VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Nereden nereye ? İşte Kerkük gerçeği !

    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    Nereden nereye ? İşte Kerkük gerçeği ! Empty Nereden nereye ? İşte Kerkük gerçeği !

    Mesaj tarafından Admin C.tesi 17 Kas. - 3:56

    Nereden nereye ? İşte Kerkük gerçeği !
    Kerkük'te Kürtler kendilerine yer edinebilmek için Türkçe konuşurmuş...

    Nereden nereye ? İşte Kerkük gerçeği ! 7272810
    17 Şubat 2007 09:59


    KDP'ye bağlı Hawler Post gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Rebwar, Kerkük'le ilgili sorum üzerine, 'Eskiden birçok Kürt, şehirli görünmek için Türkmence konuşurdu. Çünkü onlar köylü, Türkmen şehirliydi' dedi

    Iraklı Kürtler, Kerkük'ün "Kürt kimliğini" kanıtlamak için bu günlerde hummalı bir çalışma içindeler. Raporlar ve konferanslar peş peşe geliyor. Niyetlerini de gizlemiyorlar. Amaçlarına ulaşmak üzere olduklarına da inanıyorlar. "Kerkük yakında Federal Kürdistan'a bağlanacak, ardından da başkentimiz olacak" diyorlar.

    Neye dayanarak bu şehre sahiplendiklerini sorduğunuzda da demografiye, tarihe, coğrafyaya ve kültüre işaret ediyorlar. Bunların tartışmaya açık konular olduğunu ise asla kabul etmiyorlar.

    Oysa, Prof. Dr. Mahir Nakip'in son derece ayrıntılı olan "Kerkük'ün Kimliği" adlı kitabı gibi saygın Türk araştırmaları bir yana, Batı'da yapılan araştırmalar dahi Kürtleri bu konularda doğrulamıyor. Kürtlerin yaşadıkları genel bölgeyi Van Gölü'nü de içine alacak şekilde geniş bir alana yayan CIA haritaları dahi, Kerkük'ü bu bölgenin dışında gösteriyor.

    Bu çelişkiyi Kerkük'e hareket etmeden önce Erbil'de tanıştığım Kürt gazeteci Rebwar Kerim Weli'ye sormuştum. Kendisine takılarak, "Söylesene, kulağında Kerkük türküleriyle mi büyüdün? Yaşamın boyunca 'Ah Kerkük! Vah Kerkük!' diye mi yandın?" demiştim.

    En ileri tezde bile yok

    Kürdistan Demokrat Partisi 'ne (KDP) bağlı "Hawler Post" gazetesinin genel yayın yönetmeniyken, "fazla objektif olmaya başladığı" gerekçesiyle bir gecede, kendisini kapıda bulan biri olarak samimi olacağını da tahmin ediyordum.

    Çok güzel Türkçe konuşan Rebwar, "Hayır" demişti. "Zaten Kürtler de Kerkük'ün şehir olarak Türkmen olduğunu inkâr etmiyorlar" diye ekleyerek hoş bir tarihi anekdot aktarmıştı.

    "Eskiden birçok Kürt şehirli görünmek için Türkmence konuşurdu. Çünkü onlar köylü, Türkmen şehirliydi. Olayın özeti de galiba bu. Kerkük Türkmen iken, köyleri Kürt'tü. Tabii, Saddam her şeyi altüst edene kadar."

    Kürt tezinin en hararetli savunucularından Kürt araştırmacı Nuri Talabani bile, uluslararası gözlemcilere "Kerkük'ün Kürt olmadığını" itiraf etmiş bulunuyor. Buna karşın, "Fakat gene de Kürdistan'ın içinde yer alan bir şehirdir" diye oldukça zayıf bir savunma getiriyor.

    Ancak, bu söylenenlerden sonra, Kerkük'ün niçin Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin de Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) lideri olarak sık sık belirttiği gibi, "Kürtlerin Kudüs'ü" olduğunu anlamak daha da güçleşiyor. Bir yerin "Kudüs" olması için tarihe dayanan bir duygusal bağın olması gerekiyor. Oysa bugün Kerkük'ün içinde Kürtlere ait tarihi eser yok gibi.

    Hayalleri süsleyen petrol

    Anlaması güç olmayan husus ise, Kerkük petrollerinin, bağımsızlık için Kürtlere gerekli olan ekonomik kaynağı sağlayacak olmasıdır. Kürdistan Yerel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin, "Kerkük'ü, petrolü için değil, geçmiş acılarımızın şehri olduğu için istiyoruz" demesi de zaten gözlemcilerce fazla inandırıcı bulunmuyor.

    İşte bu petrol odaklı stratejik amacı güden Kürtler, ABD'nin Irak'a girmesiyle önceden hazırlanan bir planı devreye sokmuşlar. Amerikan gazetelerinin dahi zamanında ayrıntılarıyla tespit ettikleri gibi, niyetlerinin Kerkük'ü ele geçirmek olduğunu ilk günden belli etmişler.

    Saddam'ın düşmesinden hemen sonra şehre giren peşmergeler, bir yandan Araplarla Şii Türkmenlerin evlerini talan ederken, diğer yandan Kerkük'teki resmi dairelere, üstelik Amerikalıların gözleri önünde, el koymuşlar. İlk iş olarak nüfus ve tapu dairelerini yakmaları ise, şehrin demografik yapısına dönük bir planın devrede olduğunu göstermiş.

    Bazı KYB yetkililerinin şimdi "Ciddi hatalar yapıldığını" itiraf etmelerine karşın, Kürtlerin amaçlarının büyük ölçüde hasıl olduğu da bir gerçek. Şimdiki amaçları ise fiili durumu yasallaştırmak. Bunun için de bu yılın sonunda yapılması gereken referanduma bakıyorlar.

    Havada her türlü rakamın uçuşmasına rağmen, merkezi Brüksel'de bulunan ve Kuzey Irak'ı yakından takip eden Uluslararası Kriz Grubu'nun (ICG) son tahminlerine göre, Kerkük vilayetinin 2003'de yaklaşık 850 bin olan nüfusu, bugün bir milyon yüz bini geçmiş durumda.

    Saddam'ın 10 bin kadar Kürt ailesini kovduğunu belirten ICG yetkilileri, geri dönen Kürtlerin sayısının ise bunun kat kat üstünde olduğunu belirtiyorlar. Bu çelişkiyi de, KYB'nin Kerkük sorumlusu Rafat Abdullah Hamaraş'a soruyoruz.

    Radikal Araplarla ortalığı karıştırmak isteyen köktendincilerin saldırılarına karşı sıkı bir şekilde korunan KYB binasında konuştuğumuz Hamaraş, "Bu iddiayı kabul etmiyorum" diyor.

    "Saddam bizleri kovdu. Şimdi geri geliyoruz. Ben 1982'de annem ve üç kardeşimle birlikte kaçmak zorunda kaldım. Şimdi dört aile olarak geri döndük. Oğlumu da yakında evlendireceğim. Onun da bir ailesi olacak. Burada doğal bir nüfus artışından söz ediyoruz."

    ITC niçin zorluk çıkarıyor?

    Hamaraş ve tanıştığımız diğer Kürt yetkililer hem nüfus hem de mal mülk konularında Irak Türkmen Cephesi'yle (ITC) işbirliği yapmak istediklerini, ancak yüz bulamadıklarını söylüyorlar. "Amaçları Türkmenlere değil, Türkiye'ye hizmet" iddiasında bulunuyorlar. KYB'li Tayyir Şukur de bunlardan biri.

    "Türkmenler Irak'ta dördüncü kavmiyetken, Kürdistan'da ikinci kavmiyet olacaklar. Irak'ta ne bakanları ne başka yetkilileri varken, Kürdistan'da oldu ve daha da olacak. Zaten Araplarla yaşamak çok zahmetlidir. Bunu en iyi kendileri bilir. Türkmenle Kürt arasındaysa bir sorun yoktur. Ortak aile ise çoktur."

    Nitekim Kerkük'te konuştuğumuz İbrahim Hamza Aziz adlı Kürt polis komiseri de annesinin Türkmen olduğunu söyledi bize. "İnancımız, kültürümüz, âdetlerimiz bir. Birbirimizin dilini de konuşuyoruz" diyor Hamza Aziz. "Şimdi birileri bunu bozmaya çalışıyor" diye de ekliyor. Bu arada Türkiye'ye duyduğu hayranlığı da gizlemiyor. Bodrum'u bile görmüş ve unutamıyormuş.

    KÜRDİSTAN YEREL PARLAMENTO BAŞKANI ADNAN SORUYOR:
    Tarık Aziz, 'Türkmen yok' dediğinde neredeydiniz?


    Erbil'de konuştuğumuz Başkan Mufti şunları söylüyor: Türkmenlere otonomi vereceğiz ve demokrasimizin temel taşı olacaklar

    Kürdistan Yerel Yönetimi Parlamentosu Başkanı Adnan Mufti, Kerkük'ün kendilerine geçeceğinden kuşku duymuyor. Türkmenlerin önemli bir bölümünün de kendileriyle yaşamak istediğini savunuyor. Türkiye'yi ise Kuzey Irak'ta zorluk çıkarmakla suçluyor. Erbil'de konuştuğumuz Mufti özetle şunları söyledi:

    "Türkiye'de bazıları Kerkük konusunu kullanıyorlar. Saddam Kürtlerle birlikte Türkmenleri de ezerken neredeydi Türkiye? Türkmenlerin Türkmen olduklarını söylemeleri yasaktı. Biz gene Kürt olduğumuzu söyleyebiliyorduk. Ama onlar ya Kürt ya da Arap olduklarını söylemeye zorlanıyorlardı. Tarık Aziz (Saddam'ın Dışişleri Bakanı), Ankara'da herkesin önünde "Irak'ta Türkmen yok" dediğinde, neredeydi Türkiye?

    Türkmenlere diyoruz ki, Kerkük bize geçtiğinde çıkarları bizimle birlikte olmalarından geçiyor. O gün geldiğinde Türkmenler Kürdistan'ın ikinci unsuru olarak önemli görevlerde bulunacaklar. Bunu daha şimdiden yapıyorlar. Ayrıca kendilerine otonomi vereceğiz ve bu demokrasimizin temel taşı olacak.

    Kerkük hem tarihi, hem de coğrafi olarak Kürdistan'ın bir parçasıdır. Kerkük şehrini çevreleyen köyler ve kasabalar neredeyse tümüyle Kürt'tür. Türkiye Kerkük'e 600 bin Kürt yığdığımızı söylüyor. Bu asılsız bir iddiadır. Kaldı ki, birçok Kürt geri dönmek istemiyor çünkü orada ne toprakları kalmış, ne de iş var kendilerine.

    Bağdat'ta yaşayan birçok Türkmen de aynı nedenlerle dönmek istemiyor. Türkmenlerin hepsi Irak Türkmen Cephesi gibi düşünmüyor. Erbil'de okulları, televizyonları, partileri var. Parti mensuplarının nerdeyse tümü eski ITC üyesi. Aralarında ITC kurucu üyeleri bile var. Ama şimdi bizimle olmayı tercih ediyorlar. ITC'nin eski başkanlarından Dr. Muzaffer Arslan da Cumhurbaşkanı Talabani'nin danışmanı olarak Bağdat'ta bulunuyor.

    ITC'nin oylarına da bakarsanız zaten sürekli düşüyor. Buna rağmen ITC'nin önemli olduğunu söylüyor ve bizimle hareket etmesini istiyoruz. Ancak onların da Türkiye'nin çıkarlarını değil, Türkmenlerin çıkarlarını kollamaları lazım. Kerkük'ün statüsünü belirleyecek referandum ile ilgili 140. madde anayasamızın değişmez bir parçasıdır. Bu maddenin uygulanması herkesi memnun etmeyecek.

    Türkiye bu süreci destekleseydi engeller daha kolay aşılırdı. Ancak Türkiye, ITC'yi daha da katı yapıp, gayrı kanuni Arap unsurlar ve köktendincilerle işbirliğine itiyor.

    Ben Türkmenlerin çoğunun Federal Kürdistan'ın bir parçası olmak istediklerine inanıyorum. Nedeni de malum. Bizim bölgemiz güvenli ve istikrarlı. Erbil'de Türkmenlerle Kürtler arasında hiçbir sorun yaşanmamıştır.

    Türkiye bana bir Avrupa demokrasisi gibi görünüyor. Ama Türk olmanız koşuluyla. Ankara'da yapılan Kerkük 2007 konferansı ise dostane değildi.

    İhtirasların odağındaki petrol

    Kerkük'ün çok zengin petrol yataklarına sahip olduğu 19. yüzyılın sonlarında bilinmesine rağmen en büyük kaynak ancak 1927 yılında, şehre yakın olan Baba Gürgür'de çıkarılabildi. 1934 yılında Irak Petrol Şirketi'ne geçen Kerkük yatakları, bugün de Irak'ın Kuzey'indeki petrol endüstrisinin kalbini oluşturuyor.

    10 milyar varillik ispatlanmış rezerve sahip olan Kerkük, günümüzün savaş koşullarında bile günde bir milyon varile yakın petrol üretiyor. Yarısından fazlası ihraç edilirken, Kerkük halkının petrol sıkıntısı içinde yaşaması ayrı bir çelişkiyi oluşturuyor.

    2003 2004 yılları arasında gerçekleşen ve bir bölümü başarılı olup milyarlarca dolarlık kayba neden olan yüzlerce sabotaj girişiminden sonra, Kerkük petrol tesisleri Amerikan ordusu tarafından korumaya alındı.

    Bu amaçla kurulan "Kalkan Görev Gücü" (Task Force Shield) aynı zamanda bölgedeki petrolü dünyaya taşıyan ve Kerkük-Yumurtalık boru hattını da koruyor. Kerkük'ün statüsü nasıl belirlenirse belirlensin, bu hat Kuzey Irak petrolleri açısından hayati önem taşımaya devam edecek. Kimlerine göre bu da Türkiye'ye önemli bir koz sağlıyor.

    Milliyet
    Semih İdiz 'Ateşin düşeceği' kenti gezdi
    Fotoğraflar Namık Durukan
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    Nereden nereye ? İşte Kerkük gerçeği ! Empty Kerkük Türk kentidir !

    Mesaj tarafından Admin C.tesi 17 Kas. - 3:58

    Kerkük Türk kentidir !

    Tarihi belgeler de Kerkük’ün bir Türk kenti olduğu vurguluyor.

    Nereden nereye ? İşte Kerkük gerçeği ! 7072610

    16 Şubat 2007 15:28

    Erzurum Atatürk Üniversitesi Mezunları Derneği Başkanı Hacı Ahmet Yıldırım Irak'ın kuzeyindeki Kerkük'ün bir Türk kenti olduğunun belgelerle kanıtlı olduğunu söyledi.

    Yıldırım, dernek olarak konuya dikkat çekmek amacıyla Türkiye genelinde Kerkük ile ilgili ilk defa Osmaniye'de konunun uzmanı bir profesör tarafından konferans verileceğini kaydetti.

    Musul ve Kerkük bölgesinin sahip olduğu yeraltı zenginlikleri ve coğrafi konumu itibariyle dünyanın ilgisini üzerine çektiğini anlatan Yıldırım, "Bu vatan parçasının dünyanın gündeminde olmasının tek nedeni petrol ve stratejik konumundan kaynaklanmaktadır. Kerkük bölgesi Türk'tür. Bu iddia değildir. Belgelerle sabittir. Ünlü Arap Tarihçisi El- Tabari Türklerin bölgeye gelişini 674 yılı olarak gösterir. Bir dönem Irak lideri Saddam Hüseyin buraya Arapları getirmeye çalıştı. Şimdi de Kürt gruplar buraya yerleşerek nüfus yapısını değiştirmeye çalışıyorlar." dedi.

    Yıldırım, bu anlamda dernek olarak konuya dikkatleri çekmek ve bölgeyle ilgili bilinmeyenleri bilimsel veriler ışığında değerlendirmek amacıyla Gazi Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr Metin Ergün'ün 27 Şubat Salı günü Ahmet Şekip Ersoy Kültür Merkezi'nde bir konferans vereceğini söyledi.

    CİHAN

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz 19 Mayıs - 6:54