VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor

    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 1196
    Kayıt tarihi : 15/07/06

    Character sheet
    Field1: 2

    Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor Empty Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor

    Mesaj tarafından Admin Ptsi 23 Ağus. - 7:56

    Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor
    Kürt-İslamcı faşistler
    Türk sesi istemiyor

    “Faşizm insana düşman!”







    Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor Ararat-1
    Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor Ararat-2
    Bugün Kurtlar Vadisi’nin yayınlanmasını engellemek isteyenler 2001’de Türk düşmanı Ararat filminin yayınlanmasını savunuyorlardı.
    Türkleri savunan dizi yasak, Türk düşmanı film ise serbest!
    Faşizme karşı mücadelede bir ekol, burjuva hümanizmine ve liberalizmine dayanır. Aslında sol ile hiçbir ilgisi olmayan bu akımın sembolleşmiş bir sloganı da vardır: “Faşizm insana düşman!” Oysa faşizmin tek kaynağı vardır; o da yine aynı Batı liberalizmi.
    Gerçekte faşizm halka düşmandır. Ulusal egemenliğin emperyalist işbirlikçisi bölücü ve gerici tayfa tarafından tamamen yok edildiği ülkemizde bunu çok daha açık görüyoruz. Onlarca televizyon, gazete, siyasi parti olabilir; ancak hepsi aynı tek sesi dile getirmektedir: “Türk cahildir, Türk cinayete eğilimlidir, Türk vahşidir, Türk paranoyaktır, Türkler tribünde de, sokakta da, tarihte de, gelecekte de kontrol altına alınması gereken barbar bir ırktır.”
    Türkiye’de kurulan Kürt-İslam faşizminin de açıkça gösterdiği gibi, faşizm insan veya tüm insanlara düşman değildir. Faşizm halka düşmandır. Elitisttir. Halkı ve kitleleri küçümser.
    Zaten faşistlere göre, halkı oluşturan kitleler, birey dolayısıyla insan olma düzeyinde değildir. Burjuvalar ise eğitimli, aydın ve seçkindir. Dolayısıyla ‘insan’ kategorisi altında yüceltilen burjuva birey, toplumun ezici çoğunluğu olan halk kesimleri üzerinde bir diktatörlük kurmalıdır ki; liberalizmin hedeflediği ‘insanın doğal haklarından kaynaklanan sonsuz bireysel özgürlüğünü’ gerçek anlamda koruyabilsin.
    Batı liberalizminin faşizme dönüşen halk ve toplum düşmanlığını alın, yanına Haçlı emperyalizminin hiç değişmeyen tarihsel Türk düşmanlığını koyun. Karşınıza Türkiye’nin hakim ideolojisi çıkar: Kürt-İslam faşizmi. Bu, Türk düşmanı, ırkçı, azılı bir ideolojidir.







    Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor Istenmeyen-dizi
    Kurtlar vadiye iniyor itler havlıyor Kurtlar_fragman
    PKK’nın Özgür Gündem gazetesinde günlerce yürüttüğü kampanya sonucunda Kurtlar Vadisi dizisi hakkında daha fragmanları yayınlanırken yüzlerce şikayet geldi. Halbuki, Kurtlar Vadisi Irak filmine adeta bir yanıt olan Türk düşmanı dizi 24 CNBC-e kanalında aylardır yayınlanıyor. Diyorlar ki Kurtlar Vadisi Kürtlere düşmanlık duyguları yaratıyor. İyi de Kürtlere düşmanlık duygusunu Kurtlar Vadisi’ni yasaklayarak ortadan kaldıramazsınız ki. Bu diziyi yasaklasanız o duygu yine orada kalır. Çünkü Kürt
    düşmanlığını bizzat Kürtler yaratıyor. Siz en iyisi Kürtleri “yayından kaldırın”da bu Kürt düşmanlığı bitsin!
    Nerede Batıcı, komprador bir aydın görürseniz insanlıktan ve demokrasiden bahseder. Bu kavramların düşmanı olarak inşa ettikleri kendi ifadeleriyle ‘öteki kimliği’ ise, ‘insanlığa ve demokrasiye kasteden Türkler ve Türklerin faşizmi’dir.
    Türk’e demokrasi yasaktır; ama Türk olmayana her şey serbesttir. Çünkü demokrasi Türklere bırakılamayacak kadar değerli, Türklerden sürekli korunmayı gerektirecek kadar hassastır. İşte en çıplağından bir faşist düzen. Bu düzenin Türkiye’de ideologluğunu sağ ve ‘sol’dan liberaller üstlenmiş durumdadır. Kitle tabanı ve siyasi örgütlenme ise Kürt-İslamcı tarikat-aşiret yapılarına havale edilmiştir.
    Liberallerin ‘insan’ ve ‘özgürlük’ sloganları, faşizmin bayrakları olarak yükselmektedir. Halk, toplum iradesi, Türk ulusu, ulus devlet ve ulusal egemenlik ise Kürt-İslam faşizminin yok etmeye çalıştığı karşıt kavramlardır.
    RTÜK’ü kapatıp KÜRTÜK’ü kuracaklar
    Amacımız Kürt-İslam faşizmini tahlil edecek teorik bir yazı yazmak değil; ancak sadece ve sadece pratik uygulamalarıyla bu faşist hareketin sadece Cumhuriyeti değil, şekilsel demokrasiyi bile yok etme aşamasına geldiğini belirtmek istiyoruz.
    Gazetelerde yer alan bir haber aslında pek çok şeyi açıklıyor: “Kurtlar Vadisi-Terör dizisini RTÜK yayından kaldırabilir.”
    Bu dizi daha yayımlanmadı bile. Yayımlanmadan bir dizi nasıl yayından kaldırılabilir? Bunun Türkiye tarihinde tek bir örneği daha var. 12 Eylül faşizmi döneminde Kenan Evren hiç izlemediği bir filmin, ‘Yorgun Savaşçı’nın yakılması için emir verir. Oysa film TRT tarafından çektirilmiş ve TRT’nin onayını almıştır.
    O dönem Türkiye’de tek bir televizyon kanalı vardı. Bugün ise yüzlerce kanal var; ama aynı uygulama gündemde. Aslında her şey PKK’nın yayın organı Gündem gazetesinin düğmeye basmasıyla başladı. Kurtlar Vadisi filminin, Türk toplumunda ABD’ye ve ABD’nin desteklediği PKK’ya karşı yükselen tepkisini yansıttığı bilinen bir gerçek. Önceki bölümleri ve Kurtlar Vadisi-Irak filmi rekorlar kırdı. ABD bile resmi düzeyde bu filmden rahatsızlığını belirtti. Hatta film için dünya basınında ABD’nin Gece Yarısı Ekspresi dendi.
    Gündem gazetesi, Kurtlar Vadisi-Terör dizisinin PKK’lı teröristlerin ve onları destekleyen emperyalist güçlere karşı büyük düşmanlık besleyen Türk halkının beğenisiyle yine rekorlar kıracağını bildiği için bir kampanya başlattı. Gazeteye göre dizi ırkçı ve Kürt düşmanıydı. Şiddeti ve faşizmi körüklemekteydi. Bunu sadece fragmanından anlamışlardı.
    Bu kampanyaya en büyük destek hemen Doğan Medya’dan geldi. Güya RTÜK’ü 100 kişi şikayet için aramış, bu bir rekormuş, dizi daha yayımlanmadan iptal edilebilirmiş. RTÜK bunu düşünüyormuş.
    İşte Kürt-İslam faşizmi budur. Onlarca tv kanalı var; ancak hangi dizinin oynayacağına bile PKK karar veriyor. RTÜK’ün adı, yakında KÜRTÜK’e dönüştürülebilir.
    Ararat serbest, Kurtlar Vadisi yasak
    Peki ama aynı büyük medya değil miydi “Her şey serbest olsun!” diyen. ‘Popstar’-’popostar’-‘biri bizi gözetler öbürü evlendirir’ türü ahlâksızlık ürünü yarışmalar için ne diyordu medya: “Kardeşim kumanda yok mu zapping yapın!”... “Ekranlar kararmasın!” diye eylem yapanlar kimdi? Kurtlar Vadisi şiddeti özendiriyor da, Rambo isimli Amerikan katili, insanlara çiçek ekmesini mi öğretiyor?
    Yine aynı medya değil miydi “Gece Yarısı Ekspresi filmi gösterilsin, tabular yıkılsın!” diye kampanya yürüten? Türkiye’ye saldıran ve Türklere hakaret eden Gece Yarısı Ekspresi serbest; ama ABD’nin Gece Yarısı Ekspresi denen Kurtlar Vadisi yasak.
    Yine Hürriyet, Milliyet ve Radikal gazeteleri değil miydi Türkleri soykırımcı ve tecavüzcü olarak gösteren Ararat filminin galası Türkiye’de gösterilsin diye kampanya başlatan. İsmet Berkan değil miydi filmi önce izleyin diyen? Ertuğrul Özkök değil miydi galası Ağrı’da yapılsın diyen? Şimdi neden önce Kurtlar Vadisi’ni bir izleyelim demiyorlar, daha yayımlanmadan yayından kaldırılsın istiyorlar?
    Kurtlar Vadisi filmi ve dizisi için Amerikan düşmanı, Yahudi düşmanı, Batı düşmanı, Kürt düşmanı dahil her şey söylendi. İddia sahibi kanıtlamakla yükümlüdür; ancak bizim kesin bildiğimiz bir şey var. Türkleri ABD’yi yok etmek isteyen El Kaideci teröristler olarak gösteren ‘24’ isimli dizi Türkiye’de yayın yapan CNBC-E kanalında, Türkiye’yi kadınların recmeden vahşi insanlarla dolu, bombalanması gereken bir ülke olarak gösteren ‘West Wing’ dizisi ise yine Türkiye’de yayın yapan Bussiness Channel’da hâlen yayımlanmaktadır. Hiçbir gazete yazarı da “bu diziler yasaklansın” dememiştir.
    Kısacası Kürt-İslam faşizminde her türden Türk düşmanı, ırkçı propaganda filmi serbesttir; ancak Türk milletinin onurunu ve vatanı için mücadele azmini gösteren her türlü yayın yasaktır. Bir de “PKK’nın kanalı Roj TV Türkiye’de yayın yapsın,” diyorlar. Ne gerek var?!
    Türk’e yürüyüş yasak
    12 Eylül öncesi ABD’nin has adamı Demirel bile, “Yollar yürümekle aşınmaz.” demişti; ancak anlaşılan Kürt-İslamcı faşistler Türklerin yürümesiyle yolların aşınabileceğini düşünüyor.
    Bir hükümet düşünün; Kürt-İslamcı İçişleri Bakanı Türk bayrağıyla düzenlenecek, milli hassasiyeti yüksek eylem ve yürüyüşlere muhbir sokulması ve bu yürüyüşleri engellenmesi için genelge yayımlıyor. Anayasa’da bütün Türk vatandaşlarına verilmiş olan haklar bir genelgeyle ortadan kaldırılıyor.
    İstanbul’un yolları 8 km boyunca hükümetçe kapatılıyor. Şehrin ortasında “Katil Devlet!”, “Hepimiz Ermeniyiz!” sloganlarıyla insanlar yürütülüyor. Başbakan bu gösteriye “Mükemmeldi.” diyor.
    Ama çocuğu yaşlısıyla elinde Türk Bayrağı ve Atatürk resmiyle yürümek isteyen, “Hepimiz Türk’üz, Hepimiz Mustafa Kemal’iz” diyen Türk vatandaşlarının önüne binlerce polis ve panzerler çıkarılıyor.
    “Ben Türk değilim, ben Türkiyeliyim, Kürdüm, Ermeniyim, Rumum, Apocuyum” diyorsanız yollar açık. Sadece yollar açık değil, isterseniz Türk bayrağını yırtabilirsiniz. İsterseniz Apo pankartları açabilir, polise saldırıp, otobüs yakıp, insanları güpegündüz şehrin ortasında öldürebilirsiniz. Bu eylemlere müdahale yasaktır. Gerekçe basit: Provokasyon olur(!)... PKK’ya serbestlik sağlanırsa, PKK daha ılımlı olacakmış. Zaten Tayyip Erdoğan da demedi mi? “Onlar saldırmazsa biz niye durup dururken saldıralım.”
    Ve eğer vali ve emniyet müdürleri, Kürt-İslam faşizminin bu kanundışı rejimini değil, Anayasa ve yasaları esas alırsa mutlaka görevden alınır.
    Bakınız Ordu’ya. Türk köylülerinin fındık fiyatlarını protesto için Anayasal hakları çerçevesinde düzenledikleri mitingin gerekirse silah kullanarak zorla dağıtılması yönünde emniyet müdürüne emir veriliyor. Kim tarafından? AKP’li bir milletvekili tarafından. Tamamen yetkisiz bir kimsenin talimatını dinlemeyen ve kendi halkının kanına girmeyen emniyet müdürü hemen o akşam Başbakan Tayyip Erdoğan’ın emriyle görevden alınıyor.
    Yine Bözüyük’te, Trabzon’da şehrin ortasında terör estiren PKK’lılara karşı tepki gösteren halkı bastırmadı, ezmedi diye mülki amirler ve emniyet müdürleri görevden alınıyor.
    Peki kim ödüllendiriliyor? Büyük medya ve PKK medyasının ‘AB valisi’, ‘demokrat vali’, ‘süper vali’ dediği Diyarbakır Valisi ödüllendiriliyor. Neden? Nevruz’da Diyarbakır’ın göbeğinde bölücü örgütün sözde bayraklarını ve Apo’nun posterlerini açan, camları aşağıya indiren, arabaları yakan, polise ateş açan göstericilere tek bir müdahalede bulundurtmadığı için. Diyarbakır Belediye Başkanı’nın peşine takılıp, yüzü maskeli teröristlerle onları sakinleştirme adına görüşerek devletin şerefini beş paralık ettiği için. Bu vali “Provokasyona gelmemiş. AB’ye Türkiye’deki değişimi göstermiş.”... Yanındaki emniyet müdürü bile isyan edip istifa ediyor.
    İşgal yıllarında bile vatanına hizmet edebilen mülki amirler vardı. Bugün ipinizi hemen çekerler. İşte Kürt-İslam faşizmi budur.
    Salazar bile futbolu yasaklayamamıştı
    Gazetelerde başka bir haber: “Futbol maçlarında atılan “Hepimiz Türk’üz, Hepimiz Mustafa Kemal’iz” sloganlarına tepki gösteren spordan sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin gerekirse ligdeki tüm maçların seyircisiz oynanabileceğini belirterek kulüpleri uyardı.”
    Portekiz’deki Salazar faşizminin meşhur bir formülü vardır. 3F: futbol, fiesta, fado... Faşizmin yasaklamadığı üç halk etkinliği bunlardır. Halka Türk bayrağıyla yürüyüşün dahi yasaklandığı koşullarda insanlar bir tek futbol maçlarında tepkilerini dile getirebiliyor; ama Kürt-İslam faşizmi futboldan bile korkuyor, yasaklamaya kararlı.
    Daha birkaç yıl önce Türk milli takımı dünya üçüncüsü, futbol takımları Avrupa şampiyonu olurken, bugün Türk futbolu dibe vuruyor. Rastlantı mı? Hayır. Kürt-İslam faşizmi Türk milletinin futbolla bile sevinmesini, sokağa çıkmasını, bayrağına sarılmasını engellemek istiyor.
    Halkına düşman kara gömlekliler Trabzon’da
    Faşizmin simgelerinden biri ‘kara gömlekliler’dir. İtalyan faşisti Mussolini bu kara gömlekli milislerle Roma’da yürüyüp, dikta rejimini kurmuştu. Hitler de benzer milislerle halkına kan kusturdu ve yıldırdı. Kara gömlekliler aslında halk düşmanlarıdır. Bu yüzden faşistlerin verdiği her emri büyük bir sevinçle yerine getirirler.
    Türkiye’de halk düşmanlığına örnek için Can Dündar’ın tribünlerdeki halk tepkisine nefretini kustuğu şu yazısına kısaca göz atalım: “Amma da çok katil varmış Türkiye’de... 10 yılda 15 milyon işsiz yarattık her yaştan... Kazara bir işi olsa da mesleği olmayan, yarın umudu taşımayan, yılgın, umutsuz, çaresiz, öfkeli, bağnaz kalabalıklar… Geçen hafta Dink’in katillerinin peşindeydik. Bu hafta tribünler dolusu katil adayıyla karşı karşıyayız. Siyasetin görev sahasından toplumbilimin uzmanlık alanına geçtik...”
    Can Dündar “Hepimiz Apocuyuz” diye yürüyen PKK’lı teröristleri değil, “Hepimiz Türk’üz” diyen sıradan futbol seyircisini katil sürüsü ilan ediyor. Ve diyor ki bu işi siyaset değil toplumbilim çözer. İşte tam bir kara gömlekli. Toplumbilimi de yetersiz görüp gen bilimi alanına atlaması an meselesi olan bir ırkçı. Siyaset, tartışmak, doğruları bulmak onların işi değil zaten. Böylelerine bazıları ‘toplum mühendisi’ der. Çok yanlış. Bunlar ‘toplum kasabı’. Ellerine keskin neşterlerini alırlar, ‘toplumbilimi’ adına ‘katil, barbar, özürlü, aşağı ırk’ olarak gördükleri kim varsa acımasız darbelerle keserler.
    Kara gömlekliler en son Trabzon’u hedef seçtiler. “Aydınlar Trabzon’u aydınlatmaya gidiyor.” adı altında Trabzon halkını ‘eğitmek ve aydınlatmak’ için şehre doluştular. Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, AK Parti Sakarya Milletvekili Süleyman Gündüz, Nuray Mert, Sunay Akın, Nihat Genç, Fuat Saka, Volkan Konak, İbrahim Karagül gibi sağdan soldan her kesimden isim Trabzon halkıyla “empati” kurma adına panel düzenlediler. Trabzonlular misafirperverdir. Bu aydınları kırmadılar. Salona dinlemeye gittiler. Kürsüye çıkanlar halkı suçladı. Trabzonlular dahil tüm Türkleri Hrant Dink’in katili ilan ettiler. Başka biri “Hepimiz Ermeniyiz” diye kürsüden salondakilere bağırdı.
    Kendisine tepeden bakan ve aşağılayan bu ‘aydın’ sürüsüne sonunda dayanamayan Trabzonlular tepki gösterdiler. Tamamen yönlendirilen ve halka saygı duymadan halkı eğitmeye koyulan bu insanlar aydın sıfatını ne kadar hak edebilir. Ertesi gün medya salondaki tepki gösteren ‘densiz Trabzonlulara’ yine nefret kustu. Trabzon halkı üzerinde çok tehlikeli bir deney yapılıyor. Ufuk Güldemir “Ordu, Trabzon’a girip, şehri ele geçiren sapık ideolojiyi temizlesin.” demişti. Türk ordusunun böyle bir şey yapmayacağı açık. ABD ordusu da hemen gelemeyeceğine göre yakında Trabzon’a başına Can Dündar’ın geçtiği bir kara gömlekliler ordusu gönderebilirler.
    Tarihin en büyük soykırımına doğru
    Tayyip Erdoğan’dan tutun, Mehmet Ağar’a kadar tüm parti liderleri bir türkü tutturdu: “Siyasi partiler milliyetçilik üzerinden politika yapmasınlar.”
    Bu Türkiye’de parlamentarizme dayalı şekilsel demokrasinin tamamen son bulmasının işaretidir. Artık etnikçilik, bölücülük, mezhepçilik, dincilik, işbirlikçilik üzerinden siyaset yapanlar diyor ki: “Biz siyasetimizi böyle yaparız; ama başkası da bizim yaptığımızın dışına çıkmasın.”
    Normal bir demokraside böyle konuşan bir siyasi parti liderine gülerler. Sana ne kardeşim? Sen kendi partine bak. İstersen milliyetçilik yapma. İstersen bayrağa karşı çık. “Türklük kavramı Anayasa’dan kalksın!” de. “PKK’yla anlaşalım!” de. Seni tutan yok ki. Seçimlerde halk istediğini seçer.
    Ama artık biçimsel demokrasi bile Kürt-İslamcı diktatörlüğün devamı için tehlike. Tüm siyasi söylemler aynı çizgide olsun istiyorlar. ABD, AB, Kürt-İslam karşıtı tek bir çatlak ses duymak istemiyorlar. Kendi partilerinin politikasıyla değil CHP, Genç Parti veya benzeri partilerin siyaseti ve söylemleriyle uğraşılıyor. Veya işi gücü bırakıp ‘küçük marjinal ulusalcı grup’ dedikleri Kuvayı Milliyecileri tutuklatmaya, örgütlerini ve yayınlarını yasaklatmaya çalışıyorlar.
    Bu tek parti diktatörlüğüne, hatta tüm parti ve kitle örgütlerinin yasaklandığı bir Kürt-İslam faşizmine doğru atılan önemli bir adımdır.
    Faşizmin halk düşmanı ve emperyalist nitelikte olduğu doğrudur; ama tarihin belli dönemlerinde faşizm bir ırka veya ulusa düşmanlıkla özdeşleşir. Almanya’da Yahudi düşmanlığı, İtalya’da Habeş ve Arap düşmanlığı gibi. Bugün emperyalizm tarihin en büyük soykırımlarından birine hazırlanıyor. Anadolu’da Türkleri yok etmek istiyorlar. Kürt-İslam faşizmi bunun ürünü. Kısacası faşizm insana değil, Türklüğe düşman; çünkü faşistler Türkleri insan olarak görmüyor.

    http://www.turksolu.net/126/ozsoy126.htm

      Forum Saati Salı 14 Mayıs - 13:31