Gözleri Yaşlı Faşizm!..
22 Temmuz 2010 Perşembe
Burnumu fırt fırt çekiyorum olmuyor, yutkunuyorum hiç olmuyor, hani dokunsanız salya sümük hüngürdemeye başlayacağım…Kolay değil tabii; karşımda koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ağlıyor!.. Karşılıklı ağlaşırken aniden aklıma geliverdi, Tayyip Bey niçin gözyaşlarına boğulmuştu acaba? İyice dikkat kesildim, baktım Nevzat Çelik’in, 12 Eylül hapishanelerinde yıllarca çürümeye terk edilen, açlık grevlerinden, kanla, ateşle bastırılan direnişlerden süzülüp gelen sevgili Nevzat’ın “Şafak Türküsü”şiirinden dizeler okuyor... Ne oluyor dememe kalmadan, daha 17’sinde yaşı büyütülüp ipe çekilen Erdal Eren’in adı çalındı kulağıma... Tayyip Bey, 12 Eylül karşıdevriminin“Asmayalım da besleyelim mi?” şeklinde özetlenebilecek alçakça mantığı sonucu idama gönderilen isimleri sayıyor ve ekliyordu:
- Tam 30 yıl sonra, yine bir 12 Eylül günü, gencecik ölümlerle, zamansız vedalarla, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana taşıyan zihniyetle hesaplaşacağız…
Acı acı güldüm…
Daha doğrusu ürperdim…
Sırf Anayasa Mahkemesi ile Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu, yani yüksek yargıyı ele geçirmek için 30 yıl önce asılmış çocukları bile kullanmayı göze alan pervasızlık gerçekten yüreğimi sıkıştırdı…Ekranlardan milyonlarca insanın gözünün içine baka baka gerçekleri saptıran siyasetçinin, şayet amaçladığı hedefe ulaşabilirse neler yapabileceğini düşününce, bu ülke adına, çocuklarımız adına korktum…
Şimdi, sormak lazım; madem 12 Eylül rejimine bu kadar öfkeli, bu denli hınç doluydunuz, bu dönemin simgesi olan, o idamların emrini veren Kenan Evren’i niçin Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde ağırladınız?.. Tayyip Bey defalarca yemek sofralarında bu darbeciyle kahkahalar attı!.. Bülent Arınçniçin bu diktatörle, hem de kendi seçim bölgesi Manisa’da açılışlar yapıp kurdeleler kesti?
Madem 12 Eylül darbecilerinin ve yardakçılarının yargılanmasını bu denli istiyordunuz; niçin TBMM’de görüşmeler yapılırken CHP’nin “Geçici 15. maddeyi kaldırmak darbecilerin yargılanmasını sağlamaz. Gelin özel madde koyalım, yargı yolunu açalım” önergesini reddettiniz?!.
Madem darbelere, darbecilere bu denli karşısınız; gazetecileri, bilim insanlarını, bu topraklar için canını ortaya koyan askerleri daha suçlarını bile bilmeden yıllarca hapiste çürüteceğinize, niçin 27 Nisan muhtırasını yazan Yaşar Büyükanıt’tan hesap sormadınız? Bırakın hesap sormayı, göğsüne“üstün hizmet” madalyası takıp, altına trilyonluk Audi’yi hangi vicdan kriterlerine dayanarak çektiniz?..
Bu soruların yanıtı yok!.. Bu sorulara ve benzeri binlerce soruya ne Tayyip Bey, ne de şürekası tek bir yanıt veremez. Defalarca yazdım, bir kez daha üstüne basa basa yazıyorum; amaç 12 Eylül faşizmiyle hesaplaşmak filan değil, ülkeyi demir yumrukla yönetmenin önündeki son engelleri kaldırmaktır...
- Bunun adı da dinci faşizmdir!..
Bir Yurtsevere Mektup (71)
Sevgili kardeşim Balbay, Silivri Tutsak Kampı’nda 500 günü devirdin… Sözcü gazetesinde sevgili Mehmet Türker’in“Mustafa Balbay ve 12 bin 48 saat” başlıklı yazısını okurken, İlhan Abi’nin sıklıkla tekrarladığı “zaman, mekân, uzam”kavramlarını düşündüm. 500 gün, 12 bin saat… Türker, yazısında, “MünevverKarabulut’u testereyle doğrayan sadistin babası cinayete iştirakten yargılanıyor ama dışarıda.. kalpazanlık, yolsuzluk, sahtecilik yapanlar Meclis’te, Atatürkçü yurtseverler içeride” diyordu... Hukukun böylesine katledildiği bir dönem yaşanmadığını söylüyordu... Madem hukuk böylesine ayaklar altına alınmış durumda, acaba diyorum, kendimize özgü bu “hukuk kurallarına” yeni bir madde ekleyemez miyiz?.. Örneğin “Vekâleten Tutukluluk”olamaz mı?.. Gönüllü kişi, içerdeki tutuklunun yerine geçer, böylece insanlar çoluk çocuğunu haftada yalnızca 75 dakika görmekten kurtulur, babasının cenazesine katılabilir… Baksana Tayyip Bey gözyaşları içinde, Ertuğrul Günay’ın 12 Eylül’de babasının cenazesine katılamayışını anlatıyor, burnunun dibinde Mehmet Haberal dururken!.. Bu önerimi ilgililerin takdirine sunuyorum...
Seni ve tüm yurtseverleri sevgi ve özlemle kucaklıyorum.
-----------------------------------------
http://www.haber3.com/gozleri-yasli-fasizm..-105994y.htm
Ümit Zileli umitzileli@gmail.com |
22 Temmuz 2010 Perşembe
Burnumu fırt fırt çekiyorum olmuyor, yutkunuyorum hiç olmuyor, hani dokunsanız salya sümük hüngürdemeye başlayacağım…Kolay değil tabii; karşımda koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ağlıyor!.. Karşılıklı ağlaşırken aniden aklıma geliverdi, Tayyip Bey niçin gözyaşlarına boğulmuştu acaba? İyice dikkat kesildim, baktım Nevzat Çelik’in, 12 Eylül hapishanelerinde yıllarca çürümeye terk edilen, açlık grevlerinden, kanla, ateşle bastırılan direnişlerden süzülüp gelen sevgili Nevzat’ın “Şafak Türküsü”şiirinden dizeler okuyor... Ne oluyor dememe kalmadan, daha 17’sinde yaşı büyütülüp ipe çekilen Erdal Eren’in adı çalındı kulağıma... Tayyip Bey, 12 Eylül karşıdevriminin“Asmayalım da besleyelim mi?” şeklinde özetlenebilecek alçakça mantığı sonucu idama gönderilen isimleri sayıyor ve ekliyordu:
- Tam 30 yıl sonra, yine bir 12 Eylül günü, gencecik ölümlerle, zamansız vedalarla, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana taşıyan zihniyetle hesaplaşacağız…
Acı acı güldüm…
Daha doğrusu ürperdim…
Sırf Anayasa Mahkemesi ile Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu, yani yüksek yargıyı ele geçirmek için 30 yıl önce asılmış çocukları bile kullanmayı göze alan pervasızlık gerçekten yüreğimi sıkıştırdı…Ekranlardan milyonlarca insanın gözünün içine baka baka gerçekleri saptıran siyasetçinin, şayet amaçladığı hedefe ulaşabilirse neler yapabileceğini düşününce, bu ülke adına, çocuklarımız adına korktum…
Şimdi, sormak lazım; madem 12 Eylül rejimine bu kadar öfkeli, bu denli hınç doluydunuz, bu dönemin simgesi olan, o idamların emrini veren Kenan Evren’i niçin Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde ağırladınız?.. Tayyip Bey defalarca yemek sofralarında bu darbeciyle kahkahalar attı!.. Bülent Arınçniçin bu diktatörle, hem de kendi seçim bölgesi Manisa’da açılışlar yapıp kurdeleler kesti?
Madem 12 Eylül darbecilerinin ve yardakçılarının yargılanmasını bu denli istiyordunuz; niçin TBMM’de görüşmeler yapılırken CHP’nin “Geçici 15. maddeyi kaldırmak darbecilerin yargılanmasını sağlamaz. Gelin özel madde koyalım, yargı yolunu açalım” önergesini reddettiniz?!.
Madem darbelere, darbecilere bu denli karşısınız; gazetecileri, bilim insanlarını, bu topraklar için canını ortaya koyan askerleri daha suçlarını bile bilmeden yıllarca hapiste çürüteceğinize, niçin 27 Nisan muhtırasını yazan Yaşar Büyükanıt’tan hesap sormadınız? Bırakın hesap sormayı, göğsüne“üstün hizmet” madalyası takıp, altına trilyonluk Audi’yi hangi vicdan kriterlerine dayanarak çektiniz?..
Bu soruların yanıtı yok!.. Bu sorulara ve benzeri binlerce soruya ne Tayyip Bey, ne de şürekası tek bir yanıt veremez. Defalarca yazdım, bir kez daha üstüne basa basa yazıyorum; amaç 12 Eylül faşizmiyle hesaplaşmak filan değil, ülkeyi demir yumrukla yönetmenin önündeki son engelleri kaldırmaktır...
- Bunun adı da dinci faşizmdir!..
Bir Yurtsevere Mektup (71)
Sevgili kardeşim Balbay, Silivri Tutsak Kampı’nda 500 günü devirdin… Sözcü gazetesinde sevgili Mehmet Türker’in“Mustafa Balbay ve 12 bin 48 saat” başlıklı yazısını okurken, İlhan Abi’nin sıklıkla tekrarladığı “zaman, mekân, uzam”kavramlarını düşündüm. 500 gün, 12 bin saat… Türker, yazısında, “MünevverKarabulut’u testereyle doğrayan sadistin babası cinayete iştirakten yargılanıyor ama dışarıda.. kalpazanlık, yolsuzluk, sahtecilik yapanlar Meclis’te, Atatürkçü yurtseverler içeride” diyordu... Hukukun böylesine katledildiği bir dönem yaşanmadığını söylüyordu... Madem hukuk böylesine ayaklar altına alınmış durumda, acaba diyorum, kendimize özgü bu “hukuk kurallarına” yeni bir madde ekleyemez miyiz?.. Örneğin “Vekâleten Tutukluluk”olamaz mı?.. Gönüllü kişi, içerdeki tutuklunun yerine geçer, böylece insanlar çoluk çocuğunu haftada yalnızca 75 dakika görmekten kurtulur, babasının cenazesine katılabilir… Baksana Tayyip Bey gözyaşları içinde, Ertuğrul Günay’ın 12 Eylül’de babasının cenazesine katılamayışını anlatıyor, burnunun dibinde Mehmet Haberal dururken!.. Bu önerimi ilgililerin takdirine sunuyorum...
Seni ve tüm yurtseverleri sevgi ve özlemle kucaklıyorum.
-----------------------------------------
http://www.haber3.com/gozleri-yasli-fasizm..-105994y.htm