VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim

    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim Empty Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim

    Mesaj tarafından Admin Ptsi 23 Ağus. - 8:06

    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim
    TÜRKSOLU
    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim Ynbutb
    Kaya Ataberk
    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim Kandil2

    Irak saldırısından bugüne Kürt işbirlikçiliği
    ABD’nin uzun süredir tırmandırdığı İran gerginliği, son haftalarda tamamen gündemin merkezine oturdu. ABD, istediği her an İran’ı vurabilecekmiş izlenimi yaratmaya çalışmasına rağmen son yaşanan gelişmeler, ABD’nin aslında göründüğü kadar iyi durumda olmadığını ortaya çıkardı. ABD zaten Irak’ta sönmeyen direniş ateşinin önce kronikleşmesi, ardından da emin adımlarla yükselmesi karşısında rahat edememektedir. Bu tıkanmayı İran’a saldırarak, yeni bir cephe açarak aşmayı planlayan ABD’nin İran konusunda da çok sağlam bir zeminde yer almadığı artık anlaşılıyor.
    ABD’nin, Kürtler arasında İran’a karşı saldırı için örgütledikleri esas gücün, PKK’nın İran uzantısı olan PEJAK’ın olduğunu hemen belirtelim.
    Ancak, İran’ın bir adım atarak, PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta sınır ötesi operasyon başlatması önemli ve olumlu bir gelişme olmuştur. Bu duruma paralel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de Irak sınırına yığınak yapması, durumun önemini artırmakta ve hem İran, hem Türkiye, hem de tüm Ortadoğu açısından, ABD sömürgeci saldırısının def edilmesi için son derece kritik bir noktaya gelindiğini göstermektedir.
    Burada durumun kritikliğini tespit ederken meselenin özünü, aslında tüm Ortadoğu’yu tehdit eden Kürt işbirlikçiliğinin oluşturduğunu belirtelim.
    ABD’nin Irak’a yapacağı saldırının aslında ne bir petrol savaşı, ne de Saddam Hüseyin’i devirmek için yapılan bir operasyon olmadığını daha ABD bölgeye gelmeden TÜRKSOLU sayfalarında defalarca yazmıştık.
    Bunlar da tabi ki etkenlerdi ama bizim tespitimize göre ABD’nin Irak’ta yapmak istediği en önemli şey bölgenin ikinci İsrail’i olarak “Kürdistan”ın Kuzey Irak merkezli olarak kurulmasıydı.
    “Kürdistan” ilk olarak Kuzey Irak’ta kurulacak ardından da İran, Suriye ve esas olarak da Türkiye’ye doğru genişletilerek ABD’nin yayılma ve hakimiyet aracı olarak görev alacaktı.
    Burada en önemli mesele, ABD’nin kurmak istediği dünya egemenliğinde Ortadoğu’nun stratejik önemi ve başta Türkiye olmak üzere buna engel teşkil edecek tüm ulus devletlerin ezilmesi, parçalanması stratejisidir.
    ABD, Irak’ta yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen önemli bir başarı sağlamıştır diyebiliriz; fiilen Kürt devletini kurmuştur.
    TÜRKSOLU’nun tespitleri yaşanan gelişmelerin de ışığında bir kez daha doğrulanmaktadır ki İran savaşı da esas olarak bir Kürt savaşı olacaktır. ABD, kendisine daha iyi hizmet edecek bir yapı bulamamaktadır ve bunun sonucu olarak Kürtler, bir numaralı ABD uşakları olarak İran saldırısının da aktörleri olarak ortaya çıkmaktadırlar.
    Ancak, Irak’taki olanlarla İran arasında önemli bir farklılık var. Irak için Barzani ve Talabani’nin aşiret güçleriyle anlaşmayı yeğleyen ABD, İran için artık daha iyi verim alabileceği bir işbirlikçi olarak PKK’yı devreye sokmaktadır ve birebir örgütlemektedir.

    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim Iran_bombaladi
    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim Abd_pesmerge
    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim Iran_kandil
    Sınırı geçelim, PKK'yı ezelim Pkk_iran
    TÜRKSOLU’nun tespitleri yaşanan gelişmelerin de ışığında bir kez daha doğrulanmaktadır ki İran savaşı da esas olarak bir Kürt savaşı olacaktır. ABD, kendisine daha iyi hizmet edecek bir yapı bulamamaktadır ve bunun sonucu olarak Kürtler, bir numaralı ABD uşakları olarak İran saldırısının da aktörleri olarak ortaya çıkmaktadırlar.
    ABD, İran saldırısı için PKK’yı örgütlüyor
    Bugünlerde, İran’ın nükleer enerji müzakerecisi Larijani Türkiye’de. Larijani’nin Türkiye’ye verdiği mesajlardan ikisi özellikle dikkat çekicidir ve üzerinde durulması gerekmektedir. İran ilk olarak PKK’nın İran kolu olan PEJAK’ın, Kuzey Irak’ta birebir ABD tarafından örgütlendiğini ve eğitildiğini belirtmektedir. İkinci olarak da Türkiye’yi ABD’nin PKK ile ilişkileri konusunda uyarmaktadır.
    ABD’lilerin PKK elebaşlarıyla Musul ve Kerkük’te müzakerelerde bulunduğunu Türkiye’ye belirtmiştir ve bunu belgeleriyle ortaya koyduklarını basına açıklamıştır.
    Burada açık bir şekilde, PKK’nın ABD’nin tüm Ortadoğu için acil müdahale gücüne dönüştürüldüğü tespitimiz doğrulanmaktadır.
    PEJAK’ın liderlerinden Ali Zagros İngiliz gazetesi Sunday Telegraph’ta yer alan ve geniş yankı uyandıran bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamaya göre PKK uzantısı PEJAK, ABD ile anlaştıklarını açıklamakta bir sakınca görmemektedir ve devam etmektedir: “İran’da demokratik değişim istiyoruz, eğer ABD bize yardım edecekse kabul etmekten mutluluk duyarız”.
    Türkiye, Güneydoğu’ya asker yığınağı yaptığı anda Condoleezza Rice Türkiye’ye gelmekte ve Türkiye’yi Kuzey Irak’ta operasyon yapmaması için tehdit etmektedir. Olayın tüm tarafları ya söyledikleriyle ya da yaptıklarıyla PKK - ABD anlaşmasını doğrulamaktadır ancak gerçekleri görmeyen ya da görmek istemeyen tek taraf Tayyip Erdoğan hükümeti olmaktadır.
    Tayyip Erdoğan o kadar gerçeklerden uzaktadır ki Bakü’de Ahmedinejad’la görüşmesinde PKK ve ABD’ye karşı nasıl ortak tavır alınacağını görüşmek yerine, ABD’nin taleplerini İran’a iletmenin kaygısı içindedir.
    Tayyip Erdoğan ve AKP’nin bu tavrı ABD’ye yaranma ihtiyacından mı kaynaklanmaktadır bilinmez ama gelinen noktada gerçeklerden kaçmak bir işe yaramaz.
    Gerçek şudur ki PKK ve ABD İran saldırısı için anlaşmış durumdadırlar. PKK, İran’da ABD’ye destek olmak için ayaklanacağını açıklamış bulunmaktadır ve eğer İran’da bir savaş olacaksa bunun Kürtlerin işin merkezinde olduğu bir şekilde gerçekleşeceği ortadadır.
    ABD, İran’ı bombalamaya başladığı anda PKK da Kürtleri Mahabad, Maku gibi kentlerde ayaklandıracaktır ve ABD, İran’a esas olarak Kuzey Irak’a sınır olan bu bölgeden girecektir ve gerçekten de duruma yakından bakıldığında ABD’nin de başka bir şansının olmadığı görülmektedir.
    ABD, her ayrıntıyı hesaplamaktadır ama Irak’ta yaşananlardan ders çıkaran İran da aynı hesapları görmektedir ve önlemini almaya çalışmaktadır.
    İran’dan Kürtleri bastırma harekatı
    İran, bir süredir başta Mahabad kentinin kırsal kesimi olmak üzere ülkenin kuzeybatı kesiminde PEJAK’a karşı bir operasyon başlatmış bulunuyordu. Son haftalar içerisinde İran operasyonu Kuzey Irak’a kadar taşımış bulunuyor. İran Ordusu Kuzey Irak’ta Kandil Dağındaki PKK hedeflerini Katyuşa füzeleri ve havan toplarıyla vurarak PKK’ya ciddi kayıplar verdirdi. İran’ın sınırdan içeri girerek, Kuzey Irak’ta da operasyonu devam ettirdiği iddia ediliyor.
    Aynı zaman içinde, Türk Ordusu’nun da Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da PKK’ya karşı geniş operasyon başlatarak, sınıra önemli yığınak yapması İran’la Türkiye arasında en azından belirli bir koordinasyon kurulmuş olduğunu gündeme getirdi ve bu durum PKK’da ciddi bir panik havası yaratmış bulunuyor.
    İran askeri olarak bu önemli adımları atarken bir taraftan da siyasi olarak zeminini sağlamlaştırmaya çalışıyor. İran İçişleri Bakanının Türkiye’ye sınırdan PKK sızmalarını engellemek için ellerinden geleni yapacaklarını açıklaması önemli bir çıkış oldu. Son durumda İran, hem Türkiye’yi hem da Suriye’yi PKK’ya karşı ortak mücadele etmeye çağırmaktadır.
    Burada İran Büyükelçisi Devletabadi’nin geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamaların önemini vurgulamak gerekir. Bu açıklamalar, İran’ın Irak’tan ders alarak duruma yaklaştığını ve doğru bir politika önerdiğini ortaya koymaktadır.
    Büyükelçi, İran, Türkiye ve Suriye’nin Kürt meselesinde ortak bir tavır geliştirmesi gerektiğini belirterek “Bu politika oluşturulmazsa ABD boşluktan yararlanarak Kürt devletini kuracaktır” demektedir.
    Gerçekten de ABD’nin tüm planlarını bu Kürt devletinin kurulması ve onun üzerinden Türkiye, İran ve Suriye’nin ezilmesi temelinde oluşturduğu görülmektedir. Bu gerçeklik karşısında bölgenin en önemli askeri ve politik gücü olarak Türkiye’nin doğru politikayı uygulaması tüm bölgenin kaderini değiştirecek potansiyele sahiptir.
    Türkiye, İran’la beraber PKK’yı bitirmek zorunda
    Türkiye belki de tarihinin en kritik kararlarından biriyle karşı karşıyadır. Hem Türkiye, hem de diğer bölge ülkeleri bugün iki farklı senaryoyla yüzleşebilir.
    Kötü senaryoyla başlayalım: Buna göre Türkiye, ABD ile karşı karşıya gelmekten çekinmeye devam eder. Bu duruma AKP hükümetinin Amerikancı çizgisi de eklenince İran, PKK’ya karşı yalnız başına mücadele eder ve PKK’nın tam ezilmesi sağlanamaz. PKK, Kuzey Irak’ta varlığını devam ettirir. ABD, PKK’ya ve İran Kürtlerine dayanarak İran’a saldırır ve başarılı olur. İran da Irak gibi işgale uğrar, Türkiye’nin çevresindeki Amerikancı kuşatma tamamlanır.
    Bu kötü senaryonun gerçekleşmesi durumunda karşımıza çıkacak olan şey Irak Kürtlerinin İran Kürtleriyle birleşecek olmasıdır. Bu birleşme Kürt devletinin kuruluşunu kesinleştirdiği gibi Türkiye’ye doğru genişlemesini de önüne geçilemez bir duruma getirecektir.
    Artık mesele sadece bir Kuzey Irak sorunu olmayacak, Türkiye’nin tüm inisiyatifini ve şansını kaybettiği noktaya gelecektir. Burada durum büyük ölçüde ABD’nin Irak saldırısının hemen öncesindeki durumun aynısıdır.
    ABD, Irak’a saldırmadan hemen önce biz TÜRKSOLU sayfalarından Türk Ordusu’na Kuzey Irak’ta yeni kurulan sözde Kürt parlamentosuna müdahale etme çağrısında bulunmuştuk. Bu müdahale sonucunda, ABD daha bölgeye yerleşmemişken, Erbil’de bu yapılanma dağıtılabilir, hem Barzani-Talabani peşmergeleri ezilebilir hem de PKK’nın askeri varlığı çökertilebilirdi.
    Bu çağrı o dönem karşılık bulmadı ve atılması gereken adımlar atılmadı. Sonuçları ortadadır. Bugün, Türkiye’nin PKK’ya karşı yığınak yapmasına ABD, Barzani, Talabani ve PKK ortak tepki vermektedir. Leyla Zana, Erbil’e giderek, Irak Kürtlerinin demokrasi içinde yaşadığından dem vurmakta Türkiye’ye karşı ittifak örgütlemektedir.
    Bugün ortaya çıkan askeri ve siyasi durum Türkiye’nin önüne çok ciddi bir fırsatı yeniden koyuyor. Türkiye bu fırsatı değerlendirerek, Barzani ve Talabani’nin de ötesinde bir tehlike olan PKK’nın askeri gücünü, İran’la koordinasyon içinde bitirmek durumundadır. PKK hem sınırlarımız dahilinde hem de Kuzey Irak’ta ezilmeli, askeri olarak dağıtılmalıdır.
    Bölge ulusları için asıl tehdit: PKK
    Türkiye, İran ve Suriye açısından en büyük tehlikenin ne olduğu üzerinde durulduğu zaman sanırız ki bir çok analiz artık Kürt işbirlikçiliğinin ABD’yle birleştiğini kabul etmektedir.
    Ancak son zamanlarda özellikle Türkiye’de yaygınlaşan önemli bir yanlış PKK’dan çok Barzani’nin tehlikeli olduğu yönündedir. Bu kanıyı yaygınlaştıranların bir kısmı bunu bilinçli olarak yapmaktadır, hedef şaşırtmaktadır, bir kısmı ise farkında olmadan yanlış bir stratejinin savunuculuğunu yapmaktadır.
    Bugün ABD’nin hiçbir sorun yaşamadan anlaştığı, en büyük askeri güce sahip ve en yaygın alanda etkin olan güç PKK’dır. PKK ABD’nin acil müdahale gücü olarak örgütlenirken bilinçli bir tercih yapılmıştır.
    Sonuç olarak Barzani ve Talabani aşiret yapısının dışında bir siyasi ve askeri mekanizmaya sahip değildir. Bu güçlerin Kuzey Irak’taki kendi bölgeleri dışında da bir etkinlikleri olamamaktadır.
    Oysa PKK’nın Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de ayrı örgütleri ve askeri gücü vardır. Bu yapı da birebir ABD’nin istediği yapıdır ve onun isteğiyle bu şekilde gelişmektedir.
    Sözgelimi PEJAK olayına bakarsak kuruluşunun ve eyleme geçişinin, ABD’nin İran’ı hedef göstermesiyle eş zamanlı olduğu görülmektedir ve şu anda da ABD saldırısı için hazırda beklemektedir.
    PKK bu anlamda, aktif gerilla savaşı yapabilecek durumuyla ve bölge ülkelerinin tümünde bulunmasıyla ABD’nin vazgeçemeyeceği dayanağıdır.
    Bu anlamda İranlıların Türkiye’yi ABD’nin, PKK’ya müdahale etmeyeceği yolunda uyarmaları da haklıdır. ABD, bir çok şeyden vazgeçebilir, örneğin klasik bir Amerikancı iktidar olmasına rağmen AKP çok kolayca bir kenara atılabilir ama PKK gibi bir acil müdahale gücü vazgeçilmezdir.
    Bu noktada Türkiye’nin kararlı bir şekilde PKK’yı ezme şansını değerlendirmek dışında bir seçeneği yoktur. Burada esas sorun gene ABD’yle karşı karşıya gelmekten korkmakta yatmaktadır.
    Peki gerçekten de ABD her istediğini yapacak kadar güçlü müdür? Tüm imkanlara sahip midir?
    ABD duruma ne kadar hakim?
    İlham Aliyev’in ABD gezisi ve Bush’la yaptığı görüşmede İran konusunda ABD’nin isteklerini yerine getirmeyeceklerini açıklaması ABD’nin aslında göründüğü kadar duruma hakim olmadığının da kanıtı oldu.
    Sonuçta ABD, Irak’a yerleşmiş de olsa her şeyi yaptıramamakta, herkese sözü geçmemektedir. İran saldırısının en önemli zemini olarak ele aldıkları Azerilerin bu tutumu ABD’yi iyice zora sokmuştur.
    Bu durumda Türkiye ve İran’ın PKK’yı bitirerek ABD’nin durumunu iyice çökertmesi çok da uzak bir ihtimal değildir. Eğer bu adımlar atılabilirse Kürt işbirlikçilere de dayanamadan ABD’nin tek yapabileceği şey İran’ı havadan vurmak olur ve bu da çok bir şey kazandırmayacaktır ancak İran’ı bir ölçüde hırpalamış olacaktır.
    Burada tek mesele olarak PKK’yı bitirmek için yapılacak operasyona karşı ABD’nin ne yapabileceği kalmaktadır.
    ABD, Türkiye ile savaşı göze alamaz
    Rice’ın Türkiye’ye bu olası operasyonu engellemek için geldiği artık kamuoyuna mal olmuş bir şeydir. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı açıklamalar ise önemli ve kararlı mesajlar olarak görülmektedir.
    Bu açıklamalarla Kuzey Irak’ta şu anda da askeri varlığımızın bulunduğu ve bölücülük bitene kadar da bulunacağı açıklanmıştır. Mesajın diğer önemli kısmı da Türk Ordusu’nun gerektiği anda sınırı geçerek sıcak takip yapmaktan kaçınmayacağını ortaya koymuş olmasıdır.
    Bu açıklamanın üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan gelen karşı açıklama, Türkiye’yi yeniden uyaran tarzda oldu. Diğer taraftan da Amerikan Stratejik ve Uluslararası Etüdler Merkezi’nin Türkiye’ye karşı gerekirse askeri önlemlerin alınması yolundaki açıklamaları geldi.
    Bu açıklamalardan paniğe kapılmanın bir anlamı yoktur. Ortada olan bir gerçeklik ABD’nin tüm hassasiyetine rağmen İran’ın şu anda Kuzey Irak’a müdahale etmiş ve sınırı geçmiş olduğudur.
    ABD kendisine o kadar güvenseydi, saldırmak için bahaneler ürettiği İran’a bu durumu bahane ederek saldırırdı. Görülmektedir ki ABD’nin bu müdahaleyi yapacak bir durumu hiçbir şekilde yoktur.
    Diğer taraftan askeri durumu bir kenara bıraktığımız zaman bile ABD’nin Kürtleri korumak amacıyla Türkiye’yle savaşmayı siyasi anlamda da göze alamayacağı ortadadır. Böyle bir durumda ABD, tamamen karşı cepheye geçmiş bir Türkiye ile beraber, İran’ın, Suriye’nin, Azerbaycan’ın, hatta Rusya’nın kendisine karşı ko-numlandığı bir Ortadoğu’yla yüzleşecektir.
    Türkiye elindeki bu kozu iyi değerlendirerek Kürt işbirlikçiliğini, PKK’yı ezmekte gecikmemelidir. Eğer bu yapılabilirse ABD bu sefer ne İran’a ne de Türkiye’ye gerçek anlamda bir saldırıya kalkışabilir.
    ABD’yi def etmenin yolu PKK’yı ezmekten geçer ve bu sanıldığından daha olasıdır.
    Tek sorunumuz varsa o da cesaret göstereceklerin ortaya çıkması sorunudur


    http://www.turksolu.org/107/ataberk107.htm

      Forum Saati Salı 14 Mayıs - 23:28