“Esir/Ether/İksir/Elixir/Kesir ve Külli Şey’in Üzerine” Hans von Aiberg
Bölüm (1/6) “Etimoloji” Birinci bölüm
Antik Hellenistik kültürün hayranları olan maksatlı ansiklopediler ile şimdiki modern sanal ansiklopediler olan Web linklerinin uydurma hadislerine göre, Esir "ETHER" olarak yunan filozoflarının bir savıdır : evreni dolduran DOLGU anlamında...
Eski ve yeni Grekçe'de kök olarak Ether'in bir YUNANCA anlamı yoktur, çünkü diğer uygarlıklardan devşirmedir. Esir (Ether) Yunanca değildir. Yunanların birincil özelliği, yazılı, belgeli, almanaklı olarak, eski, ancient hatta daha da arkaik uygarlıkların “HİTAP/Kelam/Sözlü” kuşaklar boyu söylencelerini “KİTAP/Kalem/Yazılı” olarak belgelendirmelerinden ibarettir. Biz bu belgeleri "İlk Kaynak" sayarak yanılgıya düşürüldük. Bize böyle mas edilerek belletildi...
Esir'in th harfi hem Eski Helence, hem Arapça, İbranice vb. peltek “s” ile yazılıyor. Buna en yakın İngilizce örnek, ElizabeTH kelimesinin sonundaki okunuşu ya da THink derken baştaki okunuşudur!
Antik dediğimiz Helen uygarlığı çok daha eski tarihi uygarlıklar tarihinin kozmik uzun yılları içinde çok çok yenidir. Antik Mısır'ın Sais rahiplerinin Platon'a Atlantis=Nuh tufanını anlatırken, “Siz Yunanlılar dünkü çocuklarsınız, tarih adına hiçbirşeyden haberiniz yok, sizden onbeşbin küsur yıl önce...” diyerek başladıklarını ve Atlantis'i anlattıklarını biliyoruz.
Yunan hayranlığı, ya da Yunan uygarlığına dayandırılmak istemek boşuna çabalar bugün fiyasko vermiştir. Kulaktan dolma laflar ve önçıkarımlar yerine EKLEKTİK ve çok boyutlu olarak düşünmek elbette post-modern bilim yöntemidir. Eski Yunanlılar bir çok kavimden oluşmuş bir melez kavimdir (Akhialar, Dorlar vb. bilhassa İON'lar, çünkü Yunan kelimesi İONİAN=İyonyalı'nın Arapçasıdır.) Kimi Kelt, kimi Orta Asya’lıve hatta Fenikeli'ler ile uzun yıllar boyu Ege havzasında birbirleriyle karışıp kaynaşmasından ve bunların içinden ORTALAMA bir dil (Kreolce) oluşturdukları malumunuzdur.
Eski Yunanca'nın NET çıkışı Solone'un dönemine uzanır. O döneme kadar ORTAK bir dillleri yoktu (Mikence ticaret diliydi). Şimdiki Yunanca'nın da o ortak dilin yeni bir versiyonu olduğu Yunanların itirafı ile bir kere daha malumdur. Yunancayı bu SONRAKİ KARMA haliyle bir bütün dil gibi ele aldığınızda Ari-Avrupa dil ailesinin üyesi ve İLLİRYA GRAMER dalı üzerine kurulu olduğu da biliniyor...
Tüm bu dillerin atası ARİ-AVRUPA dilidir. Bu dil ise "Hint-Avrupa" dilleri diye bilinen (Yafes'in oğlu Ari'ye dayandırılan) ağababa dildir. Bu dil de Sankritçe veya sanskritçe adıyla bilinmektedir. Bunları özetlemekle, çok uzağa gitmeden sadece sizlere sankritçenin Yunanca denen ortak bir dil oluşturulmadan bin küsur yıl önceden varolduğunun altını çiziyorum : O eski ve ölü dil (Ben dahil onun Latince gibi çok konuşanı var).
O dilde çok önemli bir ipucu var : “EksER” = Bildiğimiz sami dillerindeki “Ekser, ekseriyet, kesir, küsur, küsurat, teksir, matematik kesir, Kesret(Parçacıklar alemi)” vb. olarak Kur'an'a girdiğini de anlıyoruz. Yine bu EKsER kelimesi sankritçe kökenine göre iki türlü türev verir :
a) Kastedilen nesne Katı ise, ingilizcedeki "A piece (of bread)" yerine geçen biçimi;
b) Kastedilen nesne Sıvı ise ingilizcedeki "Some (water)” gibi olan biçimi...
Sankritçede ayrıca "Ses taklidi, örneğin suyu içerken çıkardığımız “lık lık” / “Lıkır lıkır” sesinden türetme olarak Lıkıtad (Liquid) de tüm Hint-Avrupa dil ailesine kaynak olmuştur.
Yine inanılmaz bir kaynak daha var : “Manuh” = Suların efendisi. Buradan anlıyoruz ki, Nuh, bildiğimiz Nuh as ise MA da SU'dur (Türkçedeki mai, mayi ve mavi kelimelerini Araplardan almışız). Bir başka sıvı özellikle kelime de Sankritce SRP'dir... Türetildiğinde Surop (Daha sonra Sirop) oluyor. Bildiğimiz Şurup'un (Şurub) babası olan bu kelimeyi yine sami dillerindeki ŞRB kökünden türeterek kullanıyoruz (ŞaRaB, ŞeRBet, meŞRuBat, ŞuRuB, Şurup).
MaŞRaBa (Maşrapa, su kabı) meŞReB (Çeliğe verilen su) ve ŞuRBa=Çorba vb. Bu kelimenin kökeni olan SUROB günümüzde özellikle Latince'nin eczacılık kesitinde kullanılmakdır ve mutlaka ilaçlar üzerinde onun Sirop=Şurup olduğunu da fark etmişsinizdir?
Yine aynı biçimde ilaçlar üzerinde bir de Elixir yazar (EL-İKSİR) Bu da sıvı anlamına gelmektedir ve latince yalın hali “İXİR” türkçemizde de zaman zaman kullanılmaktadır (Ab-ı hayat iksiri gibi). İxir kuşkusuz KESİR kelimesinin sıvılaştırılmış yani katı ecza maddelerinin sıvı biçiminde eritilmiş şeklidir. “Eksir” = özel ilahi bir sıvı...
Şimdi İbranicede Eksir, Arapça İKSİR ve Latince de Elixir (El harfitariftir) diye kullanılan ÖZEL SIVI'nin bir başka yüzü daha var : “Kew-kser”= İlahi sıvı, tanrı tükürüğü, tanrının kutsal tükürüğü, canveren tanrısal şerbet vb. Tüm bunlar Araplardan Latince'ye geçen sayısız kelime DIŞINDA başka bir şeydir. Çünkü : Araplar ilk kez Kur'an ile birlikte bu Sankritçe kelimeyi öğrendiler : “KEVSER” ve hatta bugün hiçbir müfessir “Kevser”i bize açıklayamamış, “Cennet'te akan şarab nehirlerinden biri” demekle yetinmişlerdir.
Öyleyse kök dil Sankritçe'den araştıralım : Sankritçe yani Yunanca'dan birkaç bin küsur yıl ve Kur'an'dan da 10 bin yıl önceki NUH ailesinin diline uzanalım : “Ghedkser” = Gazab suları (Nuh tufanının suları ki içeni öldürüyordu). “Khewkser” = Nuh tufanı boyunca BİR ÖZEL BULUT bu gemiyi izledi ve yegane SU KAYNAĞI olarak ayrıcalıklı bir biçimde tüm insan ve hayvanların su gereksinimi giderdi (Musa kavmi de 40 yıl boyunca çöllerde gökten indirilen kudret helvası, bıldırcın ve Qewekser SUYU ile beslendiler).
Bu su İlahi gazaplarda ortayı çıkmaktadır. Eğer o ilahi ikram olmasaydı, Ne Nuh'un zürriyeti, ne Beni İsrail zürriyeti, ne de Beni İsmail zürriyeti yaşıyor olacaktı (Resulullah'ı sürekli bu gölge vermeyen BULUT izlerdi. Ayrıca Kevser suresini ÖNEMLE araştırınız). KEVSER işte o ilahi su... Sankrit sagalarındaki ilahi bir sıvı... Bunu içerek canlılar CANLI niteliğini kazanıyorlar vb. İşte nice sonra İKSİR kelimesi Yukarı Mısır krallığı döneminde Thebes ve Luksor (Likid iksir) hiyeratiklerinde Eksir diye geçer... Gazap sularının bulunduğu yeraltı nehrinin adı da İksirt... Eksir Yunanca'ya aether veya Ether olarak geçerken, o gazap nehrinin adı da STYX oldu... (Antik Mısır'da ölenlerin yeraltı ülkesine götürüldükleri gizli ırmak. Bunun bir de kayıkçısı vardır). Platon'un Timeos eserinde açıkça bu terimler İLK kez Thebes ve Sais rahiplerinden devşirilerek, eski Yunan havzasına götürülmüştür.
Esir (Ether) kelimesi o kadar eskidir ki, daha Yunanca edebiyatı güdüktü ve hatta filozofi dönemi bile oluşmamıştı. Toplum Ellenistik değildi ve koloniler biçiminde ayrık diller konuşarak yaşıyorlardı (Kent devletleri, her birinin ayrı bir dili vardı: Spartak dili Ahaia dili, Dor dili, İon dili, Truva dili, Fenike'ce, Miken'ce vb). Ama Sanskrit (Harappa, Kharappa-Mojendo Dari, ölüler vadisi) yöresindeki bu kaynaklar günümüzden 15 bin yıl önceki anıtmezarlara dayanmaktadır. Ölüler bir Vaşak başlı ölüm pastoforu (Esfenkes Linke) aracılığıyla İksir nehrini bir sal ile (sail-ramuda) geçiyor ve yeraltı kuyu-ülkesine (Zibona) götürülüyorlardı (Ziggurath=Kule/Zibbunath=Kuyu). Nehrin adı "İksir-Koptikharma" idi. O bir ilahi su Esteks üzerinde idi ve sadece ölüler Pop-taho'lar o nehrin üzerinde Xambalis (Şamballa) ülkesine geçerlerdi... Oradan sadece tanrılar geri dönebilirlerdi, vb.
Bu bize bir şey daha anlatıyor, bir şey daha biliyor arkeoloji : Dünyanın heryerine yayılan ve Çingene diye bildiğimiz kavimin Dünya’ya yayılma yani çıkış noktası da aynı vadi... Önce Mısır'a geldikleri de biliniyor : HAMİ diye bir ırktan oldukları da biliniyor. Mısır'da Koptik (Egypt=Kıpti kelimesi buradan geliyor) bir devlet kurduklarında Yunanlıların esamesinin okunmadığı da biliniyor... Eski Mısır (Egypt=Koptik=Kıptiler) Harappa yöresinden çıkışlıdırlar. Bugünkü Çingeneler de Eski Mısır'ın Araplaşmasından sonra Önasya ve İberia yoluyla tüm Avrupa'ya ve hatta dünya sahnesinde Gypsy/Çigan/Çengi olarak yerlerini almışlardır. Onları göçebe eden neden, Musa'nın ardından boğulan Ramses'in lanetidir. Koptiler, İsrailoğullarına toprak “VAAD EDİLDİKTEN” itibaren onlar da “YURTSUZ” bırakılmışlardır. Orada boşalan bölgeye Hami-Habeş ırkları yerleşmişler ve İslam ile birlikte tüm bu halklar Araplaşmışlardır.
İKSİR(ixir) SPHYNX, STYX ve LYNX gibi kelimelerin de bu dilden Yunanca'ya geçtiği biliniyor. Çünkü X ile biten tüm kelimeler de ana dil Ramana (Romanca) imzası var ve bu roman dili halen dünya’nın heryerine yayılan çingeneler tarafından konuşuluyor. TÜM antropologlar da Çingenelerin Harappa'dan çıktığını ve (Mezopotamya Ceziresi inanılmaz bataklık olduğundan, kurutmak yerine) yollarına devam ettiklerini ve önce NİL bölgesine yerleştiğini karşıt görüş olmaksızın kabul ediyorlar. Hele ben gibi etimologların buna hiçbir itirazı yok...
Eflatun'a Atlantis = Nuh tufanı gibi tarihsel nasihat veren Mısır rahiplerinden pek çok şey bin küsur yıl sonraki Yunan uygarlığına taşındı. Efsaneler olduğu gibi kabul gördü. Ölüler nehrinden (Styx) geçen ölüler de buna dahil... Ve o su = İksir (Tanrı tükürüğü veya tanrı meşrubatı) o da Sankritçe'den geldi...
Bir daha anımsatmak için yazıyorum : Latince Calamus=Kalem, Energy=En Narenciye gibi, Dûnya (FidDünya'daki DÜNYA, Arapçası Deny ve Din), Can (Gen, Genom, saklı ruh) Gennah (Cennet), Hunnes (Chaos) ve Künnes (Cosmos) ve benzeri 2000 kadar kelimeyi Araplar bile Kur'an ile öğrendiler siftah... Onun için yazdıklarıma şaşmamak gerekir. Adem-Havva'nın bir TEK dili olması ve kuşaklar boyu bunun şive-ağız, daha sonra lehçe/Diyalektle ve en sonra da ölü dillere (Latince, Tötonca, Turanca) denmesi ve yeni yeni yığınla meyve vermesi tarihsel bir süreçtir. Ama o TEK ve KÖK dil'den elbette uzantı-kalıntı bulunmalıdır. Bunun için şaşmayınız. Burç = Burg = Borg = Park (Latince ve ev örneği), Bark Türkçe olarak yaşamıyor mu? İlah =Uluğ ve God (Sankritçe Khoda) Kut olarak Türkçe dilinde yaşamıyor mu? (Kut=Kutsal anlamında). Kutluğ-Uluğ “kiçioglini kutalmış boldıgan" gibi bir HUN (Hungar) diliyle konuşsak hiç anlaşılmıyor mu? Ve İKSİR = ESİR olarak Yunancaya girdi...
[bölüm (1/6)]
Bölüm (1/6) “Etimoloji” Birinci bölüm
Antik Hellenistik kültürün hayranları olan maksatlı ansiklopediler ile şimdiki modern sanal ansiklopediler olan Web linklerinin uydurma hadislerine göre, Esir "ETHER" olarak yunan filozoflarının bir savıdır : evreni dolduran DOLGU anlamında...
Eski ve yeni Grekçe'de kök olarak Ether'in bir YUNANCA anlamı yoktur, çünkü diğer uygarlıklardan devşirmedir. Esir (Ether) Yunanca değildir. Yunanların birincil özelliği, yazılı, belgeli, almanaklı olarak, eski, ancient hatta daha da arkaik uygarlıkların “HİTAP/Kelam/Sözlü” kuşaklar boyu söylencelerini “KİTAP/Kalem/Yazılı” olarak belgelendirmelerinden ibarettir. Biz bu belgeleri "İlk Kaynak" sayarak yanılgıya düşürüldük. Bize böyle mas edilerek belletildi...
Esir'in th harfi hem Eski Helence, hem Arapça, İbranice vb. peltek “s” ile yazılıyor. Buna en yakın İngilizce örnek, ElizabeTH kelimesinin sonundaki okunuşu ya da THink derken baştaki okunuşudur!
Antik dediğimiz Helen uygarlığı çok daha eski tarihi uygarlıklar tarihinin kozmik uzun yılları içinde çok çok yenidir. Antik Mısır'ın Sais rahiplerinin Platon'a Atlantis=Nuh tufanını anlatırken, “Siz Yunanlılar dünkü çocuklarsınız, tarih adına hiçbirşeyden haberiniz yok, sizden onbeşbin küsur yıl önce...” diyerek başladıklarını ve Atlantis'i anlattıklarını biliyoruz.
Yunan hayranlığı, ya da Yunan uygarlığına dayandırılmak istemek boşuna çabalar bugün fiyasko vermiştir. Kulaktan dolma laflar ve önçıkarımlar yerine EKLEKTİK ve çok boyutlu olarak düşünmek elbette post-modern bilim yöntemidir. Eski Yunanlılar bir çok kavimden oluşmuş bir melez kavimdir (Akhialar, Dorlar vb. bilhassa İON'lar, çünkü Yunan kelimesi İONİAN=İyonyalı'nın Arapçasıdır.) Kimi Kelt, kimi Orta Asya’lıve hatta Fenikeli'ler ile uzun yıllar boyu Ege havzasında birbirleriyle karışıp kaynaşmasından ve bunların içinden ORTALAMA bir dil (Kreolce) oluşturdukları malumunuzdur.
Eski Yunanca'nın NET çıkışı Solone'un dönemine uzanır. O döneme kadar ORTAK bir dillleri yoktu (Mikence ticaret diliydi). Şimdiki Yunanca'nın da o ortak dilin yeni bir versiyonu olduğu Yunanların itirafı ile bir kere daha malumdur. Yunancayı bu SONRAKİ KARMA haliyle bir bütün dil gibi ele aldığınızda Ari-Avrupa dil ailesinin üyesi ve İLLİRYA GRAMER dalı üzerine kurulu olduğu da biliniyor...
Tüm bu dillerin atası ARİ-AVRUPA dilidir. Bu dil ise "Hint-Avrupa" dilleri diye bilinen (Yafes'in oğlu Ari'ye dayandırılan) ağababa dildir. Bu dil de Sankritçe veya sanskritçe adıyla bilinmektedir. Bunları özetlemekle, çok uzağa gitmeden sadece sizlere sankritçenin Yunanca denen ortak bir dil oluşturulmadan bin küsur yıl önceden varolduğunun altını çiziyorum : O eski ve ölü dil (Ben dahil onun Latince gibi çok konuşanı var).
O dilde çok önemli bir ipucu var : “EksER” = Bildiğimiz sami dillerindeki “Ekser, ekseriyet, kesir, küsur, küsurat, teksir, matematik kesir, Kesret(Parçacıklar alemi)” vb. olarak Kur'an'a girdiğini de anlıyoruz. Yine bu EKsER kelimesi sankritçe kökenine göre iki türlü türev verir :
a) Kastedilen nesne Katı ise, ingilizcedeki "A piece (of bread)" yerine geçen biçimi;
b) Kastedilen nesne Sıvı ise ingilizcedeki "Some (water)” gibi olan biçimi...
Sankritçede ayrıca "Ses taklidi, örneğin suyu içerken çıkardığımız “lık lık” / “Lıkır lıkır” sesinden türetme olarak Lıkıtad (Liquid) de tüm Hint-Avrupa dil ailesine kaynak olmuştur.
Yine inanılmaz bir kaynak daha var : “Manuh” = Suların efendisi. Buradan anlıyoruz ki, Nuh, bildiğimiz Nuh as ise MA da SU'dur (Türkçedeki mai, mayi ve mavi kelimelerini Araplardan almışız). Bir başka sıvı özellikle kelime de Sankritce SRP'dir... Türetildiğinde Surop (Daha sonra Sirop) oluyor. Bildiğimiz Şurup'un (Şurub) babası olan bu kelimeyi yine sami dillerindeki ŞRB kökünden türeterek kullanıyoruz (ŞaRaB, ŞeRBet, meŞRuBat, ŞuRuB, Şurup).
MaŞRaBa (Maşrapa, su kabı) meŞReB (Çeliğe verilen su) ve ŞuRBa=Çorba vb. Bu kelimenin kökeni olan SUROB günümüzde özellikle Latince'nin eczacılık kesitinde kullanılmakdır ve mutlaka ilaçlar üzerinde onun Sirop=Şurup olduğunu da fark etmişsinizdir?
Yine aynı biçimde ilaçlar üzerinde bir de Elixir yazar (EL-İKSİR) Bu da sıvı anlamına gelmektedir ve latince yalın hali “İXİR” türkçemizde de zaman zaman kullanılmaktadır (Ab-ı hayat iksiri gibi). İxir kuşkusuz KESİR kelimesinin sıvılaştırılmış yani katı ecza maddelerinin sıvı biçiminde eritilmiş şeklidir. “Eksir” = özel ilahi bir sıvı...
Şimdi İbranicede Eksir, Arapça İKSİR ve Latince de Elixir (El harfitariftir) diye kullanılan ÖZEL SIVI'nin bir başka yüzü daha var : “Kew-kser”= İlahi sıvı, tanrı tükürüğü, tanrının kutsal tükürüğü, canveren tanrısal şerbet vb. Tüm bunlar Araplardan Latince'ye geçen sayısız kelime DIŞINDA başka bir şeydir. Çünkü : Araplar ilk kez Kur'an ile birlikte bu Sankritçe kelimeyi öğrendiler : “KEVSER” ve hatta bugün hiçbir müfessir “Kevser”i bize açıklayamamış, “Cennet'te akan şarab nehirlerinden biri” demekle yetinmişlerdir.
Öyleyse kök dil Sankritçe'den araştıralım : Sankritçe yani Yunanca'dan birkaç bin küsur yıl ve Kur'an'dan da 10 bin yıl önceki NUH ailesinin diline uzanalım : “Ghedkser” = Gazab suları (Nuh tufanının suları ki içeni öldürüyordu). “Khewkser” = Nuh tufanı boyunca BİR ÖZEL BULUT bu gemiyi izledi ve yegane SU KAYNAĞI olarak ayrıcalıklı bir biçimde tüm insan ve hayvanların su gereksinimi giderdi (Musa kavmi de 40 yıl boyunca çöllerde gökten indirilen kudret helvası, bıldırcın ve Qewekser SUYU ile beslendiler).
Bu su İlahi gazaplarda ortayı çıkmaktadır. Eğer o ilahi ikram olmasaydı, Ne Nuh'un zürriyeti, ne Beni İsrail zürriyeti, ne de Beni İsmail zürriyeti yaşıyor olacaktı (Resulullah'ı sürekli bu gölge vermeyen BULUT izlerdi. Ayrıca Kevser suresini ÖNEMLE araştırınız). KEVSER işte o ilahi su... Sankrit sagalarındaki ilahi bir sıvı... Bunu içerek canlılar CANLI niteliğini kazanıyorlar vb. İşte nice sonra İKSİR kelimesi Yukarı Mısır krallığı döneminde Thebes ve Luksor (Likid iksir) hiyeratiklerinde Eksir diye geçer... Gazap sularının bulunduğu yeraltı nehrinin adı da İksirt... Eksir Yunanca'ya aether veya Ether olarak geçerken, o gazap nehrinin adı da STYX oldu... (Antik Mısır'da ölenlerin yeraltı ülkesine götürüldükleri gizli ırmak. Bunun bir de kayıkçısı vardır). Platon'un Timeos eserinde açıkça bu terimler İLK kez Thebes ve Sais rahiplerinden devşirilerek, eski Yunan havzasına götürülmüştür.
Esir (Ether) kelimesi o kadar eskidir ki, daha Yunanca edebiyatı güdüktü ve hatta filozofi dönemi bile oluşmamıştı. Toplum Ellenistik değildi ve koloniler biçiminde ayrık diller konuşarak yaşıyorlardı (Kent devletleri, her birinin ayrı bir dili vardı: Spartak dili Ahaia dili, Dor dili, İon dili, Truva dili, Fenike'ce, Miken'ce vb). Ama Sanskrit (Harappa, Kharappa-Mojendo Dari, ölüler vadisi) yöresindeki bu kaynaklar günümüzden 15 bin yıl önceki anıtmezarlara dayanmaktadır. Ölüler bir Vaşak başlı ölüm pastoforu (Esfenkes Linke) aracılığıyla İksir nehrini bir sal ile (sail-ramuda) geçiyor ve yeraltı kuyu-ülkesine (Zibona) götürülüyorlardı (Ziggurath=Kule/Zibbunath=Kuyu). Nehrin adı "İksir-Koptikharma" idi. O bir ilahi su Esteks üzerinde idi ve sadece ölüler Pop-taho'lar o nehrin üzerinde Xambalis (Şamballa) ülkesine geçerlerdi... Oradan sadece tanrılar geri dönebilirlerdi, vb.
Bu bize bir şey daha anlatıyor, bir şey daha biliyor arkeoloji : Dünyanın heryerine yayılan ve Çingene diye bildiğimiz kavimin Dünya’ya yayılma yani çıkış noktası da aynı vadi... Önce Mısır'a geldikleri de biliniyor : HAMİ diye bir ırktan oldukları da biliniyor. Mısır'da Koptik (Egypt=Kıpti kelimesi buradan geliyor) bir devlet kurduklarında Yunanlıların esamesinin okunmadığı da biliniyor... Eski Mısır (Egypt=Koptik=Kıptiler) Harappa yöresinden çıkışlıdırlar. Bugünkü Çingeneler de Eski Mısır'ın Araplaşmasından sonra Önasya ve İberia yoluyla tüm Avrupa'ya ve hatta dünya sahnesinde Gypsy/Çigan/Çengi olarak yerlerini almışlardır. Onları göçebe eden neden, Musa'nın ardından boğulan Ramses'in lanetidir. Koptiler, İsrailoğullarına toprak “VAAD EDİLDİKTEN” itibaren onlar da “YURTSUZ” bırakılmışlardır. Orada boşalan bölgeye Hami-Habeş ırkları yerleşmişler ve İslam ile birlikte tüm bu halklar Araplaşmışlardır.
İKSİR(ixir) SPHYNX, STYX ve LYNX gibi kelimelerin de bu dilden Yunanca'ya geçtiği biliniyor. Çünkü X ile biten tüm kelimeler de ana dil Ramana (Romanca) imzası var ve bu roman dili halen dünya’nın heryerine yayılan çingeneler tarafından konuşuluyor. TÜM antropologlar da Çingenelerin Harappa'dan çıktığını ve (Mezopotamya Ceziresi inanılmaz bataklık olduğundan, kurutmak yerine) yollarına devam ettiklerini ve önce NİL bölgesine yerleştiğini karşıt görüş olmaksızın kabul ediyorlar. Hele ben gibi etimologların buna hiçbir itirazı yok...
Eflatun'a Atlantis = Nuh tufanı gibi tarihsel nasihat veren Mısır rahiplerinden pek çok şey bin küsur yıl sonraki Yunan uygarlığına taşındı. Efsaneler olduğu gibi kabul gördü. Ölüler nehrinden (Styx) geçen ölüler de buna dahil... Ve o su = İksir (Tanrı tükürüğü veya tanrı meşrubatı) o da Sankritçe'den geldi...
Bir daha anımsatmak için yazıyorum : Latince Calamus=Kalem, Energy=En Narenciye gibi, Dûnya (FidDünya'daki DÜNYA, Arapçası Deny ve Din), Can (Gen, Genom, saklı ruh) Gennah (Cennet), Hunnes (Chaos) ve Künnes (Cosmos) ve benzeri 2000 kadar kelimeyi Araplar bile Kur'an ile öğrendiler siftah... Onun için yazdıklarıma şaşmamak gerekir. Adem-Havva'nın bir TEK dili olması ve kuşaklar boyu bunun şive-ağız, daha sonra lehçe/Diyalektle ve en sonra da ölü dillere (Latince, Tötonca, Turanca) denmesi ve yeni yeni yığınla meyve vermesi tarihsel bir süreçtir. Ama o TEK ve KÖK dil'den elbette uzantı-kalıntı bulunmalıdır. Bunun için şaşmayınız. Burç = Burg = Borg = Park (Latince ve ev örneği), Bark Türkçe olarak yaşamıyor mu? İlah =Uluğ ve God (Sankritçe Khoda) Kut olarak Türkçe dilinde yaşamıyor mu? (Kut=Kutsal anlamında). Kutluğ-Uluğ “kiçioglini kutalmış boldıgan" gibi bir HUN (Hungar) diliyle konuşsak hiç anlaşılmıyor mu? Ve İKSİR = ESİR olarak Yunancaya girdi...
[bölüm (1/6)]