Anasayfa
Rıza Zelyut
Meclis'te ümmetçi-bölücü işbirliği
Türkiye'nin sürüklendiği uçurumu görmek istemeyenlere bir sözümüz yok. Fakat; bu ülke için azıcık kaygılanan vatandaşa ana tehlikeyi işaret ediyoruz: Cumartesi günü TBMM'de ortaya çıkan işbirliğine bir bakın; yeter.
Birbirleri ile ölümüne kavgalı imiş gibi gözüken AKP ile MHP, MHP ile DTP aynı çanağa oy attılar.
Meclis'ten geçen türbanı serbest bırakan anayasa değişikliğini bu üç parti yaptı. CHP ise bütün gücü ile bu ittifakı durdurmaya çalıştı.
ÜÇLÜNÜN AMACI
Bu üç partinin aynı amaç çevresinde bir araya gelmesi hiç kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü; hedefte Cumhuriyet Türkiyesi'ni değiştirmek; dönüştürmek vardır.
Tayyip Erdoğan'ın daha 1996 yılında ABD tarafından hazırlandığını Aydınlık Dergisi o tarihte deşifre etmişti. Amerika'nın Ortadoğu'ya yeni bir biçim vermek hedefinde kullanılacak isimlerden birisiydi Tayyip Erdoğan. Kendisi de Türkiye'yi de bölmeyi amaçlayan ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olduğunu açık açık söylemiştir. Bu yüzden de Ecevit hükümeti 2001 yılında ekonomik kriz çıkartılarak çökertilmişti.
AKP'yi kuran kadroların ideolojisi; cumhuriyetin yerine İslamcı bir yapının getirilmesini hedefliyordu. Bu gerçek, Başbakan Erdoğan'ın en önemli danışman olarak görevlendirdiği Prof. Ömer Dinçer'in 1995'te yazdığı bir makalede bütün açıklığı ile ortaya konmuştu. Bugün yine Ömer Dinçer; uzaktan; bu Cumhuriyet rejimini İslam rejimine dönüştürme işini Başbakan adına götürüyor. Türban üzerinden yürütülen mücadelenin özü de budur.
MHP ise, daha kurulurken ümmetçi bir tabana oturtuldu. Kurucuların (Alparslan Türkeş, Dündar Taşer vb...) milliyetçi görünmeleri, bu gerçeği örtemedi. 1980'den sonra ise MHP tamamen ümmetçi bir tarzda yeniden yapılandırıldı ve bozkurt atılıp yerine üç hilal oturtuldu.
Bu yapısı yüzünden MHP 1980 öncesinde ABD tarafından Türkiye'de darbe yapılacak ortamın yaratılmasında kullanıldı. Bugün ise AKP'nin yanına eklenerek, Türkiye'de ABD planının uygulanmasında ikinci kez kullanılıyor.
DTP ise; ümmetçi olmamasına karşı; Kürtçü milliyetçi parti olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin parçalanmasına yol açacak Kürdistan projesini yürütüyor. DTP ile AKP ve MHP; sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nin var olan yapısına karşı işbirliğine gidiyorlar. Bunu da bu cumhuriyetin asıl kurumu olan TBMM'de ortaya koyuyorlar. Ümmetçilerle bölücülerin bu ihanetini görüp karşı tavır almazsak; devletimizin geleceği karanlıktır.
CESUR OLMAK
Çözüm bellidir: Cumhuriyetçiler, çağdaş yaşam biçiminden yana olanlar; atalarının yarattığı büyük tarihe bağlı bulunanlar, artık daha kararlı olmalıdırlar. Cumhuriyetçiler de ümmetçiler kadar cesur olmalıdırlar. Düzenlenen mitinglere daha çok katılım gerekiyor. Bu mitinglerde sadece bayrak değil, başka pankartların da yer alma zamanı gelmiştir. Ümmetçi-bölücü takımına; 'çağdaş yaşam biçimimizi' terk etmeyeceğimizi gösterebilmeliyiz. Bir aydın olarak; bu mücadelenin içinde sadece kalemimle değil eylememle de paramla da yer aldım; almaya da devam edeceğim.
ÜNİVERSİTELİ GENÇLİK
Cumhuriyetçiler; çağdaş yaşam modelini, aklı ve bilimi savunmak için mücadele ediyorlar. Bu savunma alanları, bilim ve eğitimin yaşatılıp yürütüldüğü alanlardır. Üniversiteler bu alanlarda var olabilirler. Bugün üniversiteli gençlik; kendi yaşam alanlarına saldıran ümmetçi-bölücü takımına karşı etkisiz durumda görünüyor. Türkiye'nin en eğitimli kesimini oluşturan bu gençlere bir hatırlatma:
Sizin öğretmenleriniz gerici-bölücü ittifakına karşı eyleme geçmiş ama siz ortada yoksunuz...
Sizin öğretmenleriniz; bu ülkenin en aydın, en eğitilmiş kesimidir. Onların karşısındakiler ise halkın yoksulluğunu ve cehaletini kullanan yıkım ekibidir.
Bizler 1960'larda, 70'lerde öğrenci iken emperyalizme karşı Türkiye Cumhuriyeti'ni savunduk.
Şimdi sıra sizlerde...
Ses verin; gerçekten sizler üniversitelerde var mısınız?
Meclis'te ümmetçi-bölücü işbirliği
Türkiye'nin sürüklendiği uçurumu görmek istemeyenlere bir sözümüz yok. Fakat; bu ülke için azıcık kaygılanan vatandaşa ana tehlikeyi işaret ediyoruz: Cumartesi günü TBMM'de ortaya çıkan işbirliğine bir bakın; yeter.
Birbirleri ile ölümüne kavgalı imiş gibi gözüken AKP ile MHP, MHP ile DTP aynı çanağa oy attılar.
Meclis'ten geçen türbanı serbest bırakan anayasa değişikliğini bu üç parti yaptı. CHP ise bütün gücü ile bu ittifakı durdurmaya çalıştı.
ÜÇLÜNÜN AMACI
Bu üç partinin aynı amaç çevresinde bir araya gelmesi hiç kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü; hedefte Cumhuriyet Türkiyesi'ni değiştirmek; dönüştürmek vardır.
Tayyip Erdoğan'ın daha 1996 yılında ABD tarafından hazırlandığını Aydınlık Dergisi o tarihte deşifre etmişti. Amerika'nın Ortadoğu'ya yeni bir biçim vermek hedefinde kullanılacak isimlerden birisiydi Tayyip Erdoğan. Kendisi de Türkiye'yi de bölmeyi amaçlayan ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanı olduğunu açık açık söylemiştir. Bu yüzden de Ecevit hükümeti 2001 yılında ekonomik kriz çıkartılarak çökertilmişti.
AKP'yi kuran kadroların ideolojisi; cumhuriyetin yerine İslamcı bir yapının getirilmesini hedefliyordu. Bu gerçek, Başbakan Erdoğan'ın en önemli danışman olarak görevlendirdiği Prof. Ömer Dinçer'in 1995'te yazdığı bir makalede bütün açıklığı ile ortaya konmuştu. Bugün yine Ömer Dinçer; uzaktan; bu Cumhuriyet rejimini İslam rejimine dönüştürme işini Başbakan adına götürüyor. Türban üzerinden yürütülen mücadelenin özü de budur.
MHP ise, daha kurulurken ümmetçi bir tabana oturtuldu. Kurucuların (Alparslan Türkeş, Dündar Taşer vb...) milliyetçi görünmeleri, bu gerçeği örtemedi. 1980'den sonra ise MHP tamamen ümmetçi bir tarzda yeniden yapılandırıldı ve bozkurt atılıp yerine üç hilal oturtuldu.
Bu yapısı yüzünden MHP 1980 öncesinde ABD tarafından Türkiye'de darbe yapılacak ortamın yaratılmasında kullanıldı. Bugün ise AKP'nin yanına eklenerek, Türkiye'de ABD planının uygulanmasında ikinci kez kullanılıyor.
DTP ise; ümmetçi olmamasına karşı; Kürtçü milliyetçi parti olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin parçalanmasına yol açacak Kürdistan projesini yürütüyor. DTP ile AKP ve MHP; sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nin var olan yapısına karşı işbirliğine gidiyorlar. Bunu da bu cumhuriyetin asıl kurumu olan TBMM'de ortaya koyuyorlar. Ümmetçilerle bölücülerin bu ihanetini görüp karşı tavır almazsak; devletimizin geleceği karanlıktır.
CESUR OLMAK
Çözüm bellidir: Cumhuriyetçiler, çağdaş yaşam biçiminden yana olanlar; atalarının yarattığı büyük tarihe bağlı bulunanlar, artık daha kararlı olmalıdırlar. Cumhuriyetçiler de ümmetçiler kadar cesur olmalıdırlar. Düzenlenen mitinglere daha çok katılım gerekiyor. Bu mitinglerde sadece bayrak değil, başka pankartların da yer alma zamanı gelmiştir. Ümmetçi-bölücü takımına; 'çağdaş yaşam biçimimizi' terk etmeyeceğimizi gösterebilmeliyiz. Bir aydın olarak; bu mücadelenin içinde sadece kalemimle değil eylememle de paramla da yer aldım; almaya da devam edeceğim.
ÜNİVERSİTELİ GENÇLİK
Cumhuriyetçiler; çağdaş yaşam modelini, aklı ve bilimi savunmak için mücadele ediyorlar. Bu savunma alanları, bilim ve eğitimin yaşatılıp yürütüldüğü alanlardır. Üniversiteler bu alanlarda var olabilirler. Bugün üniversiteli gençlik; kendi yaşam alanlarına saldıran ümmetçi-bölücü takımına karşı etkisiz durumda görünüyor. Türkiye'nin en eğitimli kesimini oluşturan bu gençlere bir hatırlatma:
Sizin öğretmenleriniz gerici-bölücü ittifakına karşı eyleme geçmiş ama siz ortada yoksunuz...
Sizin öğretmenleriniz; bu ülkenin en aydın, en eğitilmiş kesimidir. Onların karşısındakiler ise halkın yoksulluğunu ve cehaletini kullanan yıkım ekibidir.
Bizler 1960'larda, 70'lerde öğrenci iken emperyalizme karşı Türkiye Cumhuriyeti'ni savunduk.
Şimdi sıra sizlerde...
Ses verin; gerçekten sizler üniversitelerde var mısınız?
-----------------------------------------------------------------