Mumcu suikasti karanlıkta kaldı
Katledilen gazeteci Uğur Mumcu’nun kızı, “Cinayetin çözüleceğine güvenimiz kalmadı” diyor.
23 Ocak 2008 11:30
24 Ocak 1993’te katledilen Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, cinayetin 15’inci yılında ilk kez konuştu. Güldal Mumcu’nun milletvekili seçilerek, TBMM Başkanvekilliği görevine başlamasının ardından Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda sorumluluğu daha da artan Özge Mumcu, “Zamanında ‘Bir gider bin geliriz’ dendi. O ‘Binlerin’ oluşması için bu vakıf var” diye konuştu.
Mumcu cinayetinin 15’inci yılına girmesine rağmen sürecin “hâlâ ilk günkü yerde” olduğunu söyleyen Mumcu, “Bu 15 yıl bizim için kolay geçmedi. Özlem hiçbir zaman bitmiyor” diye konuştu. AKŞAM’ın sorularını yanıtlayan Mumcu, şunları söyledi:
GÜVENLERİ KALMADI
“İnsanların bu yaşadıklarımıza verdiği tepkiler o kadar güzel ki. Sarılanlar, oğluna kızına ‘Uğur’, ‘Özge’ ismini verenler... Bir anda acısı olan iki taraf oluyorsunuz.. Uğur Mumcu cinayeti benim olduğu kadar Türkiye için de bir kırılma noktası. İnsanlar neden hâlâ anmaya geliyorlar? Bu cinayete karşı neden bu kadar büyük bir öfke oluştu... Hiç kimsenin bu cinayetin çözüleceğine ilişkin güveni kalmadı. Güvenimizi yaratacak bir hükümetin de geleceğini zannetmiyorum. Hâlâ başladığımız yerdeyiz.”
ACI O KADAR KESKİNDİ Kİ...
İnsanın umudunun aydınlatılamadığı bir noktaya geldik. 30 yıldır namlular sizin aydınlarınıza, gazetecilerinize çevrilmiş. Muammer Aksoy öldürüldüğünde 9 yaşındaydım. Bir cinayet gerçeği ile karşılaştım. Sonra Bahriye Üçok öldürüldü. Ve ondan sonra da bu olayları biz yaşadık. Yani durmadan devam etti. 30-35 yıl boyunca kimlerin öldürüldüğüne bakarsanız, hepsinin bu ülkeyi daha iyi düzeye çıkarmak isteyen insanlar olduğunu, Türkiye’yi çok farklı bir noktaya taşımak isteyenler olduğunu göreceksiniz. Toplum olarak neden bu kadar bazı konularda zayıfız diye soruluyor... İşte bütün temel taşlarımızı birer birer yok etmişler. Büyük bir umutsuzluk yaşanıyor ama yaşanmaması lazım. Yapılacak çok şey var. Bundan sonra düşüncesinden dolayı kimse öldürülmezse, işte o zaman umut verecek. Bu kadar basit bir şeyi insanlar nasıl kabul edemiyor hâlâ anlamıyorum.
DİNK’E İÇİM SIZLADI
Umarım bizden sonraki kuşak da bunlarla ilgilenmek zorunda kalmaz. Bırakacağımız miras, bir fikir için öleceğini bile bilmenin ne kadar onurlu olduğudur. Gelecek kuşaklara aktaramak, bu umudu aşılamak lazım. Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink öldürülüğünde de o içimdeki yer var ya nasıl sızlıyor. Olayın adalet, hukuksal yönü farklı bir de o iç acısı var. O kolay bir şey değil. Her olayda o acıyı yaşıyorum. Annem söyler ‘Acıyı bal eylemezsek daha çok acı çekeriz’ diye.”
ANNEM GÜÇLÜ KADINDIR
“Annem Vakıf’la eskisi gibi ilgilenemiyor. Annem, çok güçlü bir kadındır. 15 yıldır ailesi olarak ayakta durmamızı sağladı. Hiçbir zaman koyvermedik hiçbirimiz. Bunun bir mücadele olduğunu ve böyle gideceğini öğrendik. Başka bir yapıda bir insan olsa, kendini bırakabilirdi. Belki de bu noktada olamazdık. Vakıf işleri çok yoğun olsa da zevk alarak bu işleri yapıyorum.”
16 YIL ÖNCEKİ KİTAPLAR HÂLÂ BİZE KAYNAKLIK EDİYOR
“5-6 yıl önce önce, şu an tartıştığımız konular bu kadar gündemde değildi. Ama 1987 yılında bugün tartıştığımız birçok tartışma aynen yaşanıyordu. 1987’de Uğur Mumcu vardı. O dönemdeki her şey bugünle aynı. Özal’ın yerini başkaları aldı. Hikaye değişmedi ama hikaye biraz daha genişliyor. Bu yaşananların ne olduğunu ortaya koyacak, nelerin yaşandığını ortaya koyacak kişiler var elbette ama Uğur Mumcu gibiler yok. Babamın en büyük farklılığı sorunun kökenine inmek, temellerine sol anlayıştan farklı yaklaşımlar koymaktı. Bugünü anlamak için 16 yıl önceki kitaplar hâlâ bize kaynaklık edebiliyor.”
Akşam
----------------------------------------------------------------
http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=330133
Katledilen gazeteci Uğur Mumcu’nun kızı, “Cinayetin çözüleceğine güvenimiz kalmadı” diyor.
23 Ocak 2008 11:30
24 Ocak 1993’te katledilen Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, cinayetin 15’inci yılında ilk kez konuştu. Güldal Mumcu’nun milletvekili seçilerek, TBMM Başkanvekilliği görevine başlamasının ardından Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nda sorumluluğu daha da artan Özge Mumcu, “Zamanında ‘Bir gider bin geliriz’ dendi. O ‘Binlerin’ oluşması için bu vakıf var” diye konuştu.
Mumcu cinayetinin 15’inci yılına girmesine rağmen sürecin “hâlâ ilk günkü yerde” olduğunu söyleyen Mumcu, “Bu 15 yıl bizim için kolay geçmedi. Özlem hiçbir zaman bitmiyor” diye konuştu. AKŞAM’ın sorularını yanıtlayan Mumcu, şunları söyledi:
GÜVENLERİ KALMADI
“İnsanların bu yaşadıklarımıza verdiği tepkiler o kadar güzel ki. Sarılanlar, oğluna kızına ‘Uğur’, ‘Özge’ ismini verenler... Bir anda acısı olan iki taraf oluyorsunuz.. Uğur Mumcu cinayeti benim olduğu kadar Türkiye için de bir kırılma noktası. İnsanlar neden hâlâ anmaya geliyorlar? Bu cinayete karşı neden bu kadar büyük bir öfke oluştu... Hiç kimsenin bu cinayetin çözüleceğine ilişkin güveni kalmadı. Güvenimizi yaratacak bir hükümetin de geleceğini zannetmiyorum. Hâlâ başladığımız yerdeyiz.”
ACI O KADAR KESKİNDİ Kİ...
İnsanın umudunun aydınlatılamadığı bir noktaya geldik. 30 yıldır namlular sizin aydınlarınıza, gazetecilerinize çevrilmiş. Muammer Aksoy öldürüldüğünde 9 yaşındaydım. Bir cinayet gerçeği ile karşılaştım. Sonra Bahriye Üçok öldürüldü. Ve ondan sonra da bu olayları biz yaşadık. Yani durmadan devam etti. 30-35 yıl boyunca kimlerin öldürüldüğüne bakarsanız, hepsinin bu ülkeyi daha iyi düzeye çıkarmak isteyen insanlar olduğunu, Türkiye’yi çok farklı bir noktaya taşımak isteyenler olduğunu göreceksiniz. Toplum olarak neden bu kadar bazı konularda zayıfız diye soruluyor... İşte bütün temel taşlarımızı birer birer yok etmişler. Büyük bir umutsuzluk yaşanıyor ama yaşanmaması lazım. Yapılacak çok şey var. Bundan sonra düşüncesinden dolayı kimse öldürülmezse, işte o zaman umut verecek. Bu kadar basit bir şeyi insanlar nasıl kabul edemiyor hâlâ anlamıyorum.
DİNK’E İÇİM SIZLADI
Umarım bizden sonraki kuşak da bunlarla ilgilenmek zorunda kalmaz. Bırakacağımız miras, bir fikir için öleceğini bile bilmenin ne kadar onurlu olduğudur. Gelecek kuşaklara aktaramak, bu umudu aşılamak lazım. Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink öldürülüğünde de o içimdeki yer var ya nasıl sızlıyor. Olayın adalet, hukuksal yönü farklı bir de o iç acısı var. O kolay bir şey değil. Her olayda o acıyı yaşıyorum. Annem söyler ‘Acıyı bal eylemezsek daha çok acı çekeriz’ diye.”
ANNEM GÜÇLÜ KADINDIR
“Annem Vakıf’la eskisi gibi ilgilenemiyor. Annem, çok güçlü bir kadındır. 15 yıldır ailesi olarak ayakta durmamızı sağladı. Hiçbir zaman koyvermedik hiçbirimiz. Bunun bir mücadele olduğunu ve böyle gideceğini öğrendik. Başka bir yapıda bir insan olsa, kendini bırakabilirdi. Belki de bu noktada olamazdık. Vakıf işleri çok yoğun olsa da zevk alarak bu işleri yapıyorum.”
16 YIL ÖNCEKİ KİTAPLAR HÂLÂ BİZE KAYNAKLIK EDİYOR
“5-6 yıl önce önce, şu an tartıştığımız konular bu kadar gündemde değildi. Ama 1987 yılında bugün tartıştığımız birçok tartışma aynen yaşanıyordu. 1987’de Uğur Mumcu vardı. O dönemdeki her şey bugünle aynı. Özal’ın yerini başkaları aldı. Hikaye değişmedi ama hikaye biraz daha genişliyor. Bu yaşananların ne olduğunu ortaya koyacak, nelerin yaşandığını ortaya koyacak kişiler var elbette ama Uğur Mumcu gibiler yok. Babamın en büyük farklılığı sorunun kökenine inmek, temellerine sol anlayıştan farklı yaklaşımlar koymaktı. Bugünü anlamak için 16 yıl önceki kitaplar hâlâ bize kaynaklık edebiliyor.”
Akşam
----------------------------------------------------------------
http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=330133