gönderen Güncel Meydan » Pzt Oca 09, 2012 19:56
Ne Yapmalı?
Uzun süredir okurlarımız; “yazdıklarınız bildiğimiz şeyler, siz ne yapacağımızı yazın” diye görüş bildiriyor.
Öncelikle
bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı benim diyerek başlayın işe.
Unutmayın; bir uyanık adam 1000 uyuyan adamdan evladır.
Meclis
merkezli düşünmeyi bırakın. İnsanlarımızı şucu-bucu diye
sınıflandırmayın. Türkiye bir gemi, bizler de içindeki yolcularız. Bu
gemi batarsa hep birlikte batarız.
Her il, ilçe, belde ve
köylerde cephe gerisi sivil kuvvetler oluşturun. Milletimizi
bilinçlendirin. Bunu yaparken de sakın parti-siyaset konuşmayın.
Türkiye
cephe ülke haline getirildi. Olası bir savaş durumunda iç cephede de iç
savaş çıkması büyük ihtimal. O yüzden her öncü liderin yapması gerekli
konuları maddeler halinde yazıyorum:
1- Televizyonlar büyük oranda beyin yönlendirmesinde kullanılıyor. Beyinler esir alınıyor. Kapitalist sistemin “insanlarımıza sunduğu kalıplar” ilahi bir emir gibi sunularak aslında insanlarımızı esir alıyor. Giyimimiz, yememiz, davranışlarımız vahşi kapitalizme malzeme olacak biçimde programlanıyor. Bu oyunu bozmanın öncelikli kuralı “SADE YAŞAMAYI” moda haline getirmektir.
Gereğinden fazla alınan her eşya, her giysi kendimizi katil küresel
elitin daha çok şişmanlaması için kullandırmaktır. O yüzden
önceliklerimizi anlatın. Moda: “SADE YAŞAYIN” olsun. Sade yaşama döndüğümüz an borçlarımız biraz daha aşağı inecek, kredi kartlarımız rahat edecektir.
2- Gıda tekellerinin tuzağından kurtulun. Gıda artık stratejik ürünler içindedir.
Gıdalar vasıtası ile kısırlaştırma, GDO sayesinde insan genetiği ile
oynama ve dönüşen insanları küresel elitin kapısına bağlama oyunu
tezgahlanıyor. Paket gıdalardan, hazır yiyeceklerden uzak durun.
Köyler “bugün çok zararlı olduğu anlaşılan” beyaz ekmek almak yerine
eski geleneklerine geri dönmeli, kendi öğüttüğü undan ekmek yapmalıdır.
Çocukları ve ülkenin geleceği için bunun ne kadar önemli olduğunu
anlatın. Eski tohumları saklayın. Tarım ilaçlarından uzak durun. Eski
yöntemleri deneyin.
Bulunduğunuz
il, ilçe ve beldelerde köy ekmeği, köy ürünleri satan kooperatifler
oluşturun. Bu kooperatifler hem ilk elden üreticiye gelir getirecek, hem
de doğal ürünlere ulaşmak isteyenlere imkan sunacaktır.
Çocuklarınıza
tatlı yerine pestil, meyve suları yerine marmelat suları içmeye, meyve
kuruları yemeye alıştırın. Bu konuda okullarda, köylerde bilinçlendirme
söyleşileri yapın.
Tarım Ve Köy
İşleri Bakanlığı değiştirilerek “KÖY” adı ortadan kaldırıldı. Buradan
maksat tarımı şirketleştirmek, köylünün toprağını ele geçirmektir.
Unutmayın, Kurtuluş Savaşında köylünün ürettikleri ile asker beslendi.
Ordu geride bıraktıklarının aç kalmadığını bilirse daha iyi savaşır.
Yakın gelecekte onca zenginlik içinde aç bırakılan Somalili insanlar durumuna gelmek istemiyorsanız, topraklarınıza sahip çıkın. Satmayın!..
3-
Gıda tekelini elinde tutarak insanları gırtlaklarından yakalamak
isteyen küresel elit, ya da karanlığın gücü şeytanın varisleri dünya sularına da el koymak istiyor. Borsa, bankalar vasıtası ile ellerini nasıl dünya insanlığının ceplerine soktularsa, “Uluslar arası su forumları” oluşumu ile de ülkeleri forumlara bağlayıp, dünya sularına el koyacaklar.
Her ne pahasına olursa olsun sularınıza sahip çıkın. Bir ülkenin suları o ülkenin damarlarıdır. Her kim ki o damarı kesiyor, o bölgenin kangren olmasında suç ortaklığı yapıyordur.
Bir bölgeyi kangren yapmanın organ kaçakçılığından bir farkı yoktur.
Dinimizce de sularımız üzerinde tahakküm oluşturmak isteyenlere baş
kaldırmak haktır. Sularınıza sahip çıkın.
4- İlaç sektörünün nerede ise tamamı küresel elitin eline geçmiştir. ABD’de artık ilaç kontrolleri şirketlerce engellenmektedir. Amerikan halkı ilaç tekellerine güvenmemektedir. İlaçlar sentetik, GDO’dan üretilmektedir. Maalesef ki, ülkemizde yerli ilaç firması kalmamıştır. Küresel şirketlerin kontrolüne geçmiştir. İlaçlar artık tedavi etmek yerine uyuşturucu misali insanlarımızı ilaca bağımlı kılmaktadır.
Dünya nüfusunu 1/3’e indirmeyi planlayan şeytani güçler, ilaç ve
aşıları da bu amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Günümüz sayısal
sonuçlarına baktığımızda ilaca bağlı ölümler 4. ve 5. sırada yer
almaktadır.
Öncü insanlar bu konuda insanlarımızı aydınlatmalıdır. En basit hastalıklarda ilaca koşarsanız, küresel elite kobay olursunuz.
İnsan vücudu hastalıkları yenecek donatıma sahiptir. Yeter ki yiyecek,
içeceklerinize dikkat edin. Bedeninizin bağışıklık sisteminin
çalışmasına, güçlenmesine izin verin. Tüccar doktorlardan uzak durun.
Olası
bir saldırı döneminde ilaca ulaşamadığımızda ne yapacağımızla ilgili
beyin fırtınası yapın. Alternatif yöntemleri öğrenin. Bulunduğunuz belde
büyüklerinden bitkileri öğrenin.
Pamuklu, yünlü, keten ve hakiki ipek dışında giysi giymeyin. O eski pamuklu pazen kumaşların kıymetini bilin. Sentetik kumaşlar insan vücudunun elektrik akışını bozar. Teri kusar. Bakteri oluşturur. Hastalığa davetiye çıkarır. Petrol artığından yapılan her şey aslında “şeytan boku” diye adlandırılır. Küresel elit bu şeytan bokunu bilerek bir silah olarak kullanmaktadır.
5-
Küresel güçler, Avrupalı yamyamlar her saldırısında kimyasal silah
kullanıyor. ABD’nin Libya’da hafif seyreltilmiş uranyum içeren silahlar
kullandığı iddiası dünya kamuoyundan saklandı. Ülkemizde olası bir
küresel saldırıdan korunmak için köyler, kasabalar, beldelerinizde
mutlaka yer altı sığınakları oluşturun. Kimyasal silahlara karşı korunma
yöntemlerini öğrenin. Sonra halka anlatın.
Suların
zehirlenme tehlikesine karşılık bölgelerinizde bulunan yer altı
sularına en kısa yoldan nasıl ulaşırsınız, öğrenin. Sığınakların su
kaynaklarına yakın olma imkanı varsa o yeri tercih edin.
6- Yaşamınızı idame ettirmek için evlerinizde pekmez, peksimet, meyve kuruları gibi gıdaları mutlaka bulundurun.
7- Amerika ve Rusya’nın uydu aracı ile kullandığı bir teknoloji var. Bu teknoloji konusunda çok uyanık olmak zorundayız.
İnsanlara “ilahi bir ses gibi”
sesler yollayabiliyorlar. Dini görüntüler yollayıp nasıl hareket
edecekleri konusunda sözler söyletebiliyorlar. Mesela Amerika kendi
askerlerine İsa Aleyhisselam’ın görüntüsünü düşürerek tepkisini
ölçmüştür.
İslam
ülkelerinde de önemli din alimleri (Mevlana, Yunus vb. ) gibi
görüntüler göndererek inançlı insanlarımızın tamamı ile farklı şekilde
davranmasına sebep olabilirler. Bir cemaat, tarikat şeyhinin gölgesini
düşürüp, istedikleri sözü söylettiklerinde artık o insanlar o söylenen
buyruğa göre hareket edecektir.
Saygı gören bir din adamı
ağzıyla: “Neden savaşıyorsunuz. Şehit olup bize gelmek istemiyor
musunuz?” gibi bir mesaj geldiğini düşünün. İnanın hemen savaşmayı
bırakacaklardır. Bu konuyu ve bu teknolojik kandırmayı mutlaka
etrafınıza anlatın. Bu yazıyı okuyanlar cemaatlerinde ve sohbet
dinledikleri yerlerde mutlaka anlatsın ki, gafil avlanılmasın.
Her
il, mahalle, ilçe, belde ve köylerde oluşturacağınız savunma
kuruluşlarında öncelikle bu maddeler üzerinde çalışırsanız, cephe
gerisinde önemli bir direniş gücü oluşturmuş olacaksınız.
Ülkemiz “malum” ajan kaynıyor.
Bunlar bazen Müslüman, bazen Kemalist, bazen demokrat kimliği ile
ortalarda dolaşmaktadır. Uyanık olup bunların ortamı karıştırmasına,
ayrıştırıcı söylemlerde bulunmasına izin vermeyin. Türk Baharı oluşturmak isteyenlerin Meydan “Tahrir” tuzaklarına düşmeyin. Siyasi kavgalar bu oluşumların doğmadan ölmesi demektir. Asla yapmayın. Yapana izin vermeyin. İç karışıklık düşmanın “böl ve yut” tuzağına düşmektir. Bu tuzağa düşmeyin!.
Amaç vatan savunmasına hazır olmak, cephe gerisini sağlam tutmaktır.
İç
düşman yaratmak küresel elitin ekmeğine yağ sürmek demektir. İçeride ki
işbirlikçileri “iyi” bilelim ama, ülkemize SEVR’i dayatan Küresel Elit,
şeytani güçlerin saldırısına karşı da cephe gerisini hazırlayalım.
Cephe gerisinde sağlam duralım.
Osmanlı Viyana’yı onca kuşatmasına rağmen neden alamadı biliyor musunuz? Orada halk direndi. Halka rağmen bir ülkeyi ele geçiremezsiniz.
Bizans
neden kolay ele geçti? Çünkü Bizans Sarayı halkına zulmediyordu. Halkın
malı-namusu saray baskıları ve zulmü karşısında güvence altında
değildi. Halk Osmanlı’yı istediği için Bizans kolay fethedildi. Osmanlı
halk ile değil, Bizans askerleri ile savaştı. Halk Osmanlı yönetiminde
Bizans Sarayı’nın zulmünden kurtulduğu için Osmanlı ile kaynaştı.
Halka rağmen hiç kimse bir ülkeyi ESİR EDEMEZ!!.
Türk Halkı binlerce yıldır esareti kabul etmediği için savaşıyor, devlet kuruyor.
Bir
bakın dünyaya. Türklerden başka bu kadar devlet sahibi olan başka bir
millet var mı? İşte bu yüzden Türk Milleti daima hedeftir.
Bizler bizi esir etmek isteyenlerin oyununu tıpkı Atatürk’ün yaptığı gibi gene Anadolu Halkı ile BOZACAĞIZ!!..
Hazır Olun!!.
Cephe gerisini sağlam tutun!!.
Not:
Medeni denilen Avrupa, yani beyaz ırk… Toptancı bir düşünce ile yazmak
istemem ama genel olarak eğitilmiş hayvan davranışları sergiler. Karnı
tok iken son derece kibar, kurallara uyan eğitimli
insanlardır(hayvanlardır). Darwin’in tezleri Avrupa insanları için iyi
bir tezdir: ”Eğitilmiş hayvan.”
Bütün hayvanlar hangi eğitimden geçerse geçsin, aç bırakıldığında ASLINA, yani vahşi doğasına döner.
Irak,
Libya, Somali, Kenya, Afganistan, Pakistan, Hiroşima-Nagazaki, Güney
Afrika, Cezayir, Bosna, Hocalı ve binlerce vahşi cinayetlerin işlendiği
savaşlarda “aslına dönen bu vahşi hayvan” saldırısını görürsünüz.
Ülkemizi
koruyamazsak, aç kalmayla yüz yüze kalmış beyaz ırkın vahşi kimliği ile
karşı karşıya kalacağımızı kimse aklından çıkarmasın.
NOKTA!!.
http://www.guncelmeydan.com/pano/ne-yapmali-zahide-ucar-t30264.html
Ne Yapmalı?
Uzun süredir okurlarımız; “yazdıklarınız bildiğimiz şeyler, siz ne yapacağımızı yazın” diye görüş bildiriyor.
Öncelikle
bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı benim diyerek başlayın işe.
Unutmayın; bir uyanık adam 1000 uyuyan adamdan evladır.
Meclis
merkezli düşünmeyi bırakın. İnsanlarımızı şucu-bucu diye
sınıflandırmayın. Türkiye bir gemi, bizler de içindeki yolcularız. Bu
gemi batarsa hep birlikte batarız.
Her il, ilçe, belde ve
köylerde cephe gerisi sivil kuvvetler oluşturun. Milletimizi
bilinçlendirin. Bunu yaparken de sakın parti-siyaset konuşmayın.
Türkiye
cephe ülke haline getirildi. Olası bir savaş durumunda iç cephede de iç
savaş çıkması büyük ihtimal. O yüzden her öncü liderin yapması gerekli
konuları maddeler halinde yazıyorum:
1- Televizyonlar büyük oranda beyin yönlendirmesinde kullanılıyor. Beyinler esir alınıyor. Kapitalist sistemin “insanlarımıza sunduğu kalıplar” ilahi bir emir gibi sunularak aslında insanlarımızı esir alıyor. Giyimimiz, yememiz, davranışlarımız vahşi kapitalizme malzeme olacak biçimde programlanıyor. Bu oyunu bozmanın öncelikli kuralı “SADE YAŞAMAYI” moda haline getirmektir.
Gereğinden fazla alınan her eşya, her giysi kendimizi katil küresel
elitin daha çok şişmanlaması için kullandırmaktır. O yüzden
önceliklerimizi anlatın. Moda: “SADE YAŞAYIN” olsun. Sade yaşama döndüğümüz an borçlarımız biraz daha aşağı inecek, kredi kartlarımız rahat edecektir.
2- Gıda tekellerinin tuzağından kurtulun. Gıda artık stratejik ürünler içindedir.
Gıdalar vasıtası ile kısırlaştırma, GDO sayesinde insan genetiği ile
oynama ve dönüşen insanları küresel elitin kapısına bağlama oyunu
tezgahlanıyor. Paket gıdalardan, hazır yiyeceklerden uzak durun.
Köyler “bugün çok zararlı olduğu anlaşılan” beyaz ekmek almak yerine
eski geleneklerine geri dönmeli, kendi öğüttüğü undan ekmek yapmalıdır.
Çocukları ve ülkenin geleceği için bunun ne kadar önemli olduğunu
anlatın. Eski tohumları saklayın. Tarım ilaçlarından uzak durun. Eski
yöntemleri deneyin.
Bulunduğunuz
il, ilçe ve beldelerde köy ekmeği, köy ürünleri satan kooperatifler
oluşturun. Bu kooperatifler hem ilk elden üreticiye gelir getirecek, hem
de doğal ürünlere ulaşmak isteyenlere imkan sunacaktır.
Çocuklarınıza
tatlı yerine pestil, meyve suları yerine marmelat suları içmeye, meyve
kuruları yemeye alıştırın. Bu konuda okullarda, köylerde bilinçlendirme
söyleşileri yapın.
Tarım Ve Köy
İşleri Bakanlığı değiştirilerek “KÖY” adı ortadan kaldırıldı. Buradan
maksat tarımı şirketleştirmek, köylünün toprağını ele geçirmektir.
Unutmayın, Kurtuluş Savaşında köylünün ürettikleri ile asker beslendi.
Ordu geride bıraktıklarının aç kalmadığını bilirse daha iyi savaşır.
Yakın gelecekte onca zenginlik içinde aç bırakılan Somalili insanlar durumuna gelmek istemiyorsanız, topraklarınıza sahip çıkın. Satmayın!..
3-
Gıda tekelini elinde tutarak insanları gırtlaklarından yakalamak
isteyen küresel elit, ya da karanlığın gücü şeytanın varisleri dünya sularına da el koymak istiyor. Borsa, bankalar vasıtası ile ellerini nasıl dünya insanlığının ceplerine soktularsa, “Uluslar arası su forumları” oluşumu ile de ülkeleri forumlara bağlayıp, dünya sularına el koyacaklar.
Her ne pahasına olursa olsun sularınıza sahip çıkın. Bir ülkenin suları o ülkenin damarlarıdır. Her kim ki o damarı kesiyor, o bölgenin kangren olmasında suç ortaklığı yapıyordur.
Bir bölgeyi kangren yapmanın organ kaçakçılığından bir farkı yoktur.
Dinimizce de sularımız üzerinde tahakküm oluşturmak isteyenlere baş
kaldırmak haktır. Sularınıza sahip çıkın.
4- İlaç sektörünün nerede ise tamamı küresel elitin eline geçmiştir. ABD’de artık ilaç kontrolleri şirketlerce engellenmektedir. Amerikan halkı ilaç tekellerine güvenmemektedir. İlaçlar sentetik, GDO’dan üretilmektedir. Maalesef ki, ülkemizde yerli ilaç firması kalmamıştır. Küresel şirketlerin kontrolüne geçmiştir. İlaçlar artık tedavi etmek yerine uyuşturucu misali insanlarımızı ilaca bağımlı kılmaktadır.
Dünya nüfusunu 1/3’e indirmeyi planlayan şeytani güçler, ilaç ve
aşıları da bu amaçları doğrultusunda kullanmaktadır. Günümüz sayısal
sonuçlarına baktığımızda ilaca bağlı ölümler 4. ve 5. sırada yer
almaktadır.
Öncü insanlar bu konuda insanlarımızı aydınlatmalıdır. En basit hastalıklarda ilaca koşarsanız, küresel elite kobay olursunuz.
İnsan vücudu hastalıkları yenecek donatıma sahiptir. Yeter ki yiyecek,
içeceklerinize dikkat edin. Bedeninizin bağışıklık sisteminin
çalışmasına, güçlenmesine izin verin. Tüccar doktorlardan uzak durun.
Olası
bir saldırı döneminde ilaca ulaşamadığımızda ne yapacağımızla ilgili
beyin fırtınası yapın. Alternatif yöntemleri öğrenin. Bulunduğunuz belde
büyüklerinden bitkileri öğrenin.
Pamuklu, yünlü, keten ve hakiki ipek dışında giysi giymeyin. O eski pamuklu pazen kumaşların kıymetini bilin. Sentetik kumaşlar insan vücudunun elektrik akışını bozar. Teri kusar. Bakteri oluşturur. Hastalığa davetiye çıkarır. Petrol artığından yapılan her şey aslında “şeytan boku” diye adlandırılır. Küresel elit bu şeytan bokunu bilerek bir silah olarak kullanmaktadır.
5-
Küresel güçler, Avrupalı yamyamlar her saldırısında kimyasal silah
kullanıyor. ABD’nin Libya’da hafif seyreltilmiş uranyum içeren silahlar
kullandığı iddiası dünya kamuoyundan saklandı. Ülkemizde olası bir
küresel saldırıdan korunmak için köyler, kasabalar, beldelerinizde
mutlaka yer altı sığınakları oluşturun. Kimyasal silahlara karşı korunma
yöntemlerini öğrenin. Sonra halka anlatın.
Suların
zehirlenme tehlikesine karşılık bölgelerinizde bulunan yer altı
sularına en kısa yoldan nasıl ulaşırsınız, öğrenin. Sığınakların su
kaynaklarına yakın olma imkanı varsa o yeri tercih edin.
6- Yaşamınızı idame ettirmek için evlerinizde pekmez, peksimet, meyve kuruları gibi gıdaları mutlaka bulundurun.
7- Amerika ve Rusya’nın uydu aracı ile kullandığı bir teknoloji var. Bu teknoloji konusunda çok uyanık olmak zorundayız.
İnsanlara “ilahi bir ses gibi”
sesler yollayabiliyorlar. Dini görüntüler yollayıp nasıl hareket
edecekleri konusunda sözler söyletebiliyorlar. Mesela Amerika kendi
askerlerine İsa Aleyhisselam’ın görüntüsünü düşürerek tepkisini
ölçmüştür.
İslam
ülkelerinde de önemli din alimleri (Mevlana, Yunus vb. ) gibi
görüntüler göndererek inançlı insanlarımızın tamamı ile farklı şekilde
davranmasına sebep olabilirler. Bir cemaat, tarikat şeyhinin gölgesini
düşürüp, istedikleri sözü söylettiklerinde artık o insanlar o söylenen
buyruğa göre hareket edecektir.
Saygı gören bir din adamı
ağzıyla: “Neden savaşıyorsunuz. Şehit olup bize gelmek istemiyor
musunuz?” gibi bir mesaj geldiğini düşünün. İnanın hemen savaşmayı
bırakacaklardır. Bu konuyu ve bu teknolojik kandırmayı mutlaka
etrafınıza anlatın. Bu yazıyı okuyanlar cemaatlerinde ve sohbet
dinledikleri yerlerde mutlaka anlatsın ki, gafil avlanılmasın.
Her
il, mahalle, ilçe, belde ve köylerde oluşturacağınız savunma
kuruluşlarında öncelikle bu maddeler üzerinde çalışırsanız, cephe
gerisinde önemli bir direniş gücü oluşturmuş olacaksınız.
Ülkemiz “malum” ajan kaynıyor.
Bunlar bazen Müslüman, bazen Kemalist, bazen demokrat kimliği ile
ortalarda dolaşmaktadır. Uyanık olup bunların ortamı karıştırmasına,
ayrıştırıcı söylemlerde bulunmasına izin vermeyin. Türk Baharı oluşturmak isteyenlerin Meydan “Tahrir” tuzaklarına düşmeyin. Siyasi kavgalar bu oluşumların doğmadan ölmesi demektir. Asla yapmayın. Yapana izin vermeyin. İç karışıklık düşmanın “böl ve yut” tuzağına düşmektir. Bu tuzağa düşmeyin!.
Amaç vatan savunmasına hazır olmak, cephe gerisini sağlam tutmaktır.
İç
düşman yaratmak küresel elitin ekmeğine yağ sürmek demektir. İçeride ki
işbirlikçileri “iyi” bilelim ama, ülkemize SEVR’i dayatan Küresel Elit,
şeytani güçlerin saldırısına karşı da cephe gerisini hazırlayalım.
Cephe gerisinde sağlam duralım.
Osmanlı Viyana’yı onca kuşatmasına rağmen neden alamadı biliyor musunuz? Orada halk direndi. Halka rağmen bir ülkeyi ele geçiremezsiniz.
Bizans
neden kolay ele geçti? Çünkü Bizans Sarayı halkına zulmediyordu. Halkın
malı-namusu saray baskıları ve zulmü karşısında güvence altında
değildi. Halk Osmanlı’yı istediği için Bizans kolay fethedildi. Osmanlı
halk ile değil, Bizans askerleri ile savaştı. Halk Osmanlı yönetiminde
Bizans Sarayı’nın zulmünden kurtulduğu için Osmanlı ile kaynaştı.
Halka rağmen hiç kimse bir ülkeyi ESİR EDEMEZ!!.
Türk Halkı binlerce yıldır esareti kabul etmediği için savaşıyor, devlet kuruyor.
Bir
bakın dünyaya. Türklerden başka bu kadar devlet sahibi olan başka bir
millet var mı? İşte bu yüzden Türk Milleti daima hedeftir.
Bizler bizi esir etmek isteyenlerin oyununu tıpkı Atatürk’ün yaptığı gibi gene Anadolu Halkı ile BOZACAĞIZ!!..
Hazır Olun!!.
Cephe gerisini sağlam tutun!!.
Not:
Medeni denilen Avrupa, yani beyaz ırk… Toptancı bir düşünce ile yazmak
istemem ama genel olarak eğitilmiş hayvan davranışları sergiler. Karnı
tok iken son derece kibar, kurallara uyan eğitimli
insanlardır(hayvanlardır). Darwin’in tezleri Avrupa insanları için iyi
bir tezdir: ”Eğitilmiş hayvan.”
Bütün hayvanlar hangi eğitimden geçerse geçsin, aç bırakıldığında ASLINA, yani vahşi doğasına döner.
Irak,
Libya, Somali, Kenya, Afganistan, Pakistan, Hiroşima-Nagazaki, Güney
Afrika, Cezayir, Bosna, Hocalı ve binlerce vahşi cinayetlerin işlendiği
savaşlarda “aslına dönen bu vahşi hayvan” saldırısını görürsünüz.
Ülkemizi
koruyamazsak, aç kalmayla yüz yüze kalmış beyaz ırkın vahşi kimliği ile
karşı karşıya kalacağımızı kimse aklından çıkarmasın.
NOKTA!!.
http://www.guncelmeydan.com/pano/ne-yapmali-zahide-ucar-t30264.html