsi 20 Mayıs - 0:10