VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Abdullah Gül ün Eleştiri Dozu Yüksek Makalesi

    avatar
    omniversel
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 89
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Abdullah Gül ün Eleştiri Dozu Yüksek Makalesi Empty Abdullah Gül ün Eleştiri Dozu Yüksek Makalesi

    Mesaj tarafından omniversel C.tesi 30 Haz. - 15:44

    Neval Kavcar'dan (Sonsaniye.com) :



    Abdullah Gül’ün Eleştiri Dozu Yüksek Makalesi








    Stratejik Ortak denilen sitem-mizah karışımı kavramı biliyorsunuz. ABD nin şu an itibarı ile “Acımasız terörist bir devlet ” konumunda olduğunu hem hatırlatarak, hem de Türkiye gibi devletlerin gizli sömürge olduğunu devlet adamlarımızın konuşma ya da makalelerinin satır aralarında yakaladığımı ifade ederek başlayalım cümlemize.



    Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Rice ile birlikte imzaladığı , “Stratejik Vizyon belgesine” ya da her şeye rağmen ABD yi tenkit edebilir mi?



    Medyada çıkan haberlere göre, Washington Post gazetesinde eleştiri dozu yüksek makale ile ABD yi tenkit etmiş BOP Eşbaşkan Yardımcısı Gül:



    “, Benim neslim, demokrasinin yüksek değerlerinin yanında duran bir ABD imajıyla büyüdü. Bu nazik, kibar ulus görüntüsü… Tek başına bu trajediyi durdurma imkân ve kabiliyetine sahip olan dünyanın tek süper gücü, insanların bu kadar acı çekmesine neden göz yumuyor ve merhamet çağrılarını neden karşılıksız bırakıyor?'…''Bizim, ABD ve diğer müttefiklerle bin bir çabayla geliştirilmesine uğraştığımız Orta Doğu'nun demokratik dönüşümüne yönelik umutlar da bölge insanlarının yaşamları gibi paramparça oluyor''. Ortaya çıkan derin öfke duygusunun, sorumlu hükümetleri, halklarının haklı yere ortaya çıkan kızgınlıklarıyla başa çıkma gibi zorlu bir sınavla karşı karşıya bıraktığını …” (Abdullah Gül- Zaman- 3.8.2006)



    Başbakan Tayyib Erdoğan’ın da , Irak Amerika tarafından işgal edilirken benzer bir makalesi yayınlanmıştı. “Kahraman Amerikalı askerlerin sağ salim Amerika’ya dönmesi için duacıyım” diyordu . Yağ düzeyi yüksek bu makale Amerikan gazetelerinde yayınlanırken, “Kahraman Amerikalı askerler o sıra Irak halkına tecavüz etmekle ve öldürmekle meşguldü. Demokratikleştirme paravanı ile ülkeler bölünmeden ABD ye kolayca dönülüyor mu eş başkanım benim?



    Bu çağda Süper Güç denilen devlet idaresine, tebanın ulaşımın sağlamasının bir diğer yolu The Washington Post'a makale yazarak dertlerini anlatmaları. Bizim gazetelerin okuyucu köşeleri vardır onun bir benzeri de Yahudi tandanslı bu gazetede olmalı. “Teba Köşesi” diye. Amerika’ya gittiklerinde ise “Siyonist” düşünce kuruluşlarında “teslimiyetçi” konuşmalar yapmak işin bir başka boyutu. Büyük utanç ve üzüntü hissediyor insan bu durumları görünce.



    Başbakan Erdoğan’ın Malezya’da “Müslüman ülkelere tokat gibi sözlerinden “ sonra, öğreniyoruz bir tokat da yardımcısından gelmiş, hem de ABD ye. “Eleştiri dozu yüksek bir makale” ile Amerikan yönetimini eleştirmiş Gül.



    “Tokat gibi sözleri “ve “Eleştiri dozu yüksek makaleleri” kimler hazırlıyor acaba? Ülkesinin insanlarına “ İşte bakın nasıl korkmadan ABD ye kafa tutuyor “ dedirtecek tarzda ki “dilekçe” lerine bakıyorum da ne olacak bu işlerin sonu diye düşünüyorum.



    Dış İşleri Bakanı Abdullah Gül’ün Makalesinin tamamını ait yazıyı buraya alacağım.Çünkü aradan çekti, yanlış aktardı “ ard niyetli okuyorsunuz sözleri” ile yorulmaya hiç gerek yok.



    Günün birinde Türkçe söylemlerinde tercüme edilebileceğine inanmazdım diyerek, makaleyi anlaşılır hale getirelim:



    1- ABD gibi “İnsan Haklarına sonsuz Saygısı “olan devletiniz hakkında, burada ki kendini bilmezlerde şüphe oluşmaya başladı.

    2- Ben ABD nin “yüksek demokrasi” ideallerinin yanında olduğunu bilerek büyüdüm.

    3- “Nazik ve Kibar ABD Ulusu” , medya sebebi ile Lübnan’da ki görüntülerden sorumlu olarak tanıtılıyor. Nazik ve kibar Amerikan ulusunun “Vahşi” olarak anılmasını istemem.



    Makalenin en önemli cümlesine geldik efendim:

    “Tek başına bu trajediyi durdurma imkân ve kabiliyetine sahip olan dünyanın tek süper gücü, insanların bu kadar acı çekmesine neden göz yumuyor ve merhamet çağrılarını neden karşılıksız bırakıyor?”



    Dış İşleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’ü bu cümlesinden dolayı kınıyorum .



    “Merhamet çağrılarını karşılıksız bırakmak “ ne demektir? Lübnan ya da dünyanın birçok yerinde ki Müslüman inancı gereği “Allah”tan yardım istiyor ve bu inançla kuvvet buluyor. “Merhamet çağrısı” sadece Allah’a yapılmaz mı? Hâşâ ABD, Müslümanların Allah’ı mı olmuştur ki, onların “merhamet çağrılarına” karşılık verecektir?



    İslami söylemlerden habersiz, sade bir vatandaşın bile söylemeyeceği böyle bir cümle nasıl kurulabilir? ABD karşısında bu kadar aciz ve zavallı duruma düşülür mü? Hem insan hem de devletimizin bir bakanı olarak. Kendisine bu hakkı kim vermiştir? Yaşadığımız sürece onurumuz olmadıktan sonra millet ve devlet neden yaşar?



    Türkiye’nin düşürüldüğü durum ve AKP Hükümetinin hali budur efendim.



    Tercümeye devam ediyoruz:



    “ABD ve İsrail” ile birlikte Orta Doğuyu demokratikleştirme çabalarımız, İsrail’in böyle açıktan saldırısı ile heba oluyor. Oysa bize bıraksanız, sessizce sizin adınıza kan dökmeden hallederdik.”



    Şimdi açıklayacağım cümlesinde Amerika’ya cidden sitem ediyor. Bunda mübalağa yok:



    “ Her şeyi sakin ve el altından halletmek varken bu saldırı bizi kendi halkımız yanında da zor durumda bırakmıştır. AKP yi iktidar yapan seçmen bize hesap sormaktadır. Onlara derdimizi anlatamaz durumdayız. Stratejik Ortağınızın sizin yandaşınız olan AKP hükümetinin, halkı karşısında bu duruma düşmesine izin vermeyiniz. “



    “İsrail’in Müslüman bir ülkeye saldırmasının haklılığını biz halkımıza anlatamayız. ABD lider ise liderliğine yakışır biçimde kan dökmeden, “neticeye” ulaşmalıdır.” Tarzında Amerikan yönetimine adeta iç dökmek ve AKP iktidarı giderse yenisini bulmanız zaman alır tarzında, “makale” den çok “dilekçevari” bir yazı yazmış Gül.



    “ABD nin gururlu mirası” ndan kastı nedir Gül'ün pek anlayamadım doğrusu. ABD nin gururlu değil utanç dolu geçmişinde ” Kızılderili soykırımı” vardır . Dünya halklarına karşı yürüttüğü operasyonlar ve işgaller ile “Kanlı emperyal” bir devlet olarak anılacaktır gelecekte de..



    Şimdi bu satırların neresinde “eleştiri” dozu yüksek? Satırların arasında “İsrail “adı bile yokken nasıl bir eleştiri var? Sadece yalvarıyor bu satırları yazan gördüğümüz ve anladığınız üzere.



    Biz mi ard niyetliyiz yoksa bir takım insanların her söylediğine inanan “insanlar safında mı olmalıydık ” rahatça uyuyabilmek için geceleri kim bilir ?



    Orantısız Güç kullanımında ; “ 631 Lübnanlı, 54 İsrailli “ ölmüş.( Bu sayı doğru mudur şüphedeyim) Tabi ki “orantısız güç Kullanımı” İsrail’in Amerika’yı yanına alarak, üstün silahları ile karşısında ki insanları sivil- asker ayrımı yapmadan öldürmesidir.



    Bizim siyasilerin “İsrail katliam “yapıyor demeye dilleri varmadığından, Türk insanının anlamakta zorlanacağı, ABD- İsrail ikilisini kırmayacak, kültürümüze yabancı kelimeleri seçiyorlar böyle.



    İsrail Başbakanı Ehud Olmert “Uluslararası Güç Lübnan’da konuşlanıncaya kadar bu saldırıya devam edeceklerini duyurmuş bu arada. Daha önce biter umudu olanlara duyurmuş olalım. İsrail’in “kendini savunma hakkı” çerçevesinde yaktığı duyurulan ateş nerede söner hiç belli olmaz.



    Super Vatikan Mekke’de kurulacağı için diğerine Mega Vatikan diyelim , “Papa 16'ncı Benedict, Lübnan ile İsrail arasındaki düşmanlığa ve şiddete derhal son verilmesine ilişkin çağrısını yineledi” demiş.



    Ortada iki devlet arasında düşmanlık mı var? İsrail şer eksene karşı savaştığını söylüyor açık olarak.

    Papa, “ Vatikan yapıcı davranmadı” denmesin tarzda bir yaklaşım sergiliyor işte.



    Bu arada parlamentonun nerede ise yarısının üye olduğu “İsrail Dostluk Grubu”nda ki üye sayısı 6 ya düşmüş. “Başka milletler için de “oluşturulmuş “dostluk grubu” var mıdır TBMM de merak ettim ve milletvekillerinden şimdiye kadar bu “dostluk grubunda “ İsrail turizmine” hizmetten başka hangi faaliyet yapılmıştır ?


    Son olarak Irak’ta ki doğum sancıları, İsrail’in şer eksenle savaşını sürdürürken arttığı gelen haberler arasında.



    Osmanlı’dan sezaryen ile alınan Orta doğu’da ki doğum haberinin, ateşi biraz daha yükseltmek adına çabuklaştırıldığını görmek gerekir.



    Ve; her şeyden habersiz gündelik hayatını sürdüren Türk Milletine durumun vahameti mutlaka anlatılmalıdır.



    Çocuklarının BOP da “İslam dozerlenirken”, NeoConların koruyucusu olarak görev yapacağını bilmek onların hakkıdır.









    6 Ağustos 2006

    nevalkavcar@yahoo.com





    Not:



    Abdullah Gül’ün The Washington Post'ta yayınlanan Makalesi: [ 03.08.2006- Zaman Gazetesi)



    Dışişleri Bakanı Gül, Washington Post'ta yayımlanan eleştiri dozu yüksek makalesinde, Lübnan'da yaşanan trajedinin ABD hakkında soru işaretleri doğurduğunu söyledi.


    Gül, ABD'nin en önemli gazetelerinden The Washington Post'ta yayımlanan makalesinde, ''Lübnan'da gözümüzün önünde gelişen ağır trajedi ve üç haftadır süren acılardan sonra uluslararası toplumun bunu hala sona erdirememesi, maalesef ABD'nin özgürlük“Lübnan'da yaşanan trajedinin ABD hakkında soru işaretleri doğurduğunu söyledi…



    Gül, ABD'nin en önemli gazetelerinden The Washington Post'ta yayımlanan makalesinde, ''Lübnan'da gözümüzün önünde gelişen ağır trajedi ve üç haftadır süren acılardan sonra uluslararası toplumun bunu hala sona erdirememesi, maalesef ABD'nin özgürlük ve adalet konularındaki gururlu mirasına ilişkin sorular uyandırıyor. Benim neslim, demokrasinin yüksek değerlerinin yanında duran bir ABD imajıyla büyüdü. Bu nazik, kibar ulus görüntüsü, Lübnan'daki olaylar gelişirken dünyanın her yerinde milyonlarca insanın bunu korkuyla izlediği bir ortamda donuklaşıyor'' dedi.


    Bugün Lübnan'daki yıkımın canlı görüntülerinin dünyada evlerin içinden izlendiğini ve Beyrut sokaklarını vuran her bombanın aslında her yerde insanların vicdanlarını da vurduğunu belirten Gül, şunları kaydetti:

    ''Dünyanın her yerinde aynı soru soruluyor: Tek başına bu trajediyi durdurma imkân ve kabiliyetine sahip olan dünyanın tek süper gücü, insanların bu kadar acı çekmesine neden göz yumuyor ve merhamet çağrılarını neden karşılıksız bırakıyor?''



    Gül, ''Bizim, ABD ve diğer müttefiklerle bin bir çabayla geliştirilmesine uğraştığımız Orta Doğu'nun demokratik dönüşümüne yönelik umutlar da bölge insanlarının yaşamları gibi paramparça oluyor'' ifadesini kullandı.



    Ortaya çıkan derin öfke duygusunun, sorumlu hükümetleri, halklarının haklı yere ortaya çıkan kızgınlıklarıyla başa çıkma gibi zorlu bir sınavla karşı karşıya bıraktığını ve bu ortamda radikallerin ve fanatiklerin, eylemlerini haklı göstermeye ve etkilerini genişletmeye çalıştığını belirten Gül, ''Kimsenin buna izin vermeye hakkı var mı?'' diye sordu.



    Bu durumun, uygarlıklar arasında gereken diyalog ve anlayışa yardımcı olmadığını kaydeden Bakan Gül, bu enformasyon devrinde yüksek ahlaki değerleri korumanın her zamankinden daha gerekli olduğuna dikkat çekerek, ''Kolektif vicdanımızın günlerdir bize yapmamızı söylediği şey için hepimizin harekete geçmesi gerekiyor'' dedi.



    Gül, ''Asimetrik tehditlerle karşılaşıldığında güvenliğe ilişkin klasik kavramlarımızın sınırlı kaldığını Lübnan'da bir defa daha gördük. Gerçek şu ki orantısız ve ayırımsız güç kullanılması, zor durumları daha da zorlaştırırken, hiç kimsenin güvenliğini de artırmıyor'' ifadesini kullandı.



    Mevcut kriz için tek çözüm yolunun, Orta Doğu'da çıbanlaşan sorunların temeline ve bu çatışmanın kökenine inecek şekilde uluslararası toplumun kararlı şekilde eyleme geçmesi olduğunu belirten Gül, ''Etkili olabilmesi için başkalarından uymaları istenen değerlere kendisi de uyan gerçek bir liderlik gerekiyor'' dedi.

      Similar topics

      -

      Forum Saati Paz 19 Mayıs - 4:01