VATAN FORUM

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
VATAN FORUM

Türkiyemiz ve Dinimiz üzerinde oynanan hain planı gazete kupürleriyle açıklıyoruz


    Diyarbakır'da İslami dalga!

    avatar
    ziyadeolsun
    Normal kullanici


    Mesaj Sayısı : 3
    Kayıt tarihi : 18/12/07

    Diyarbakır'da İslami dalga! Empty Diyarbakır'da İslami dalga!

    Mesaj tarafından ziyadeolsun Perş. 20 Ara. - 18:47

    Diyarbakır'da İslami dalga!

    Diyarbakır'da, Fethullahçıların çıkarması, Hizbullah'ın dönüşü, AKP'nin Kürtçü ve İslami propagandaları..

    17 Aralık 2007 09:20
    Diyarbakır'da İslami dalga! 134043_2007-12-17
    OPERASYONDAN BİRKAÇ SAAT ÖNCE DİYARBAKIR'DA:

    ABD'nin bölge politikası bekleniyor

    İlk kez dertleşme tonunda konuşuyorlar benimle... Kürt siyasetinde yaşanan büyük çözülmeyi, bölgede siyasi İslamın güçlendiğini anlatıyorlar... Ve 'bekliyorlar'

    Kürt siyaseti yol ayırımda - MECLİS Mİ, PKK MI? - 1



    Başlarken

    Gölgeler, fısıltılar, sorular

    Her seferinde neler neler yazmak ister insan buralara geldiğinde: Dicle'nin üzerine düşen ayı, Mezopotamya'ya geceleri yağan yıldızları, şakacı çocukları ve eflatun bıyıklı adamları. Ama Kürt halkı yeryüzünün rahmine düştüğünden beri insanın da ekmeğin de hamuru kan ile yoğurulduğu için hep acı havadisler verir buraları anlatanlar. Sert cümlelerle çok sert şeyler anlatılır. Herkes kararlıdır ve çocuklar bile çelik gibi keskin. Siz "Batı'ya" nasıl tercüme edeceğinizi düşünürsünüz anlatılanları. Çünkü aynı dünyadan bahsetmezler, sizinle aynı sözcükleri kullanmazlar. Onların kullandığı sözcükler de yasaklandığı için hep eksiktir anlattığınız hakikat.



    İlk kez...



    Ama bu kez farklı, çok farklı.
    Ölüm yorgunu toprakta bu kez on beş yıldır görülmemiş bir kafa karışıklığı, bir tereddüt. İş, karışmış!
    İnsanlar ne düşünmeleri gerektiğini bilmiyor, ilk kez.
    İnsanlar, bu kadar çok korkuyor, ilk kez.
    İnsanlar, kaybedilmiş bir "ülke hayalinin" yasını tutmaya başlıyor, ilk kez.
    İnsanlar, birbirlerinden ve daha önce söylediklerinden başka şeyler söylüyor, ilk kez.
    Kürt siyasetinin çelik gövdesi dağılma ihtimalini düşünüyor, ilk kez.
    "Kürdistan olmadı, olmayacak" cümlesinin ardından bir moral çöküntü içinde insanlar, ilk kez.
    İnsanlar artık insanlardan korkuyor, ilk kez.
    İnsanlar İslami kesimin legal ve illegal olarak- Kürt siyasetini ele geçirebileceğinden bahsediyor, ilk kez.


    İslamcı Kürtler!



    Ve Fethullah'ın bölge çıkarması, ve Hizbullah'ın şehri ele geçirişi, ve AKP'nin "Kürtçü ve İslamcı" propagandası, ve herkese gıcır gıcır bir "kimlik" sunan yeni alışveriş merkezleri... Burada artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
    Buraya gelen yazarlar "Artık bölgede ortak akıl oluşmuş, kimse şiddet istemiyor" diye yazıyor. Doğru değil. Ara sokaklarda insanlar "Ne özerkliği, biz ülkemizi istiyoruz" diyebiliyor.
    Buraya dair dışarıdan konuşanlar "Bölücülük politikası Meclis'e taşındı" diyor. Doğru değil. İnsanlar "Ülke hayali bitmiştir. Kürtlerin kaderi Türkiye'dedir" diyebiliyor.
    Ya da dışarıdan konuşanlar "DTP, PKK'yi temsil ediyor" deyince Diyarbakır sokaklarından başka bir cevap geliyor:
    "Hayır, temsil etmiyorlar."
    Kürt siyaseti belki de hiç olmadığı kadar farklı sesler çıkarıyor.



    Yüzler yerine gölgeler



    Bütün bunlar kadar çarpıcı olan ise "Bunları yazmayasın ha! Yazarsan da benden bilmesinler" demesi insanların. İlk kez oluyor bu. O yüzden bu yazı dizisi boyunca çok yüz görmeyeceksiniz. Çok isim duymayacaksınız. Çünkü Kürt siyaseti içinde gölgeler dolaşmaya başlamış. Gölgeler zaman içinde net cümlelere dönüşecek bir şeyler fısıldıyor şehrin sokaklarında.
    Mezopotamya'da hava bulanık; yıldızlar görünmüyor. Yıldızlar olmayınca da yön bulmak zorlaşıyor. Dünyanın rahmine düşeliberi dertli olan Kürt halkı için aslında, bir kez daha, her şey yeniden başlıyor.

    Tabii ki fotoğraf çekmek filan yok. İsimleri de yazamıyoruz. Bunu söylemeye bile gerek duymuyorlar. Havadan belli bu konuşmanın nasıl geçeceği. Kürt siyaseti içinde etkin yerlerde olan genç Kürt entelektüelleri masaya oturur oturmaz hepimiz biliyoruz bu konuşmanın "gölgeler arasında" geçeceğini. İlk kez dertleşme tonunda konuşuyorlar benimle. İçlerinden biri, meşhur Bağlar semtinden geliyor. "'Em ji bir nakin' diyor insanlar" deyip tercüme ediyor:
    "Unutmayacağız!"
    Neyi unutmayacaklar?
    Birikmiş ölülerini ve 28 Mart'ı.
    28 Mart neydi?
    Çocukların sokaklara döküldüğü, barikatlar kurduğu, Diyarbakır olayları olarak bilinen bir buçuk yıl önce yaşanan şiddet olayları. 28 Mart, aslında bir bakıma Kürt siyasetinin parti ve sokak siyaseti olarak ikiye ayrılmaya başladığı tarih. DTP'liler o günler için "Sokaklarda bizim sözümüzü bile dinlemediler" demişlerdi panzerlere taş atan Kürt çocukları için.
    O günlerde yazdığım yazılarda söylemiştim ve şimdi Diyarbakırlılar da söylüyor:
    Kürt siyaseti o gün değişmeye başladı. Sokaklar kendi siyasetçilerine kızmaya başlamış, öyle söylüyor masadakiler:
    "Gençler, 'Niye çıkıp bizim haklı olduğumuzu söylemediler?' diye soruyorlar."
    Diğer yandan Başbakan'ın o günlerde söylediği "Kadın da olsa çocuk da olsa gereği yapılacak" sözünü de unutmamalarına rağmen son seçimlerde Diyarbakır'ın yarısı AKP'ye oy verdi. Peki bu nasıl oldu:
    "Propaganda 'Ya dilinize, ya dininize oy verin' diye yapıldı. Ve Diyarbakır ilk kez dini örgütlerin siyaset yaptığı bir alan haline getirildi."


    Hizbullah bölgeye geri döndü



    Nasıl?
    "Son bir yıldır akıl almaz bir biçimde güçleniyorlar. Hizbullah'ın kurduğu Mustazaf-Der etkinleşip açıktan çalışmaya başladı. Fethullahçılar bölgeye girmeye başladı. Nurcular var. Saidi-Nursi'ye Said-i Kürdi diyorlar. Hem dini hem Kürt motifli bir propagandaları var. Kürtçe mevlitler, Kürtçe ilahi kasetleri çok satılıyor. Kürt meselesini din üzerinden çözmeye çalışıyorlar."
    Hem o masada hem başka masalarda anlatılanlara bakılırsa PKK'nin bağımsızlıktan anayasal vatandaşlık talebine doğru geri adım atmasının yarattığı moral dağınıklık İslami örgütlenmelere siyasi alan açmış:
    "90'larda İslamcılar buraları terk ettiler. Şimdi yeniden geri dönüyorlar."
    Şehirde herkes pek yakında Fethullahçı 1200 işadamının Diyarbakır'a ve bölgeye gelerek yatırım yapacaklarını konuşuyor. Her biri kurban keserek işe başlayacaklarmış. Başka bir şey de Kürt siyasetinin, yoksulları, özellikle göçle şehre gelenleri, Kürt kimliği üzerinden "üstten bir politikayla" elde var bir sayarak AKP'liler ve İslami kesim kadar bire bir politika yapmadığı.
    Diğer yandan da DTP'lilerin özellikle medya tarafından yoğun eleştirilere maruz kalması sokaklara da şunu düşündürtüyor:
    "Türkler zaten Kürtleri Ankara'ya sokmaz. Biz, ancak dağda politika yapabiliriz."
    Masadakilerden biri sokakta birkaç kere duyduğu bir cümleyi söylüyor:
    "Bizi barış dilencisi yaptılar! Dilencilik yapmaktansa dağa gideriz."
    Masada oturanlar ve başka masalarda oturanlar hep aynı şeyi söylüyorlar:
    Bekliyoruz.
    Peki neyi bekliyorlar?
    Barzani'nin "Kürdistan hiç olmayacak" açıklamasından sonra kafaların çok karıştığını söylüyor herkes.
    Bir de üzerine "Bayrak mitingleri" meselesi var: "Eskiden sadece polisten, askerden korkardı Kürtler. Ama şimdi Türklerden korkuyoruz" deyip büyük şehirlerde hiç olmadıkları kadar tedirgin olduklarını söylüyorlar. Sözünü ettiğim insanlar silahlı hareketten değiller, doktor, mühendis, gazeteci, akademisyen hepsi. Ama hayattaki "meşru pozisyonlarına" rağmen artık sadece Kürt oldukları için Batı'daki şehirlere gittikleri zaman ciddi olarak ürktüklerini söylüyorlar.



    Kürt siyasetinde büyük çözülme



    Ve herkes bir çözülmeden bahsediyor:
    "Eskiden mahalleye devlet giremezdi. Caddeler askerindi ama sokaklarda başka bir şey yaşanırdı. Şimdi sokaklar AKP'nin eline geçti. AKP'nin elindeki devlet kurumlarının eline geçti."
    Sonuç?
    "Bekliyoruz" diyorlar. Neyi? En çok ABD'nin Ortadoğu politikasını netleştirmesini. Bunları konuşuyoruz gece boyunca. Gece bitiyor. Gün ağarmadan ne ABD'nin bölge politikası kalıyor ne tereddüt:
    Savaş uçakları Diyarbakır'dan havalanıyor.

    Diyarbakır sessiz ve 'habersiz'

    Sabaha karşı birbiri ardına savaş uçakları kalkmaya başladı. Gökyüzü yıkılıyor gibi bir gürültü. Ama Diyarbakır'da belki de kimse hayret edip yatağından kalkmadı. Çünkü... Bilirsiniz, burada çocuklar doğar doğmaz alışır bu gürültüye.
    Şehir, sabah kalkıp işe giderken öğrendi "operasyonun" başladığını. Ve sustular.
    Bazen bu kent bir şeyi bekler. İliklerinize kadar hissedersiniz sessizliği. Şimdi de öyle bir sessizlik var Diyarbakır'da. Bir sürü bilgisayardan, bir sürü web sayfası açıldı sabahın erken saatlerinde. Dağ'dan haber verecek Fırat Haber Ajansı'nın sayfasına girildi internete bağlanıp. Henüz "haber" yoktu. Bütün ulusal kanallar konuşuyordu, ekranlarda daha olaydan birkaç saat sonra emekli askerlerin yorumları yayımlanmaya başlamıştı, ama Diyarbakır için henüz 'haber' yoktu.
    Şehir bugün 'dağdan' haber bekliyor. Yoksul semtlerdeki çocuklar, öfkeli gençler, mahallelerin politik abileri zaiyat haberlerini bekliyor. Eğer haber gelirse... Belki... Bir şeyler olacak. Ama bugün Diyarbakır sessiz. Çünkü ekranlar konuşsa da henüz onlar için bir haber yok.


    YARIN:



    Anneler ilk kez soruyor, dağdaki çocuklarımız nerede?

    l Kapatma davası yol ayrımında etkili olacak...


    Milliyet
    Ece Temelkuran
    FOTOĞRAFLAR / Yurttaş Tümer


    http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=315599

      Forum Saati Paz 19 Mayıs - 8:09