Anasayfa
MİT ve Çankaya arasındaki Mossad krizi
MİT’in başına atanmak istenen bir kişi, Çankaya’yı kızdırdı mı? Bunun nedeni Mossad mıydı?
18 Mart 2007 16:51
Hükümet MİT’in başına MOSSAD'la içli dışlı birini atıyordu. Ancak atama son anda durduruldu. Peki MİT’le Çankaya arasında yaşanan krizin detayları ne oldu?
İşte Yalçın Küçük’un iddiaları:
Çankaya’yı karıştıran ‘küçük’ teori
Geçmiş dönemlerde çok önemli eserlere imza atan Prof. Dr. Yalçın Küçük, son yıllarda daha çok komplo teorileriyle gündemde. Bu ilgi ayrışması, haliyle Küçük’ü daha tartışılır bir noktaya sürükledi. Yazımızın konusu, Küçük’teki bu kimlik kırılması değil, patenti kendisine ait olan bir komplo teorisi.
Küçük, bazı TV kanalları ve internet sitelerinde, Cumhurbaşkanı Sezer’in yeni başdanışmanı ve sözcüsü, Büyükelçi Zergün Korutürk hakkında konuşuyor: ‘Tayyip Bey onu MİT Müsteşarı yapacaktı. Kararnamenin yazıldığını da biliyorum, ama durdu. Benim tahminimce, durduran, o zamanki MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’dur.’
İddia, bununla sınırlı değil. Küçük, devam ediyor: ‘Çok üstünü örterek söyleyecek olursam, Zergün Hanım’ın Tahran’da, Humeyni ihtilalinden önce, bölge istihbarat örgütlerinin rutin toplantılarının birinde genç bir MİT mensubu olarak Türk delegasyonunu içindeyken, MOSSAD delegasyonuyla çok ileri ilişkiler kurması MİT mensupları arasında çok büyük rahatsızlıklara yol açmıştır.’
Küçük, konuşmaya devam ettikçe, ortaya çok farklı bir portre çıkıyor: ‘1958 yılı Ben Gurion-Adnan Menderes gizli anlaşmasından beri iki ülke istihbarat ve güvenlik teşkilatları iç içe çalışıyorlar. Nitekim Yiğit Alpogan MGK Genel Sekreteri olur olmaz, Tel-Aviv’e gitmişti. Hizbullah’ın lideri Nasrallah’ın yerini, İsrail’e Türk istihbaratının verdiği haberleri de çıktı. Vermese de olur, bizim bildiğimizi MOSSAD da biliyor. Ama öyle anlıyoruz ki Zergün Korutürk ölçüyü tutturamamış ve MİT’ten çıkarılmıştı. Erdoğan’ın bunu öğrenince müsteşarlıktan vazgeçtiğini anlıyoruz.’
Açıkçası, bu iddialar bana çok gerçekçi gelmiyor. Ama yalanlayacak ya da teyit edecek bilgiye sahip olmadığım için topu taca atmayı tercih ediyorum. Bu mevzua girmemizin nedeni ise başka. Küçük, bu sözleriyle sadece bizlerin değil Çankaya’nın da kafasını karıştırmış. İddiaya göre, Cumhurbaşkanı Sezer, Köşk’te çok güvendiği bazı kurmaylarına bu iddiaları sormuş: ‘Doğru mu?’
Hatta, iddiayı o kadar ileri götürenler var ki, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılıkları için hazırlanan 5 büyükelçiyle ilgili atama kararnamesini geri çevirmesinde, bu kafa karışıklığının da rolü olmuş. Özellikle AB, Kıbrıs ve Irak politikalarından dolayı ‘devletin geleneksel çizgisinden uzaklaşıp hükümete yaklaştığı’ gerekçesiyle suçladığı Dışişleri’ne, Korutürk yüzünden de tepki duymaya başlamış.
Umarım, tüm bu anlatılanlar doğru değildir. Aksi halde, Küçük’ün her iddiasıyla sarsılan Çankaya’da çalışma barışını korumak zor olur.
Denizciler sitesi tavan yaptı
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen günlükle ilgili internet yayını sona erdirildi. Günlüğü yayınlayan Denizciler sitesi, Özden Paşa’nın başvurusu üzerine günlüğü yayından kaldırırken bize de cevabi bir mesaj göndermiş. Malum, yazılardan önce sözkonusu siteye bir mesaj göndermiş, günlüğün gerçekliğine ilişkin sorular yöneltmiştim.
Mesajdan anlıyoruz ki, yazılarımızdan sonra sitenin okunma oranı tavan yapmış. Site editörü mesajında şöyle diyor: ‘İşlerimizin yoğunluğundan dolayı mesajınıza hemen cevap veremedik. Özür dileriz. Halkımızın ve sizin sitemize gösterdiği yakın ilgiden dolayı çok teşekkür ederiz.’
Sürpriz aday
AK Parti, Çankaya için adaylık kararını olgunlaştırırken kamuoyunun nabzını tutmaya çalışıyor. Ancak anketin isimlendirmeyle yapılması tartışması konusu. Son 3 cumhurbaşkanlığı seçimini yakından takip etmiş birisi olarak, bu yöntemi AK Parti için sağlıklı bulmadım. Merhum Özal da Çankaya’ya çıkmadan önce ‘18 Türk Büyüğü’ belirlemiş, bu iç seçim partideki gizli rekabeti kızıştırmıştı. Nitekim, AK Parti’de anketle ilgili görüş ayrılıklarının doğması, büyük ölçüde ANAP tecrübesinden kaynaklanıyor.
Peki, bu isimler arasında kim daha şanslı? Uzun süredir Başbakan Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu yazıyorum. Erdoğan’ın aday olmaması durumunda, alternatif adayın anketteki 4 isim (Vecdi Gönül, Köksal Toptan, Beşir Atalay, Mehmet Aydın) arasından çıkacağını da pek düşünmüyorum. Parti tabanında, Erdoğan dışındaki en güçlü adaylar Gül ve Arınç’tır.
Konjonktürel şartlara bağlı olarak; Erdoğan, Gül ve Arınç arasında mutabakat sağlanırsa, ankette hiç kendisinden söz edilmeyen bir ‘sürpriz aday’ aradan sıyrılabilir. Adayın ismini değil ama kritik önemini şöyle tarif edebilirim: Başörtüsü ekseninde sürdürülen bir tartışmanın dışında, hem tabanın hem dışarının tepkisinin asgari düzeyde kalacağı ve genel seçim sürecinde siyaset dışı kalan bazı kesimlerin daha aktif katılımını sağlayacağı düşünülen bir isim.
Gönül dostlarına teşekkür
Bu arada, son günlerde şahsıma yönelik hakaret, küfür ve ölüm tehditleri içeren tahrik edici, hedef gösterici, aşağılayıcı yayınlar karşısında dünyanın dört köşesinden ve yurt içinden gönderdikleri mesajlarla, telefonla destek veren tüm gönül dostlarına yürekten teşekkür ediyorum. Hepinize tek tek yanıt veremediğim için özür dilerim. Sağduyulu tavrınız ve dualarınız için minnettarım.
Star
Şamil Tayyar
MİT’in başına atanmak istenen bir kişi, Çankaya’yı kızdırdı mı? Bunun nedeni Mossad mıydı?
18 Mart 2007 16:51
Hükümet MİT’in başına MOSSAD'la içli dışlı birini atıyordu. Ancak atama son anda durduruldu. Peki MİT’le Çankaya arasında yaşanan krizin detayları ne oldu?
İşte Yalçın Küçük’un iddiaları:
Çankaya’yı karıştıran ‘küçük’ teori
Geçmiş dönemlerde çok önemli eserlere imza atan Prof. Dr. Yalçın Küçük, son yıllarda daha çok komplo teorileriyle gündemde. Bu ilgi ayrışması, haliyle Küçük’ü daha tartışılır bir noktaya sürükledi. Yazımızın konusu, Küçük’teki bu kimlik kırılması değil, patenti kendisine ait olan bir komplo teorisi.
Küçük, bazı TV kanalları ve internet sitelerinde, Cumhurbaşkanı Sezer’in yeni başdanışmanı ve sözcüsü, Büyükelçi Zergün Korutürk hakkında konuşuyor: ‘Tayyip Bey onu MİT Müsteşarı yapacaktı. Kararnamenin yazıldığını da biliyorum, ama durdu. Benim tahminimce, durduran, o zamanki MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’dur.’
İddia, bununla sınırlı değil. Küçük, devam ediyor: ‘Çok üstünü örterek söyleyecek olursam, Zergün Hanım’ın Tahran’da, Humeyni ihtilalinden önce, bölge istihbarat örgütlerinin rutin toplantılarının birinde genç bir MİT mensubu olarak Türk delegasyonunu içindeyken, MOSSAD delegasyonuyla çok ileri ilişkiler kurması MİT mensupları arasında çok büyük rahatsızlıklara yol açmıştır.’
Küçük, konuşmaya devam ettikçe, ortaya çok farklı bir portre çıkıyor: ‘1958 yılı Ben Gurion-Adnan Menderes gizli anlaşmasından beri iki ülke istihbarat ve güvenlik teşkilatları iç içe çalışıyorlar. Nitekim Yiğit Alpogan MGK Genel Sekreteri olur olmaz, Tel-Aviv’e gitmişti. Hizbullah’ın lideri Nasrallah’ın yerini, İsrail’e Türk istihbaratının verdiği haberleri de çıktı. Vermese de olur, bizim bildiğimizi MOSSAD da biliyor. Ama öyle anlıyoruz ki Zergün Korutürk ölçüyü tutturamamış ve MİT’ten çıkarılmıştı. Erdoğan’ın bunu öğrenince müsteşarlıktan vazgeçtiğini anlıyoruz.’
Açıkçası, bu iddialar bana çok gerçekçi gelmiyor. Ama yalanlayacak ya da teyit edecek bilgiye sahip olmadığım için topu taca atmayı tercih ediyorum. Bu mevzua girmemizin nedeni ise başka. Küçük, bu sözleriyle sadece bizlerin değil Çankaya’nın da kafasını karıştırmış. İddiaya göre, Cumhurbaşkanı Sezer, Köşk’te çok güvendiği bazı kurmaylarına bu iddiaları sormuş: ‘Doğru mu?’
Hatta, iddiayı o kadar ileri götürenler var ki, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılıkları için hazırlanan 5 büyükelçiyle ilgili atama kararnamesini geri çevirmesinde, bu kafa karışıklığının da rolü olmuş. Özellikle AB, Kıbrıs ve Irak politikalarından dolayı ‘devletin geleneksel çizgisinden uzaklaşıp hükümete yaklaştığı’ gerekçesiyle suçladığı Dışişleri’ne, Korutürk yüzünden de tepki duymaya başlamış.
Umarım, tüm bu anlatılanlar doğru değildir. Aksi halde, Küçük’ün her iddiasıyla sarsılan Çankaya’da çalışma barışını korumak zor olur.
Denizciler sitesi tavan yaptı
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu öne sürülen günlükle ilgili internet yayını sona erdirildi. Günlüğü yayınlayan Denizciler sitesi, Özden Paşa’nın başvurusu üzerine günlüğü yayından kaldırırken bize de cevabi bir mesaj göndermiş. Malum, yazılardan önce sözkonusu siteye bir mesaj göndermiş, günlüğün gerçekliğine ilişkin sorular yöneltmiştim.
Mesajdan anlıyoruz ki, yazılarımızdan sonra sitenin okunma oranı tavan yapmış. Site editörü mesajında şöyle diyor: ‘İşlerimizin yoğunluğundan dolayı mesajınıza hemen cevap veremedik. Özür dileriz. Halkımızın ve sizin sitemize gösterdiği yakın ilgiden dolayı çok teşekkür ederiz.’
Sürpriz aday
AK Parti, Çankaya için adaylık kararını olgunlaştırırken kamuoyunun nabzını tutmaya çalışıyor. Ancak anketin isimlendirmeyle yapılması tartışması konusu. Son 3 cumhurbaşkanlığı seçimini yakından takip etmiş birisi olarak, bu yöntemi AK Parti için sağlıklı bulmadım. Merhum Özal da Çankaya’ya çıkmadan önce ‘18 Türk Büyüğü’ belirlemiş, bu iç seçim partideki gizli rekabeti kızıştırmıştı. Nitekim, AK Parti’de anketle ilgili görüş ayrılıklarının doğması, büyük ölçüde ANAP tecrübesinden kaynaklanıyor.
Peki, bu isimler arasında kim daha şanslı? Uzun süredir Başbakan Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu yazıyorum. Erdoğan’ın aday olmaması durumunda, alternatif adayın anketteki 4 isim (Vecdi Gönül, Köksal Toptan, Beşir Atalay, Mehmet Aydın) arasından çıkacağını da pek düşünmüyorum. Parti tabanında, Erdoğan dışındaki en güçlü adaylar Gül ve Arınç’tır.
Konjonktürel şartlara bağlı olarak; Erdoğan, Gül ve Arınç arasında mutabakat sağlanırsa, ankette hiç kendisinden söz edilmeyen bir ‘sürpriz aday’ aradan sıyrılabilir. Adayın ismini değil ama kritik önemini şöyle tarif edebilirim: Başörtüsü ekseninde sürdürülen bir tartışmanın dışında, hem tabanın hem dışarının tepkisinin asgari düzeyde kalacağı ve genel seçim sürecinde siyaset dışı kalan bazı kesimlerin daha aktif katılımını sağlayacağı düşünülen bir isim.
Gönül dostlarına teşekkür
Bu arada, son günlerde şahsıma yönelik hakaret, küfür ve ölüm tehditleri içeren tahrik edici, hedef gösterici, aşağılayıcı yayınlar karşısında dünyanın dört köşesinden ve yurt içinden gönderdikleri mesajlarla, telefonla destek veren tüm gönül dostlarına yürekten teşekkür ediyorum. Hepinize tek tek yanıt veremediğim için özür dilerim. Sağduyulu tavrınız ve dualarınız için minnettarım.
Star
Şamil Tayyar