VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Saidi Nursi'nin öğrencisi nasıl olmuştum

    avatar
    omniversel
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 89
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Saidi Nursi'nin öğrencisi nasıl olmuştum Empty Saidi Nursi'nin öğrencisi nasıl olmuştum

    Mesaj tarafından omniversel Salı 16 Ekim - 0:41

    16 Aralık 2004 / Perşembe-Yilmaz Cetiner - Haberiniz var mi?
    Saidi Nursi'nin öğrencisi nasıl olmuştum?


    BEDİİÜZZAMAN (Güzel Zaman) Saidi Nursi harap bir ahşap küçük evin odasındaki kerevetin üzerinde yatıyordu. Sol tarafta bir teldolap içinde kavanozlar ve teneke kutular vardı. Ortada duran soba gürül gürül yanıyordu ve yerde kilimin üzerine gelişigüzel dört minder atılmıştı oturmak için. Yatağına iyice uzanmış olan Saidi Nursi Hazretleri başına yeşilli sarılı bir atkı dolamış, üzerine beyaz ve kalın iki yün fanila üst üste giymişti. Kerevetin ayak ucunda ise bir leğen, iki ibrik duruyordu. (21 Ocak 1953)
    Saidi Nursi beni görünce yattığı yerden doğrularak:
    - Hoş geldin evlat, dedi.
    Elini üç defa öptüm (âdet böyleymiş) başıma götürdüm, sonra yine o konuşmaya başladı.
    - İstanbul'dan gelmişsin, oradaki talebelerim nasıllar?
    - Hepsi ellerinizden öperler, dedim. O da bu arada bilmediğim, tanımadığım birçok isim sordu, bilahare şunları söyledi:
    - Onları nasıl kabul ediyorsam seni de öyle kabul ediyorum. 20 sene önce tanıdığım talebem nazarımda nasıl ise, sen de öylesin. Artık sen de bol bol Risale-i Nur oku ve başkalarına okut. Belki baştan anlaması güçtür ama zararı yok, rahat et...
    Saidi Nursi üç defa beni okuyup üfledi, dualar okuduktan sonra kendi hastalığından bahsederek dedi ki:
    - Şimdi 83 yaşındayım (yıl 1953, 21 Ocak). Son 20 senede beni 17 defa zehirleyip öldürmek istediler. Fakat hiçbirinde muvaffak olamadılar. En son 20 gün önce bir daha denediler. Sancıdan kıvrandım. Fakat onların zehri beni yine öldürmedi.
    Görüldüğü gibi Saidi Nursi daima öldürüleceği korkusu içindeydi. Bu psikoz hayatının sonuna kadar devam etmişti.
    Bediiüzzaman Saidi Kürdi -diğer adı böyleydi-, yarım saatten fazla süren konuşmamızda şöyle söylüyordu:
    Risale-i Nur atom bombasından daha kuvvetli ve tesirlidir. Kamer, Güneş'ten ayrılan bir parçadır. Güneş, Kamer'e peyk olamaz. İşte bunun gibi din de mukaddestir, siyasete alet edilemez. Ancak siyaset dine alet olabilir. Yani aslı gibi, Kamer'in Güneş'e peyk olması gibi!
    Bediiüzzaman başucunda duran ciltli kitaplarından birini bana vererek:
    - Artık sen de bir Nurcusun. Ben kimseye ne hediye veririm ne hediye alırım. Fakat ilk defa sana bir başlangıç kitabı hediye ediyorum, dedi.

    Yeni kuşak Nurcular
    Yerim dar olduğu için tafsilat veremiyorum. Ancak şunları söyleyeyim. Saidi Nursi gençliğinden vefatına kadar koyu bir Kürt milliyetçisi olarak yaşadı mücadele etti.
    Doğu'da müritlerine "Kadın şeytandır, ondan zinhar uzak durun" derken, Batı illerinde sürgün yaşadığı yıllar bu yasağı kaldırıyor, bol bol çocuk yapmalarını öneriyordu soydaşlarına. Çok ince bir politikaydı bu. Tuttu mu tutmadı mı bilemiyorum ama 50 yıldan bu yana tanıdığım gördüğüm Nurculuk inancına bağlı insanlarımızın yaşam düzeylerinin hayli yüksek olduğudur. Zenginleşmişti yeni kuşak. Avrupalılığı gâvurluktur diye niteliyorlardı o zamanlar. Kadının elini tutmak, televizyon seyretmek... Hatta fabrika kurmak günahtı. Eskişehir'de bir Nurcuyla konuşurken bana, "Fabrikaların sosyal tesisleri olacak, bu ad altında kadınları, kızları ayartacaklardı" demişti.
    İşte böyleydi 50 yıl önce. Şimdi her şey tersine döndü!

    Saidi Nursi'nin hayali
    Risalelerinden birinde şöyle söylüyordu Saidi Nursi:
    - Ey Asurilerin, Keydanilerin cihangirlik zamanında pişdar kahraman askerleri olan Aslan Kürtler. Beş yüz senedir yattınız. Yeter artık uyanınız, diyordu. Bütün mücadelesine rağmen Doğu'da bir Kürt devleti kuramayacağını anlayınca bu defa bütün İslamiyeti içine alan İslam devleti peşine düşmüş, bu devletin içinde Kürdistan'ı tahayyül etmeye başlamıştı. Her yerde söylediği gibi, Saidi Nursi'ye göre, Türklük yok, Kürtlük vardı.
    (1953, Ocak 23, Vatan gazetesi)

      Forum Saati Paz 19 Mayıs - 6:21