VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Kazakistan olaylarının gerçek nedenleri / Kürt istilası Kazakistan’a sıçradı

    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    Kazakistan olaylarının gerçek nedenleri / Kürt istilası Kazakistan’a sıçradı Empty Kazakistan olaylarının gerçek nedenleri / Kürt istilası Kazakistan’a sıçradı

    Mesaj tarafından Admin Ptsi 23 Ağus. - 8:00

    Kazakistan olaylarının gerçek nedenleri
    Kürt istilası Kazakistan’a sıçradı

    Kazakistan olaylarının gerçek nedenleri / Kürt istilası Kazakistan’a sıçradı Dnbutb
    Hüseyin Adıgüzel



    Üç büyük emperyalist gücün kıskacındaki Kazakistan
    Kazakistan coğrafi konumu, zengin yer altı kaynakları ve geniş coğrafyası ile emperyalizmin en önemli hedeflerinden biridir. Doğu yönünde Çin, Kuzey yönünde Rusya ile sınırlarının olması, coğrafyanın genişliği ve son zamanlarda keşfedilen Karakan’da doğal gaz ve Tengiz petrol yatakları, bu iki ülkenin iştahını kabartmaktadır. Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Afganistan’ı işgal eden ABD dolaylı olarak Kazakistan’a sınır olmuştur. Yani şu anda Kazakistan, üç büyük emperyal güç tarafından kıskaca alınmış bir manzara arz etmektedir.
    Kazakistan olaylarının gerçek nedenleri / Kürt istilası Kazakistan’a sıçradı Kazakistan_1
    Kazakistan olaylarının gerçek nedenleri / Kürt istilası Kazakistan’a sıçradı Kazakistan_2
    Kuzey Kazakistan’da Rusların kurduğu ve Türkiye’den nefreti aşılayan “Rusya’ya Saygı” Derneği ile ABD ve AB tarafından finanse edilen, Batı yanlısı bir çok demokratik toplum örgütü Türkiye’nin bölgeden çekilmesini istemekte ve her fırsatta Türkiye aleyhine provokatör eylemler düzenlemektedir. PKK da her fırsatı değerlendirmekte ve Kazak Türklerini Türkiye aleyhine kışkırtmaktadır. Olaylar birdenbire ortaya çıkmadı. Adı geçen örgütler, yıllardan beri Türkiye aleyhine büyük bir yalan kampanyası ile propaganda yapmaktadır. Bu olaylar, bilhassa kuzey bölgelerinde yoğun propaganda sonucu oluşturulmuş Türk düşmanlığının doğal bir sonucudur. İşin içerisine, para, namus gibi kavramlar kasıtlı olarak sokulmakta gerçek gizlenmeye çalışılmaktadır. Olayların tek amacı vardır: Kazakistan-Türkiye dostluğuna darbe vurmak!
    Devlet başkanı Nur Sultan Nazarbayev, tarafsız bir politika izleyerek bu güçlerin etkisini azaltma çabası içerisinde olmasına rağmen, hâlâ yeteri oranda başarı sağlayabilmiş değildir. Nur Sultan Nazarbayev, 1993 yılında Alm-Ata’da yapılan Bağımsız Devletler Topluluğu liderler zirvesinde, o zamanki Rusya Başbakanı Çernomirdin’in “Gelin eski Sovyetler Birliği’ni yeniden kuralım” teklifine şiddetle karşı çıkmış ve “Avrasyacılık adı altında, eski Sovyetler’i ihya etme çalışmalarının artık bir sonuç vermeyeceğine inandığını” söylemişti. Çünkü, o günlerde Kazakistan’ın ortaya attığı “Orta Asya Türk Birliği/Topluluğu” büyük destek bulmuş ve Türkiye’de zaman içinde bu birliğe/topluluğa katılabileceğini açıklamıştı.
    O günlerden bu günlere, derenin altında çok sular aktı. Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi ile ABD bölgede etkin rol almaya başladı. Gittikçe azalan Rus tehdidi, Putin ile birlikte yeniden hissedilmeye başlandı. Türkiye ise, inisiyatifi başkasına kaptırmanın telaşı içerisinde, ne yapması gerektiğini bilemeden şaşkın ördekler gibi ortada kaldı. O dönem içinde Azerbaycan’ın rahmetli Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ı ziyaret etti. Cumhurbaşkanlarını Bakü’ye davet etti. Onlara, tehlikenin büyüklüğünü tecrübeli bir devlet adamı olarak anlattı ve gösterdi. Türkiye ile birlikte bir birlik oluşturmanın gerekliliğini vurguladı. ABD ve Rusya’yı birbirine düşürmeye çalışmanın, her koşulda birinin hegomonluğunu kabul etme sonucunu doğuracağını açık olarak anlattı. Bu girişimler sonucu, emperyalizme karşı mücadele alanı genişledi.
    Emperyalizim de boş durmuyordu. Demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi moda deyimlerle bu ülkelere yöneldi. Hemen hepsinde oluşturulan Soros Vakıfları aracılığı ile, başta Azerbaycan olmak üzere tüm Türk bölgelerinde yoğun bir çalışma başlatıldı. Yugoslavya’da başlatılan “Turuncu Devrimler” hızla yayıldı. Kafkasya bölgesinde Gürcistan, Karadeniz’in kuzeyinde Ukrayna, Orta Asya’da Kırgızistan Turuncu devrimlerle, istenilen düzeye getirildi. Azerbaycan bu tehlikeyi devlet başkanı İlham Aliyev’in gayret ve basiretli yönetimi ile şimdilik atlattı.
    Doğal olarak ABD’nin bölgede yayılma isteklerine Rusya da bigane kalmadı. O da Putin politikası ile Orta Asya Türk halkları ile iyi ilişkiler kurmaya, Bağımsız Devletler Topluluğu kanalı ile de ekonomik zenginliklere ortak olmaya çalıştı.
    Bugün bu iki gücün ve AB’nin Kazakistan üzerinde büyük ekonomik emelleri vardır. Tengiz petrolleri ve Karakanda’da yeni keşfedilen zengin doğal gaz yataklarının işletilmesi için kurulan konsorsiyumların içinde Rusya, ABD ve bazı AB ülkeleri (İtalya ve Almanya) yer aldı. Ve bunlar bilhassa ABD ARAMCO ile İngiliz BP, Rus Lukoil, İtalyan Gaip şirketleri aslan paylarını kaptılar. Türkiye Petrolleri Anonim ortaklığının çok küçük miktarla konsorsiyum içerisinde yer alması, pek önemli değildir. Esas güç Aramco, BP ve Lukoil şirketlerinin elindedir.
    Kazakistan’da gerçek patron ENKA değil ABD
    Kazakistan’da meydana gelen ve binden fazla Türk işçisinin dövülmesi ve Kazakistan’dan ayrılması ile sonuçlanan olaylar, Tengiz petrol işletmelerinin şantiyesinde gerçekleşmiştir. Bu şantiyelerde Türk işçilerle birlikte Kazak, Amerikalı ve Rus işçiler de çalışmaktadır. Kazakistan’ın kuzey batısında yer alan bu bölge, Kazakistan toprakları içerisinde Rus etkisinin en yoğun olarak yaşandığı bölgelerden biridir. Kazakistan’ın kuzey bölgesi nüfus olarak Rusların çoğunlukta oldukları yerlerdir. Ve bu bölgelerde etkin bir Rus kültürü hakimdir.
    Şantiyelerde faaliyet gösteren ve Türk işçilerinin yoğun olarak çalıştıkları firma ENKA’dır. ENKA uzun yıllardan beri bu bölgede ABD’nin taşeronluğunu yapmaktadır. Yani buralarda ABD firmalarının aldıkları ihaleler, ENKA tarafından taşeron olarak hayata geçirilmektedir. Doğrudan ENKA’nın aldığı bir ihale yoktur. Patron gibi ENKA görünse de esas patron ABD firmalarıdır.
    Bunu özellikle vurguluyorum. Çünkü, bilhassa Alm-Atı ve Astana’da ihaleler alan ve Türk işçileri çalıştıran, fakat hiçbir olaya meydan vermeyen başarılı Türk firmalarını ENKA’dan ayırmak gerektiğine inanıyorum. 20 Ekim 2006 tarihinde meydana gelen olaylar aniden ortaya çıkmış, birdenbire gelişmiş basit, küçük olaylar değildir. Bu bölgede üç dört seneden beri bir çok olay meydana gelmiş, fakat bunlar Türkiye’ye duyurulmamıştır. Yani olaylar uzun bir hazırlık döneminin sonucunda bu boyutlara ulaştırılmıştır ve Türkiye ile Kazakistan arasında soğuk rüzgarların esmesine sebep olmuştur.
    Olayların gerçek nedeni Kazakistan’da cirit atan Kürt örgütleridir
    Kazakistan, esnek anayasası yüzünden bir çok örgütün cirit attığı bir ülke görünümündedir. Bu örgütlerden biri ve bize göre en tehlikelisi PKK’dır. PKK, bu ülkede, 1991 yılından beri, geniş bir şekilde örgütlenmiştir. Örgütün merkez üssü, Alm-Ata’da bulanan Abay Devlet Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü’dür. Hatırlarsanız bebek katili Öcalan yakalandığı zaman, Türk cumhuriyetlerindeki en büyük tepki ve gösteri Alm-Ata’da olmuş, üniversitenin hemen yanında bulunan Türkiye Büyükelçiliği’ne saldırı bile düzenlenmişti.
    PKK’nın Kazakistan’daki lideri, örgütleyicisi, yayıcısı, aslen Gürcistanlı bir Azerbaycanlı olan ve kendisini Kürt olarak takdim eden Abay Üniversitesi Yabancı Diller Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kinyas İbrahimoviç’tir. Bu şahıs 1994 yılında Moskova’da düzenlenen Kürt Konferansı’nın düzenleyicisidir. İsveç’te bulunan Kürdoloji Enstitüsü ile yakın işbirliği içindedir. Davetli olarak 1995 yılında İsveç’e gitmiş. Orada, Türkiye aleyhine olan eylemlerinden dolayı Türkiye’den kaçan gençleri Kazakistan’a getirmiş, onları çeşitli üniversitelere öğrenci yapmış ve onlardan faal militan olarak yararlanmış ve yararlanmaya devam etmektedir. Bu şahsın faaliyetlerinden Türkiye Büyükelçiliği’nin de haberi olduğunu zannediyorum. PKK şu anda, Kazakistan’da gerek siyasi gücü, gerekse militan kadrosu ile en güçlü örgüt konumundadır.
    Kazakistan’da Kürtler Batı yanlısı derneklerle birlikte Türk düşmanlığını körüklüyor
    Kuzey Kazakistan’da Rusların kurduğu ve Türkiye’den nefreti aşılayan “Rusya’ya Saygı” Derneği, ABD ve AB tarafından finanse edilen, Batı yanlısı bir çok demokratik toplum örgütü ki, bunlar Türkiye’nin bölgeden çekilmesini istemektedirler ve her fırsatta Türkiye aleyhine provokatör eylemler düzenlemektedirler. Başta PKK olmak üzere, bu örgütler her fırsatı değerlendirmekte, Kazak Türklerini Türkiye aleyhine kışkırtmaktadırlar.
    Yukarıda, olayların birdenbire ortaya çıkmadığını söyledik. Adı geçen örgütler, yıllardan beri Türkiye aleyhine büyük bir yalan kampanyası ile propaganda yapmaktadırlar. Bu olaylar, bilhassa kuzey bölgelerinde yoğun propaganda sonucu oluşturulmuş Türk düşmanlığının doğal bir sonucudur. İşin içerisine, para, namus gibi kavramlar kasıtlı olarak sokulmakta gerçek gizlenmeye çalışılmaktadır. Olayların tek amacı vardır: Kazakistan-Türkiye dostluğuna darbe vurmak! Kazakistan- Türkiye işbirliğini sona erdirmek. Orada milyarlarca dolarlık Türk yatırımlarına bedavadan konmak. Böylece, Türkiye’yi Orta Asya’dan tamamen dışlamak. Kurulmakta olan antiemperyalist örgütlenmeyi bitirmek.
    Türkiye şu andaki hükümet ile, zaten elini ayağını Türk cumhuriyetlerinden çekmiş durumdadır. Yani oraları ABD ve Rus emperyalizmine teslim etmiş gibi görünmektedir. Malumunuz olduğu üzere, ABD ve AB’li aktörlerce kurulan tezgahlar sonucu oradaki Turuncu Devrim girişimini dolaylı olarak desteklemiş sayıldığımız için Özbekistan ile aramız açıktır ve aramızda tarihin en kötü ilişkisi vardır. Türkiye artık Özbekistan’da sıradan bir devlet olarak bile görülmemektedir.
    Amaç Türkiye-Kazakistan birliğini baltalamak
    Aynı oyun, yine aynı aktörler tarafından şimdi Kazakistan için tezgahlanmış ve Türkiye böylece Orta Asya’dan dışlanacak bir duruma getirilmiştir. Türk hükümetinin olaylarla ilgili sesinin çıkmaması, olumlu ya da olumsuz bir görüş bildirmemesi, olayların devamını istemekle eş değerdir. Çünkü, “söz gümüşse, sükût altındır” sözünün altındaki gerçek, burada tecelli etmektedir. Yani sessizlik, onaylamak anlamı taşımakta ve “beğendim, devam edin” anlamı vermektedir.
    Bu olayların devam etmesi, Türkiye ile Kazakistan’ın arasını kesinlikle açar ve Türkiye Orta Asya’dan dışlanır. Burada bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum. AKP hükümeti iş başına geldiğinden beri, Türk Cumhuriyetleri ile ilgili özel hiçbir çalışma yapmamıştır. Gözünün birini AB’ye, diğerini Arap ülkelerine diken bu hükümetin Türk Birliği gibi bir idealle yakından uzaktan ilişkisi olmadığından, belki, olayların artmasını istemesinin ardında, bir an önce Türk cumhuriyetleri ile ilişkileri kesme düşüncesi de bulunabilir.
    Tengiz petrollerinin bir kısmı, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı ile taşınacak ve dış pazara çıkacaktır. Azerbaycan’ın rahmetli Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Tengiz petrollerinin Bakü-Tiflis hattı ile Ceyhan’a ulaşması için, insanüstü bir gayret sarfetmiş ve Kazakistan Cumhurbaşkanı Nur Sultan Nazarbayev ile 25/30 milyon ton Tengiz petrolünün bu hattan taşınması için anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşma 1997 yılında Bakü’de imzalanmış ve Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren bir anlaşma olmasına rağmen, Türkiye hükümeti tarafından dört yıl içinde gündeme bile getirilmemiştir. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının yıllık taşıma kapasitesi 50 milyon tondur. Bugün Azerbaycan’dan gelen petrol ancak 10 milyon tondur. Bu petrol boru hattının normal masraflarını bile karşılayacak düzeyde değildir. Petrol boru hattının karlı duruma geçebilmesi ancak Tengiz petrolleri ile mümkün olacağından, bu petrolün Bakü-Ceyhan boru hattına akmaması için Türkiye ile Kazakistan’ın arasının açılması gerekmektedir. Şimdi, çıkarılan bu olaylarla bu iş yapılmaya çalışılmaktadır.
    Kürtler Kazakistan’da da ABD’nin taşeronu
    Kazakistan’da olan olaylara çok dikkatli bakmak gerekmektedir. Bu olaylar, yıllardan beri tezgahlanmakta ve Türkiye-Kazakistan ilişkilerine zarar vermeye yöneliktir. Olayların görünen yüzü, Kazak işçilerinin bir kısmının Türk işçilerine saldırısıdır. Görünmeyen yüzü ise, bu saldırıyı düzenleyenlerin, Türkiye’yi bölgeden dışlamaya çalışan emperyalist güçlerdir. Onların Ortadoğu coğrafyasındaki doğal müttefiki PKK, Kazakistan’da da sahnededir.
    Dikkat ederseniz, ABD’nin olduğu ya da içinde yer aldığı her türlü olayda PKK taşeron olarak vardır. Bu Irak’ta da böyledir, Afganistan’da, Kazakistan’da, Azerbaycan’da da böyledir. Amaç, Türklerin çıkarılması PKK’nın yerleştirilmesidir. ABD artık Türkiye’ye güvenmemektedir. Yükselen milliyetçilik dalgası ABD’yi ürkütmektedir.
    Kazakistan’dan bire bir aldığımız bilgiler doğrultusunda, olayları analiz etmeye çalıştık. Nereye bakarsak bakalım, elimizi uzatmaya çalıştığımız her yerde, ABD’yi mutlaka görürüz. ABD, bu yüzden bizim en büyük düşmanımızdır. Bu büyük düşmanın kollarının uzandığı yerlerde, Türklere hayat hakkı tanımayacağı açık olarak görünmektedir.
    Kerkük Türklerinin başına Kürt yöneticileri nasıl getirdiyse, şimdi İran Türklerine de aynı oyunu oynama hazırlığındadır. İran Türklerine, Molla rejimini yıkmak kaydıyla bağımsızlık teklifi götüren ABD’ye inanmak demek, bindiği dalı kesmek demektir. Kazakistan olaylarına şöyle bir bakıvermeleri, neler olabileceğinin görünmesini sağlayacaktır.
    Emperyalizm, bütün gücüyle mazlum halkların coğrafyasına saldırmaktadır. Bu bazen Irak’ta, Afganistan’da olduğu gibi silah gücü ile olmakta, bazen ekonomik, bazen siyasi, bazen sosyal amaçlı olmaktadır. Turuncu Devrimler, işte bu dolaylı saldırıların sonucudur. Haritayı önünüze koyun ve ABD’nin nereleri ele geçirdiğini, nerelere saldırı planladığını inceleyin; göreceksiniz ki, bütün yapılanlar Türkiye’yi Ortadoğu ve Orta Asya coğrafyasında yalnızlaştırmaya yöneliktir. Bu oluşum gerçekleştirildiği an, Türkiye de ABD’nin silahlı saldırısına uğrayacaktır.
    Bunun için uyanık olmalı ve ABD’ye karşı bir antiemperyalist hat oluşturmalıyız. Bu hattın oluşmaması için ABD bütün tetikçileri ile sahnededir. Bunlara dikkat etmek zorundayız ve Kazakistan gibi Türk cumhuriyetleri ile ilişkilerimizi çok sağlam zeminlere oturtmalıyız. Antiemperyalist hat, bu bölgede, Türk Birliği olmadan gerçekleştirilemez.
    Kazakistan olayları Türk Birliğini baltalama planının ilk aşaması
    Bunun farkında olanlar, Kazakistan’da olduğu gibi, diğer Türk cumhuriyetlerinde de aynı provokatif eylemlere baş vuracaklardır. İlk kokular Azerbaycan’dan gelmiş bulunuyor. 6. Kasım Akşamı Arena programında bir Türk iş adamının Azerbaycan’da başına gelenler ekrana çok abartılı bir şekilde getirildi. Konuyu henüz bilmiyorum. Ama bir iki gün içinde Bakü’ye giderek konuyu yerinde araştıracağım. Bunun da bir provokasyon olduğundan emin gibiyim. Ama, bu konu hakkında araştırma yapmadan bir şey yazmayacağım. İnşallah ilerdeki sayılarımızda bu konuyu da gündeme getireceğiz.

    Kazakistan olayları, bir tezgah olarak hazırlanmış ve Türkiye’nin gündemine sokulmuştur. Fakat, bu olayları tezgahlayanlar perde arkasında işini gördüğü ve açıkta Kazak saldırganlar kaldığı için tepkiler onlara yoğunlaşmıştır. Kimse, Kazak saldırganları haklı gördüğümü falan sanmasın. Onlar, büyük suç işlemişlerdir. Ülkelerinde misafir olarak bulunan dili, dini, gelenekleri, tarihi bir kardeşlerine tezgaha gelerek saldırmışlardır. Bunun affedilecek hiçbir yönü yoktur. Failler derhal gerekli cezayı görmelidir. Yalnız, bunlarla uğraşırken, arkada olan esas gücü bir kenara bırakırsak, bu tür olayları daha çok yaşayacağımızı kesinlikle söyleyebilirim. Amaç, arka planda bulunan o provokatif gücü deşifre etmektir. Bu güç emperyalizmdir. Masum halkları birbirine kırdırarak sömürüsünü sürdürmek isteyen emperyal güç!

    http://www.turksolu.org/120/adiguzel120.htm

      Forum Saati Salı 14 Mayıs - 13:40