VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    ''Kürt devleti kurulmuştur''

    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    ''Kürt devleti kurulmuştur'' Empty ''Kürt devleti kurulmuştur''

    Mesaj tarafından Admin C.tesi 20 Ekim - 7:12

    ''Kürt devleti kurulmuştur''
    ATO Başkanı Aygün, Kuzey Irak'ta Kürt devletinin kurulduğunu söyledi.


    25 Kasım 2006 17:41


    Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Kuzey Irak'ta Kürt devletinin kurulduğunu ve bunu kimsenin inkar edemeyeceğini söyledi.

    Türk Kadın Lobisi Derneği'nin (TÜKAL) "Güneydoğu'da kadın" konulu paneline katılmak için Şanlıurfa'ya gelen ATO Başkanı Sinan Aygün, gazetecilerin sorularını cevapladı. ATO Başkanı Aygün açıklamasında, "Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Benim iş yerimdeki ortaklarım Kürt kökenlidir. Büyük bir uyum içerisinde çalışıyoruz. Akrabalarım Kürt kökenli kişilerle evlenmişlerdir" dedi.

    Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin kurulduğunu kaydeden Aygün, "Kuzey Irakt'ta bir Kürt devleti kurulmuştur, Kürt devleti mevcuttur. Kürt devletinin olması için bayrağının olması lazım, bayrağı da vardır. Başkan olması gerekir, Başbakan'ı da vardır. Gümrükleri, üniversiteleri ve hatta ticaret odaları, bankaları vardır. Parasını bastırmıştır. Kendi mevcut para sistemi vardır. 'Kuzel Irak'ta bir Kürt devletinin oluşmasına müsaade etmeyeceğiz' demek gayet yanlıştır. Zaten buna müsaade edilmiş. Kimse kimseyi kandırmasın. Bu iş bitmiştir. Pisliği halının altına süpürmek, pisliği ortadan kaldırmaz" ifadelerini kullandı.

    Kuzey Irak'taki Kerkük konusuna da değinen ATO Başkanı Aygün, "Kerkük Türkiye'nin müdahil olması gereken bir sorunudur. Onlara sahip çıkmak gerekir" dedi.
    Kıbrıs sorununa da değinin ATO Başkanı Sinan Aygün, şöyle devam etti:
    "Kıbrıs'taki tek teminatımız Türkiye Silahlı Kuvvetleri'nin varlığını devam ettirmesidir. TSK orada var olduğu sürece Kıbrıs Türkiye'nin elinde kalacaktır".
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    ''Kürt devleti kurulmuştur'' Empty 'Kürt devleti artık realite'

    Mesaj tarafından Admin C.tesi 20 Ekim - 20:17

    'Kürt devleti artık realite'
    Eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal: '‘Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluşumu artık engellenemez.''


    15 Ocak 2007 11:14



    Eski MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, ‘Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluşumu artık engellenemez. Politikaların bu gerçeğe göre oluşturulması gerekiyor’ dedi


    Ortadoğu tarihinin yeniden yazıldığı günlerdeyiz... ABD’nin Irak işgaliyle başlayan bu süreçte son eşik taşı Saddam Hüseyin’in idamıydı. İdamın Irak’ı geri dönülmez bir iç savaşa sürükleyebileceği tartışılırken, kuruluşunun 80. yıldönümü münasebetiyle MİT Müsteşarı Emre Taner’den tarihi bir açıklama geldi. Taner, ‘Bekle, gör, tavır al politikasıyla yola devam edemeyiz’ diyordu. Bu açıklamanın ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da ‘Kerkük’teki gelişmelere seyirci kalınmayacağını’ vurguladı. Eski MİT Müsteşarı, Bağdat ve Paris Büyükelçisi Sönmez Köksal’la MİT’in ketumluğunu neden bozduğunu, Irak’taki gelişmeler karşısında Türk dış politikasının nasıl bir çizgi izleyebileceğini konuştuk.



  • Başbakan ‘Irak öncelikli meselemiz’ dedi. Peki bu öncelikli politikada muhatabımız kim olacak?

    Sorun o zaten. Irak’taki bütün bu olaylar, Saddam’ın infazı da gösterdi ki devlet yok. Devlet adına ya da daha çok kendi dini ve etnik anlayışlarıyla hareket eden kimseler var. Bağdat’ı muhatap alacak olsanız Bağdat’ın bütün Irak üzerindeki kontrolü çok sınırlı. O zaman tabii muhatap Kuzey Irak yönetimi, ilgilendiği kadarıyla Bağdat ve her ne kadar uzak gibi görünse de Güney. Yani kim otoriteyse, hangi unsur o bölgeyi yönetiyorsa muhatap onlar.



  • Kuzey Irak’la ilgili bir politika değişikliği konusunda görüşeceğimiz kişi Barzani mi yani?

    Tabii gerektiğinde Barzani, Talabani. Talabani her ne kadar Irak’ın cumhurbaşkanlığı görevini sürdürse de Barzani de Kuzey Irak’taki yönetimin başı. O itibarla bir defa bunlarla konuşmaktan kaçınmamak lazım. Her şey güç gösterisiyle hallolmuyor bu dünyada. Türkiye’nin ortaya koyduğu politikaları uygulayacak alan değişiyor. Karşı taraftaki coğrafya ve devlet yapısında bir parçalanma var. Kuzey Irak, ‘Bağdat’ gibi birtakım yeni yapılar ortaya çıkmaya başladı.



  • Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti oluşuyor...

    Doğru, oluşuyor tabii.



  • Bu gerçek karşısında Türkiye’nin yapması gereken ne?

    Bir defa politikada gerçekçi olmak lazım. Karşınızda bir oluşum var. Bu oluşumu yok farz etmek Türkiye’yi hiçbir yere götürmez. Tam aksine yeni oluşumların dışında bırakır. Şimdiye kadar ‘Böyle bir oluşum engellensin’ dendi. Artık bu oluşum ortadadır. Yani iş engelleme aşamasını geçti, hayatın bir gerçeği oldu. O nedenle politikanın buna göre oluşturulması gerek. Kanaatime göre MİT Müsteşarı’nın da ortaya koyduğu görüşün bir ucu oraya varıyor. Önümüzdeki gerçeğe göre politikalar oluşturmamız lazım. Küserek, sırtımızı dönerek, konuşmayarak bu politikaları yürütmek olası değil.

    MİT MÜSTEŞARI’NIN AMACI



  • ‘MİT’in açıklamasında şaşılacak şey yok’ mu diyorsunuz?

    Bence yok. Şaşılacak şey belki şu; MİT niteliği itibariyle kapalı bir kuruluş. Öyle de olması lazım. Lideri durumunda olan kişinin düşüncelerini doğrudan açığa vurması yadırgandı. Ama yadırgamamak gerek. Coğrafyamız, Türkiye çok önemli bir virajı almak üzere. O itibarla bu açıklama canlı bir tartışmaya neden oldu. Türk kamuoyunda söylenmeyen birtakım şeyler söylenmeye, gerçekler daha farklı değerlendirilmeye başlandı. Belki de müsteşarın amacı buydu. Tabii bir de teşkilatı ilgilendiren kısmı var. Değişen dünya koşullarına ve coğrafyamızdaki değişikliklere uygun olarak yeni bir istihbarat yapılanmasını açıkça dile getiriyor. Bu bilgilerin hem kamuoyu hem de kurum tarafından paylaşılması yararlı, güzel bir şey.

    KERKÜK’E GİRİLMESİ ZOR



  • Siz böyle bir açıklamaya imzanızı atar mıydınız?

    Bu bir üslup meselesi. Benim dönemimde 70. yılı kutlamıştık. Ben o dönem teşkilatın merkez kadrolarının katıldığı, katılımcıların ufuklarının açılması gayesiyle gazeteci ve akademisyenlerle çeşitli konularda paneller düzenlemiştim. Şimdiki müsteşarın yöntemi farklı. Ama aslında amaç aynı. Türkiye’nin öncelikleri çerçevesinde teşkilat çalışanlarına hangi istihbarat iklimi içinde çalışılacağının çerçevesi de çizildi. Bu da yararlı oldu.



  • MİT’in açıklamasında ve sizin söylediklerinizde ‘Kırmızı çizgiler siliniyor’ mesajı var. Kimileri bunu hayretle karşıladı...

    Bu çerçevede tekrar Emre Taner’in açıklamasına geleceğim. Artık uluslararası ilişkilerde deklaratif yani ‘bunu yapma, yaparsan şöyle olur’ şeklindeki bir söylem etkili olmamaya başladı. Dengeler çok değişti. Daha çok müzakereci, ikna edici, temasa dayalı birtakım politikalar üretmek şart. Dünya tehdit edici politikaların fazla yararlı olmadığını görüyor. Onun sonu kuvvet kullanmaya gidiyor. Kuvvet kullanmak da pek kolay değil. ABD’yi bu konuda çok istisnai tutuyorum. Onun imkanları ve konumu çok farklı. Yani Türkiye’nin aynı coğrafyayı paylaştığı bölgelerdeki etniklerle, ülkelerle silah gücüne dayalı birtakım çözümlere gitmesi geleceğini daha çok ipotek altına alır. Kanaatimce Taner de bunları söylüyor.



  • Bunca yıldan sonra gerçekten Türkiye’nin Irak politikasının değiştiğini söyleyebilir miyiz?

    Farklı, çünkü karşımızda farklı bir ülke var artık. Beğenelim beğenmeyelim, eskiden karşımızda güçlü bir devlet vardı. Bağdat vardı. İlişkilerimizi Bağdat’la götürürdük. Şimdi karşımızda o eski Irak yok. Eski Irak politikasını yürütmemiz mümkün değil. Doğmakta olan yeni Irak’a uygun politikalar bulmamız, politikamızın ona adapte olması lazım.



  • Ancak Türkiye’nin açılımlarını İran’ın niyetini iyi okuyarak yapması gerektiğini de söylüyorsunuz.

    Evet, çünkü İran bölgenin en güçlü ülkesi. Hep öyleydi... Bu ülkenin ileriye dönük çok önemli politikaları var. Üstelik bu politikaları devlet dışı birtakım kurumlarla pek alá yürütebiliyor. Diğer yandan gittikçe gerginleşecek olan İran-ABD ilişkileri var. Türkiye’nin attığı her adım Tahran ve Washington üzerinden değerlendirilecek. ‘Kuzey Irak’a askeri harekat’ deniyor. Bunu söylemek kolay da Washington ve Tahran’ın böyle bir müdahaleye olan yaklaşımının hesabını yapmak çok zor. K. Irak’taki İran etkisi çok eskiye dayanır. Saddam Basra’yı İran işgalinden kurtarmaya çalışırken İran Kürt unsurlarla, Barzani ve Talabani’yle kol kola Saddam’a karşı gerilla savaşı yürütürdü. Dolayısıyla K. Irak’a yönelik politika oluştururken İran’ın bu mevcudiyetini göz önünde tutmak lazım. İran’a rağmen K. Irak’ta politika oluşturmak zordur.



  • Ya askeri operasyon? Türkiye kaos halinde Kerkük’e müdahale edebilir mi?

    Coğrafyayı göz önünde tutunca Kerkük’e kadar bir askeri operasyon son derece güç bir şey. Doğrudan doğruya Kerkük’e bir müdahalenin olacağını pek sanmıyorum. O, çok büyük bir askeri operasyon niteliği kazanır. Türkiye’nin K. Irak üzerinde askeri harekata varıncaya kadar ekonomik, siyasi yaptırım gücü var.




    ‘BÖLÜNECEĞiZ’ ALGISI YÜZÜNDEN DIŞA AÇILIM YAPAMIYORUZ




  • Reel politika bağımsız ya da özerk bir Kürt devleti kurulmasına izin verir mi?

    Bağımsız bir devlet değil ancak Irak’ın bütünlüğü içinde federal ya da gevşek konfederasyon gibi söylemler ortada zaten hep var. Bunu da Türkiye’ye bir tehdit olarak değil, Türkiye’nin geleceğine daha olumlu bir unsur olarak değerlendirmek de mümkün. Petrol kaynaklarını kontrol etme itibarıyla Türkiye’nin güneyinde dost bir oluşum fevkalade yararlı olabilir. Özellikle enerji güvenliği gibi çok önemli unsurlar da devreye girmeye başladı şimdi. Bunu düşman ve tehdit olarak görme yerine Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında unsur olacak bir yapılanma şeklinde algılayabiliriz. Önce bu tehdit algılamasını değiştirmemiz lazım. Bunun için oradaki terör örgütünün yok olması, yöneticilerin Türkiye’yi rahatsız eden söylemlerinden vazgeçmesi gerek. Siyaset bu zaten. İğne oyası örer gibi her gün her dakika gayret göstermekle oluyor.



  • ‘Felaket çanları çalmamızı gerektirecek bir şeyle karşılaşmıyoruz’ gibi bir portre çiziyorsunuz.

    Türkiye bu bölgede çok önemli bir ülke, kendi gücümüzü hafif görmemeliyiz. Dikkatli hareket etmenin şart olduğu bir dönem, ancak devamlı ‘Parçalanacağız bölüneceğiz’ algısı ve savunma refleksiyle hareket ediyor, dışa açılım yapamıyoruz. Yani ‘proaktif’ dediğimiz politikayı geliştiremiyoruz. Doğrusu benim bu olaylar Türkiye’ye çok önemli bir zarar verecek gibi endişem yok.


    SELİN ONGUN
    Star
  • Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    ''Kürt devleti kurulmuştur'' Empty Barzani Kürdistan diyor başka bir şey demiyor

    Mesaj tarafından Admin C.tesi 20 Ekim - 20:18

    Barzani Kürdistan diyor başka bir şey demiyor
    Kuzey Iraklı Kürt lideri Barzani tüm dünya önünde "Kerkük Kürdistan'a ait" çıkışlarını sürdürüyor...


    15 Ocak 2007 10:11


    Kuzey Irak'taki yerel Kürt hükümetinin Başbakanı Neçirvan Barzani, Kerkük ile birlikte Kürt bölgesinden koparılan diğer bölgelerin de Kürdistan'a ait olduğunu öne sürdü. Kuzey Irak'taki yerel Kürt hükümetinin Başbakanı Neçirvan Barzani, Londra'da yayınlanan Dar-ul Hayat gazetesine verdiği demecinde, Kürtlerin devlet kurma hakkı olduğunu bildirdi. Kerkük'ün durumuna da değinen Barzani, bu kent ile birlikte kürt bölgesinden koparıldığını söylediği başka bölgelerle ilgili de hak iddia etti. Barzani, "Bizim Kerkük ile ilgili talebimizin nedeni, kentteki pertol değildir. Eğer öyle olsaydı, o zaman diğer yerler için de herhangi bir talepte bulunmazdık. Çünkü oralarda petrol yok' diye konuştu. Kerkük'ün demografik yapısında değişim olduğu ve Kürt nüfus yerleştirildiği yönündeki açıklamaları reddeden Barzani, Kerkük'ün Kürt kenti olarak kalacağını söyledi. Barzani, "Kürdistan'a ait" dediği diğer bölgelerin neresi olduğuna ilişkin net mesaj vermekten kaçındı.

    Yeni Şafak
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    ''Kürt devleti kurulmuştur'' Empty ''Kürt devletini ilk tanıyan Türkiye olmalı !''

    Mesaj tarafından Admin Paz 21 Ekim - 8:05

    “Kürt devletini ilk tanıyan Türkiye olmalı !”
    Emekli Koramiral Atilla Kıyat’ın şok sözleri çok konuşulacağa benziyor..
    04 Şubat 2007 13:02

    Kuzey Irak Kürt devletinden korkulmamalı, hatta ilk tanıyan Türkiye olmalı, Ermenistan sınırı açılmalı, Kıbrıs sorunu Batılıların eline bırakılmamalı, generallerin mal beyanı açıklanmalı... Bu görüşler emekli bir paşaya, Atilla Kıyat’a ait. Üstelik de Kıyat Paşa, bugün bile fazla cesur bulunan bu görüşleri emekli olduğu günden beri söylüyor. Asker-sivil ilişkisini, bu ilişkiyi belirleyen güven-irade ayrımını konuştuğumuz Atilla Kıyat, fikirlerini görevliyken de üstlerine açtığını ifade ediyor.

    Futbol camiasının Fenerbahçe Kulübü yönetim kurulu üyeliği ve sözcülüğünden, tv izleyicisinin NTV’deki programından, iş dünyasının Orta Anadolu Mensucat Sanayi genel müdürlüğün-den tanıdığı Emekli Koramiral Atilla Kıyat, TSK’nın geleceği en parlak generallerinden biriyken 1999’da Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’ndan emekli edildi. Oysa önce Donanma Komutanı, sonra Deniz Kuvvetleri Komutanı olması bekleniyordu. O, askeri terbiye gereği bu konuda konuşmasa da, kırıldığını gizlemiyor.

    Emekli olur olmaz Türkiye’nin bugün sıcak gündem maddeleri olarak hálá masasında duran sorunlarıyla ilgili cesur açıklamalar yaptınız. Görüşler birden bire oluşmayacağına göre söyler misiniz, bunları askerken de üstlerinize anlattınız mı?
    - Ben görüşlerimi üstlerimin, eşitlerimin ve astlarımın arasında da, NATO karargahında görevliyken de askeri terbiye içinde dile getirdim. Açlık sınırındaki iki buçuk milyonluk Ermenistan’ın Türkiye için tehdit kabul edilmesinin; üç buçuk milyon Kürt’ün Kuzey Irak’ta kuracağı devletten korkulmasının; on milyon nüfuslu Yunanistan’la sorunlar iki devlete yakışır biçimde çözülmediği için, bunu bazen bize, bazen Yunanistan’a karşı kullanıp sürekli silah satılmasının üniforma giymiş biri olarak beni aşağıladığını söyledim, söylüyorum. Bu korkularla yaşar, bunu bir de karşınızdakine hissettirseniz onları cesaretlendirirsiniz. Ve iş döner dolaşır yine güç kullanımına gelir. Bunların mümkün olmadığı düşüncesiyle politika üretseydik korkulardan sıyrılırdık. Demokrasimiz, ekonomimiz gelişirdi.

    ORDUDA CESUR FİKİRLER

    Böyle düşünen başka askerler de var mı orduda?
    - 90’lı yıllarda yoktu ama tahminime göre şu anda vardır.

    Bu tür konuşmalar arkadaş sohbetlerinde mi kalır yoksa resmi toplantılara da taşınır mı?
    - Benim bulunduğum görevler itibariyle resmi toplantılarda yapılmadı. Genel Kurmay Karargahı’nda bulunmadım, belki tartışılıyordur. Ama arkadaş sohbetlerinde konuşuyorduk.

    Düşüncelerinizi söylediğinizde nasıl tepkiler alıyordunuz peki?
    - TSK’da tartışmalar demokratik bir ortamda yapılır. Söyledikleriniz yüzünden üstlerinizin kafasında sizin gelecekteki görevlerinizle ilgili nasıl bir düşünce oluşur onu bilmiyorum.

    KIRGINIM, EVET

    99’da terfiniz beklenirken emekli edildiniz. Düşünceleriniz yüzünden cezalandırılmış olabilir misiniz?
    - Böyle düşünmedim çünkü yapıyı çok iyi biliyorum. Neticede Askeri Şura birlikte çalışacağı komutanları seçer. Bu onların hakkıdır. İnsan gelebileceği en yüksek noktayı hedefler ve gelemediğinde de içinde ukde kalabilir ama bu kırgınlık ve kızgınlık TSK’ya değildir. İnsanın şahıslara ufak tefek kırgınlıkları olabilir. O da geçer.

    Siz kime, niye kırıldınız?
    - Şuranın ilk gününden itibaren basında terfi ettiğim haberleri çıktı. Oysa etmemiştim. Benim kırgınlığım birlikte çalıştığım, sevip saydığım komutanlarımın telefon edip ‘Atilla basının haberlerine kendini pek kaptırma’ demeyişinedir. Allah’tan o üç gün boyunca hiçbir tebriki kabul etmedim. Belki de olmaması daha hayırlı oldu.

    Ne gibi?
    - Dile getirmek istemezdim ama terfi etseydim 17 Ağustos’ta ailem benimle birlikte Gölcük’te olacaktı. Belki de çocuklarım, yakınlarım ölecekti.

    ASKERİN EĞİTİMİ DAHA İYİ

    Asker sivil ilişkisi Türkiye’nin en sorunlu alanlardan biri ve en fazla alan karmaşası da iç-dış tehditlerin belirlenmesinde yaşanıyor. Devlette ise öteden beri köklü bir bölünme korkusu ve bununla ancak güç kullanarak baş edilebileceği inancı var. Sizce sorun nereden kaynaklanıyor?
    - Türk halkının TSK’ya güveni en üst düzeyde olduğu için herhangi bir konuyu çözmek yerine sorunu askere havale etmek siyasetçinin işine geliyor. İş asker eliyle yapılır başarılı olunursa verecekleri ilk demeç ‘TSK hükümetimizin emrindedir ve gördüğünüz gibi sorun başarıyla hallolmuştur’ olur. Başarılı olunmazsa da ‘Gördüğünüz gibi asker de beceremedi’ denir.

    Siyasetçilerin güvenlik stratejisiyle ilgili konuları askerin kucağına atmasında askere güven kadar korku da yok mu? Siyasetçiler, Cumhuriyeti kuranlar askerler olduğu için orduya güven duyup, ihtilaller ve asılan başbakan nedeniyle korkuyor olamaz mı?
    - Çok güzel söylediniz, hepsini bu kategoriye almak istemem ama şu da var: Uzun süre askerler sivillerden daha iyi eğitildiler. Siviller birçok sorunda işin askerin işi olduğuna inanıp kendilerini hiç eğitmediler. Batı demokrasilerinde ülkeye yönelik tehditleri, bu tehditlere göre silahlı kuvvetlerin görevini belirlemek sivilin işidir. Bizde ise ‘Kırmızı Kitap’ bile yıllarca askerlere hazırlatılmıştır. Askerler talimat istediklerinde ‘Paşam siz yazın gönderin, biz imzalarız’ denmiştir. Yani tehdidi de, tehditle mücadeleyi de TSK belirlemiştir. TSK buna göre bütçe talep etmiş, istenen bütçeler sivillerce hemen verilmiştir. Halbuki bunu belirlemek hükümetlerin işidir. Hükümetler TSK’ya iki sayfalık bir direktif verebilir, hangi sorunu hangi yolla çözeceklerini anlatarak TSK’dan ne istediklerini söyleyebilirler. Böylece TSK gerektiğinden fazla bütçe isterse ‘Bu kadarına gerek yok, ben şu sorunu ekonomik, şu sorunu diplomatik yolla çözeceğim’ diyebilir hükümet. E, bu da bilgi ve cesaret işi. Sorumluluk almayı gerektirir. Batı bunu çoktan çözmüş. Katıldığım NATO toplantılarında 30-35 yaşlarındaki Milli Savunma Bakanları’nın bile en az benim kadar, yani koramiral rütbesindeki bir asker kadar bu işleri bildiğini, buna göre konuşma yaptığını gördüm.

    TSK İSTEDİ, GERİ ÇEKİLDİ

    Bizim savunma bakanlarımız bunu yapamıyor muydu?
    - Bizim sayın bakanlarımız askerlerin ve dışişleri bürokratlarının yazıp ellerine verdiklerine bakarak konuşuyordu. Türkiye’de yıllar boyunca siviller askerin etkisinden rahatsız oluyormuş gibi göründü ama perde arkasında ‘Allah askeri başımızdan eksik etmesin, yoksa ne yaparız’ dedi.

    Şimdi nasıl peki?
    - TSK’nın sivil irade üzerindeki etkisi, ne mutlu ki yine askerin inisiyatifiyle, askerin demokratikleşme ihtiyacına inancıyla ve kendisinin de demokratikleşmesiyle son derece azalmıştır. Ama hükümetler de ‘Genelkurmay başkanı tıpkı tapu memuru gibi memurumdur’ dememeli. Onun altında 750 bin kişilik silahlı gücün olduğu, bu gücün vakti geldiğinde ülkesi için can vermek üzere yetiştirildiği unutmamalıdır. TSK da, nihai kararın sivil otoriteye ait olduğunu bilmeli.

    SİVİLE GÜVEN SORUNU VAR

    Yine de bir sorun var. Daha geçen sene TBMM Başkanı Bülent Arınç askerin belirlediği tehditleri içeren Kırmızı Kitap’ın Meclisin ve Anayasa’nın üstünde olduğunu söyledi. Bu nasıl oluyor, Kırmızı Kitap’ta tam olarak ne yazıyor?
    - Kırmızı Kitap’ta ne yazdığını söyleyemem size. Ben zaten sadece 98-99 yıllarındakini bilirim. Sadece TSK’nın hazırladığı bir belge değildir o. Dışişleri ve Savunma Bakanlığı da katılır, hükümet onaylar. Meclisin üstünde olduğu izlenimi ise 550 milletvekilinin 500’ü ‘Benim böyle bir belgeden haberim yok’ dediği için doğuyor.

    Milletin vekilleri neden bilmiyor peki bu önemli belgenin içeriğini?
    - Bu yine güven konusu. Bir ülke meclisine güvenemiyorsa kime güvenecek deseniz de, ben buna yorum yapamam.

    Art niyeti bir kenara bırakalım, bu şu mu demek: ‘Vekiller iyi yetişmediği ve oy kaygısı taşıdıkları için bilgilere karşı gerekli hassasiyeti gösteremezler, bu da ülkenin zararına olur’
    - Bilgi noksanlığından kaynaklanan bir şey var, evet...

    FENERBAHÇE ESKİSİ GİBİ OLUR MU?

    Yedi yıldır bir şirketin genel müdürüsünüz. Emekli askerler genelde büyük şirketlerin danışmanı ya da yönetim kurulu üyesi olurlar ama bilfiil çalışmazlar. Siz niye çalışıyorsunuz?
    - Hayattan emekli olmayı hiç düşünmedim. Holdingin sahiplerine de ‘Teklifinizi ancak bilfiil çalışacaksam kabul ederim’ dedim. Öyle de oldu.

    Kar ediyor mu şirketiniz?
    - Çok şükür. Türkiye’nin en karlı 500 şirketi arasında 50. sıradayız.

    Tebrikler. Siyasi partilerin iştahını kabartacak bir kariyeriniz var. Kapınız aşınmaya başladı mı?
    - 2003’te AK Parti dışında tüm partilerden teklif aldım. Şu anda da teklif var ama bence bu işi yıllardır emek veren gençler yapmalı. Gökten zembille inip mücadele etmek zor. Bu şekilde tasvip etmediğim şeyleri değiştirebileceğime de inanmıyorum. Sistem sizi öğütebiliyor. FB’de de böyle oldu.

    Fenerbahçe’ye gelirsek...
    - FB ile ilgili bir şey sormayın ne olur?

    Siz söyleyin o zaman.
    - Aziz Yıldırım’a hep ‘Şampiyon olamayabiliriz ama davul zurnayla karşılanan bir kulüp olmalıyız’ dedim. Herkesle kavgalıyız. Denizli’de şampiyonluk kaybediyoruz, İzmir’deki bir maçta sevinç gösterileri yapılıyor. (Ben kendimi tutamıyor, gülüyorum) Bu bir GS’lı kahkahası galiba.

    Tüh, gizleyemedim!
    - En büyük dileğim FB’nin eskisi gibi olması.

    Star
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    ''Kürt devleti kurulmuştur'' Empty Peşmerge Kuzey Irak'ta tek güç oluyor

    Mesaj tarafından Admin Paz 21 Ekim - 8:13

    Peşmerge Kuzey Irak'ta tek güç oluyor
    ABD'nin Kuzey Irak'tan çekilmesiyle birlikte peşmerge tek güç oluyor.

    ''Kürt devleti kurulmuştur'' 6744210
    06 Şubat 2007 16:22


    Kuzey Irak’taki güvenlik çok uluslu güçlerden bu ay sonunda bölgenin sivil yönetimine devredilecek. ABD'nin bölgeden çekilmesiyle PKK'ya operasyon ihtimali azalıyor.

    Kuzey Irak’taki güvenliğin çok uluslu güçlerden alınarak bu ay sonunda bölgenin sivil yönetimine devredileceği açıklandı. Yerel Kürt yönetimi, lrak hükümeti ve çok uluslu güçler arasında yapılan anlaşmaya göre, Kuzey Irak’ta Peşmergeler dışında hiçbir silahlı güç kalmayacak. Bu durumda, ABD askerlerinin PKK’lı teröristlere karşı müdahalesinin de tamamen gündemden düşeceği öne sürüldü.

    Yerel Kürt hükümetinin Peşmerge işlerinden sorumlu bakan danışmanı Cebar Yaver, ‘Kürdistan’ olarak nitelendirdiği Kuzey Irak’taki güvenliğin bu ayın sonunda kendi yönetimlerine bağlanması konusunda anlaşma sağlandığını bildirdi.

    Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Kürdistan Yurtsever Birliği’nin internet sitesinde yer alan habere göre Cebar Yaver, yapılan anlaşma uyarınca çok uluslu güçlerin veya hiçbir Iraklı'nın ‘elini- kolunu' sallayarak Kürt bölgesine hareket edemeyeceğini söyledi. Yaver, böyle bir sorunun yaşanması durumunda, anlaşmaya uymayanlar hakkında soruşturma başlatacağını da belirtti. Yaver, bu durumun Kürdistan Peşmerge Kuvvetleri’nin resmi bir güç olarak tanındığı anlamına geldiğini savundu.

    ‘Kürdistan Bölge Başkanlığı’, Peşmerge Bakanlığı, Irak Savunma Bakanlığı, Irak Başbakanlığı ve koalisyon güçleri temsilcileri arasında geçtiğimiz yıl yapılan görüşmelerden sonra, bölgede güvenliğin törenle ‘Kürdistan Bölge Yönetimi’ne devredilmesi kararlaştırılmıştı.

    Güvenliğin bu ay sonunda yerel güçlere devredilmesi durumunda Türkiye, İran ve Suriye sınırlarında sadece peşmergeler görev yapacak. Bu durumda, ABD askerlerinin PKK’lı teröristlere karşı müdahalesinin de gündemden düşeceği öne sürüldü. Bu arada, belli sayıda silahlı gücü bulunan Türkmenlerin elindeki silahların da alınabileceği iddia edildi.

    Hürriyet
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    ''Kürt devleti kurulmuştur'' Empty AK Parti'den Kürt Yönetimi'ne açık çek !

    Mesaj tarafından Admin Paz 11 Kas. - 3:49

    AK Parti'den Kürt Yönetimi'ne açık çek !

    Başbakan Erdoğan'dan Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt hükümetine sıcak mesaj...


    15 Şubat 2007 08:44


    "Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt hükümeti ile ilişkileri geliştirecek adımlar atılabilir. Neden olmasın. Yeter ki bu yakınlaşma huzur getirsin, barış getirsin, olumlu gelişmelere yol açsın. Eğer atacağımız her adım bizim için huzur getirecekse, onlar için huzur getirecekse biz buna her zaman varız."

    AKP hükümeti 301 ile ilgili tartışmalara nokta koymaya, PKK konusunda ise Kuzey Irak'ta adımlar atmaya hazırlanıyor. Başbakan Tayyip Erdoğan, "Sivil toplum örgütlerinden beklenen değişiklik teklifi gelmezse önümüzdeki hafta arkadaşlarla son çalışmaları değerlendirip, yapılacak değişikliği konuşacağız" dedi. Türkmenistan'ın yeni Cumhurbaşkanı Kurbangül Berdimuhammedov'un yemin törenine katılmak için önceki akşam Aşkabat'a gelen Başbakan Tayyip Erdoğan'a uçakta çeşitli sorular yönelttik ilginç yanıtlar aldık:

    301 DEĞİŞECEK

    301 kesinlikle kalkmamalı. Değişiklik yapılabilir diye düşünüyorum. Aslında, Komisyonda olumlu bir yaklaşım vardı. Anayasa'daki ’66'ncı madde, vatandaşlık bağı ile bağlı olan Türktür' hükmüne CHP takıldı. 'Bu Atatürk'ün talebi. Bununla oynatmayız' dedi. Burada Türk kelimesi kalsın ama Türklük ifadesi için Anayasa'nın 66'ncı maddesine atıfta bulunulabilir. Bu anlayışı 301'in gerekçesine koyalım diyoruz. Her müracaat edenin suçlamasını ciddiye alıp dava açmak yanlış. Her müracaat edenin hakkında savcının dava açmasını ortadan kaldıracak bir çalışma yapıyoruz. Bizim de çalışmamız var. Bu çalışmaları olgunlaştırıp sonra da adımımızı atacağız. Bu bir haftada mı olur, bir ayda mı olur, olgunlaştıracağımız çalışmanın süresine göre belirleyeceğiz.

    ŞÖHRET DAVALARI

    Bir zat -Kerinçsiz- var. Şöhret olmak için her şeye dava açıyor. İsabetli yollardan biri değil. Bunu önlemek için ne yapılabilir, arkadaşlarla çalışıyoruz. Adı, imzası, adresi olmayan şikayetlerin kaale alınmaması gerekir. Dürüstse samimiyse, adını da, adresini de koyar. Onu kaale alırım. Koskoca yargı neden bunları kaale alsın. Benimle ilgili bile çok sayıda şikayet vardı. Sonra da dosyalar birikiyor. Merkez Yürütme Kurulumuzda arkadaşlarla konuştuk, önümüzdeki hata değişiklik için çalışmaya başlayacağız.

    ABD ile PKK terörüne karşı işbirliği çalışmalarından bazı sonuçlar almaya başladık. Olumlu gelişmeler var. Daha da başka gelişmeler olacak. Bekliyoruz. Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt hükümeti ile ilişkileri geliştirecek adımlar atılabilir. Neden olmasın. Yeter ki bu yakınlaşma huzur getirsin, barış getirsin, olumlu gelişmelere yol açsın. Eğer atacağımız her adım bizim için huzur getirecekse, onlar için huzur getirecekse buna her zaman varız.

    İSRAİL FİTİLLENMESİN

    İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile sözde Ermeni soykırımını konuşacağım ama onunla Amerika'daki Jewish (Yahudi) lobi ilgileniyor. Kudüs'teki kazı olayı doğru değil. Tam anlaşma sağlanırken, bu ortamı fitillemek doğru değil. Bu fitilleme İslam dünyasını rahatsız eder. Suriye Devlet Başkanı Başer Esad'ı olumlu yaklaşım içinde görüyorum. İsrail'den de adım gelmesi lazım. Sürekli tehdit doğru değil.

    Medya konusunda çok dertliyim. Evet, ne onunla ne onsuz oluyor. 750 tesis demediğim halde, bir gazete, Sabah Gazetesi 750 tesis açtı diye yazarsa, nasıl üzülmeyeyim buna. Ülkenin başbakanıyım. Çatladı kapı belediye başkanı değil. Ama her hangi bir medya grubunu kontrol etmeye de ihtiyacım yok. Medyayı etkilemeyi yanlış buluyorum. Bazı patronlar gelip görüştüklerinde de ifade ettiler. O tuzağa düşersem yaptıklarımızı yapamayacağım inancındayım. Biz geldiğimizde bir çoğunun bankalarla ilişkileri, hesapları tam bir felaketti, şimdi yerine oturuyor. Kendim dürüst olduktan sonra, basını etkilemeye neden ihtiyaç duyayım. Medyanın zaten korkulduğu kadar halk üzerinde tesiri yok.

    Törenden sonra görüştüler

    BAŞBAKAN Erdoğan, Türkmenistan Cumhurbaşkanı seçilen Kurbangül Berdimuhammedov tarafından kabul edildi. Berdimuhammedov, yemin töreninin ardından Erdoğan ile bir araya geldi. Devlet Başkanlığına seçilen Berdimuhammedov ihtiyar heyeti önünde yemin etti.

    Hürriyet
    Ferai TINÇ

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz 19 Mayıs - 3:48