VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Tehlikenin farkında mıyız?

    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    Tehlikenin farkında mıyız?  Empty Tehlikenin farkında mıyız?

    Mesaj tarafından Admin Ptsi 23 Ağus. - 8:05

    Tehlikenin farkında mıyız?
    Altemur KILIÇ
    06.03.2007





    Cumhuriyet Gazetesi her gün birinci sayfasında bir saat kadranıyla soruyor: “16 Mayıs’ta saatler 100 yıl geri alınıyor. Tehlikenin farkında mısınız?” 16 Mayıs Cumhurbaşkanı seçiminin tarihi.
    Farkındayız.
    Bu seçimle, Atatürkçülüğü hiç benimsememiş olanlar hükümete ve devlete tamamıyla hâkim olacaklar. Bundan sonra oluşacak olan 2. Cumhuriyet’in, kendi özledikleri bir Cumhuriyet olacağını sanıyorlarsa çok yanılıyorlar. Ancak “kum saatinin” böyle işlemesine kendi gafletlerinin yardım ettiğini acaba biliyorlar mı? Sadece mutlak iktidarın değil Türk milletinin ve Atatürk Cumhuriyeti’nin birlik ve bütünlüğünün de tehlikede olduğunun farkındalar mı?
    Farkında iseler umursuyorlar mı?
    Bu Cumhuriyet çöktürülürse bu daha fazla, sözde aydınların ihaneti yüzünden olacaktır. Çünkü onlar gittikçe artan bir tehalükle, bütün milli değerlerimizin ve kurumlarımızın altını oymaktalar. Daha vahimi bu Cumhuriyete sahip çıkması gereken gençlerimizin, “beyinlerini yıkamakta” kafalarını karıştırmaktalar. Güya bilim ve ifade özgürlüğü adına! Evet, kum saati maalesef onların lehine işlemekte, hem birkaç boyutta!
    Tehlike sadece irtica, ülkenin yüz yıl geri götürülmesi değil.

    Milliyet Ankara Temsilcisi Fikret Bila “Bir süredir yapılan tartışmaların, ortaya atılan iddiaların ve dışarıdan içeriden sahneye konan senaryoların akademik, entelektüel münazaralar olmadığını, bunların Türkiye’nin bekasıyla ilişkili” olduğunu yazdı.

    Vaziyeti umumiye


    Önce, şu sırada ülkenin maruz kaldığı tehdit ve tehlikeler yumağı “umumi durum” -bu durum ister istemez- benzerlikleriyle Mustafa Kemal’in 1919’da Samsun’a çıktığındaki “umumi vaziyeti” çağrıştırıyor. Bu zoraki ve edebi bir benzetme değildir. Bunca yıl sonra nasıl olup da, 1919’daki “vaziyete” geldiğimizin acı tablosudur. Ve sanki Mustafa Kemal, 1927’deki NUTUK’unun sonunda olduğu gibi, Türk gençliğini göreve çağırıyor. Gençlik bunun farkında mı?
    Bugün “umumi vaziyet” şudur:


    Türkiye’nin hasımları, ülkeyi henüz işgal etmemişlerse de, önemli kalelerini, medyayı, bazı akademik kuruluşları ele geçirmişler ve de tümünü ele geçirmek üzereler. Türkiye’nin bölünmesi ve Türklerin Anadolu’nun bir köşesine tıkılması için planlar yapılmakta, Milletin bütün değerleri ve çıkarları, savunma mekanizmaları, AB uğruna ve AB kriterlerine göre, yok edilmekte, gevşetilmekte. Bu durumda iktidar gaflet içinde ve hasımlarımızla uyuşma peşinde. Ve adeta bu amaçlara hizmet etmekte. PKK eşkıyası ile, gerekirse sınır ötesinde mücadele etmek için ABD’den icazet bekliyor.

    Washington’un kendi uzun vadeli “Kürt kartı” hesaplarının gereği, bu icazeti vermeyeceği belli olduğu halde! Bazı aydınlar da ya gaflet, dalalet ve hatta ihanetle, bu projeleri desteklemedeler... Ve TC’nin ölümüne öyle alıştırılıyoruz ki Türk Ordusunun ve Türk Devletinin, bir eski başı bile “Bu realiteleri tanımalı ve alışmalıyız” diyebiliyor. Belki de “ülke 8 eyalete bölünmeli” derken bunun ucunun -hele şu sırada- nerelere varacağının, farkında değil ama “artık realite” olarak kabul ettikleri çok farkındalar. Bu karanlık “umumi durum” da bir umut, TSK’nın silahlarının, tesislerinin “henüz” elinden alınmamış olması! Buna da dışarıdan ve içeriden çalışılmakta!

    İşte, tam bu sırada da Fikret Bila asıl tehlikeleri doğru perspektiflerine oturtuyor ve “Son günlerde yapılan tartışmaların ve gündeme getirilen senaryoların hepsi nihai olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ’varlık biçimi’ne dokunuyor. Esas itibarıyla tartışılan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve üzerine oturduğu temel ilkeler ve niteliklerdir.” diyor. Bunlara tekrar değineceğim, ama şimdilik şunu söyleyeyim: Tartışın beyler, “demokrasi demokrasi” diye TC’nin de, demokrasinin de sonunu getirirsiniz!


    Ama Turgut Özakman’ın kulakları çınlasın; Türklerin, Türk gençlerinin “çıldıracaklarını” bilin!



    http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazidetay.asp?AuthorID=78&ArticleID=4607

      Forum Saati Ptsi 13 Mayıs - 20:34